CHP genel baskanligina adayligini açiklayan Öymen, partisinin Eskisehir Il Kongresi'nde konustu:Yavuz Emrah Sever,Emrah Yasar- "Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çikmak için, genel baskan da dahil olmak üzere yönetim kademesindeki herkes elestirilebilir. Bizim bu feodal anlayistan kurtulmamiz gerekiyor"

CHP genel baskanligina adayligini açiklayan Öymen, partisinin Eskisehir Il Kongresi'nde konustu:Yavuz Emrah Sever,Emrah Yasar- "Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çikmak için, genel baskan da dahil olmak üzere yönetim kademesindeki herkes elestirilebilir. Bizim bu feodal anlayistan kurtulmamiz gerekiyor"

ESKISEHIR (AA) - CHP genel baskanligina adayligini açiklayan parti üyesi Örsan Kunter Öymen, "Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çikmak için genel baskan da dahil olmak üzere yönetim kademesindeki herkes elestirilebilir. Bizim bu feodal anlayistan kurtulmamiz gerekiyor." dedi.

Öymen, Eskisehir Büyüksehir Belediyesi Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen CHP Eskisehir Il Baskanligi 38. Olagan Kongresi'ndeki konusmasinda, kongrelerin öz elestirilerin yapildigi ortamlar oldugunu söyledi.

CHP'de genel baskana veya yönetim kademesinde olanlara yönelik elestirilerin partinin kendisine yönelik elestiri olmadigini kaydeden Öymen, "Cumhuriyet Halk Partisi'ni daha ileri bir noktaya götürmek için, bu yüzyillik çinarda bir yaprak dökümünün yasanmamasi için, Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çikmak için, genel baskan da dahil olmak üzere yönetim kademesindeki herkes elestirilebilir. Bizim bu feodal anlayistan kurtulmamiz gerekiyor. Öncelik budur." diye konustu.

CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'nun liderliginde girilen 13 yildaki tüm seçimlerin kaybedildigini ifade eden Öymen, "Bu bir olgu.13 yilda 12 seçim kaybedildi. 5 milletvekilligi, 3 cumhurbaskanligi, 2 belediye seçimi, 2 referandum. Belediye seçimlerinde, Istanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya'da basari elde edildi ama Türkiye genelinde ne yazik ki partimiz birinci olamamistir. Biz bilhassa yenilgiye alistirilmis bir ruh hali içerisine girmis durumdayiz ne yazik ki. Böyle birkaç kent kazandigimiz zaman bundan büyük mutluluk duyuyoruz. Onu bir basari olarak yorumlamak istiyoruz. Belki psikolojik bir ihtiyaç da olabilir bu." degerlendirmesinde bulundu.

CHP'nin baska bir sorununun, partinin oyunun yüzde 22-26 bandi arasina sikismasi oldugunu söyleyen Öymen, "2003 ve 2008 yillari arasinda 5 yil 3 dönem parti meclisi üyesi olarak görev aldim Sayin Deniz Baykal döneminde. Ne yazik ki ayni elestirileri bugün burada aktaracagim elestirileri, o zaman da kendisine ve yönetimine yöneltmek durumunda kalmistim. Temelde parti içi demokrasi, seçim yenilgilerindeki nedenler ilkelerle ilgili sorunlar gibi konularda dolayisiyla yeni bir sey söylemiyorum. Kendi içinde tutarli bir biçimde o zaman da yönelttim elestirileri. Simdi de yöneltiyorum. Ne yazik ki kisiler degisti ama partimizde sorunlar degismedi." dedi.

Öymen, 1957 seçimlerinde CHP'de Ismet Inönü'nün genel baskan oldugu dönemde partinin oyunun yüzde 41, 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit'in genel baskan oldugu dönemde partinin oyunun yine yüzde 40'larin üzerinde oldugunu dile getirerek, sözlerini söyle sürdürdü:

"Bu 50'li, 60'li, 70'li yillarda 30'un altina düstügümüz dönemler oldu ama genellikle yüzde 30 ile 41 arasinda bir oy oranimiz vardi. Bir baska mesele yüzde 48 konusu. Bundan önceki cumhurbaskanligi seçimlerinde bir önceki ve ondan önceki seçimlerde, muhalefet partilerinin gösterdikleri cumhurbaskani adaylarinin oy toplami yine yüzde 48 ediyordu. Tek adayla girmis olmasi önemli bir basaridir. Zor bir konudur. Biliyorum, degerlidir. Fakat yine de Sayin Kiliçdaroglu'nun liderliginde girilen seçimde ya da onun aday gösterildigi seçimde oy, muhalefetin oy orani artmamistir. Yüzde 48 yine ayni yerde çakilip kalmistir. Su soruyu sormak istiyorum, 13 yilda degismeyen sey ne olacak da mesela 14'üncü yilda bir sey degisecek ve biz belediye seçimlerini kazanacagiz? Istanbul'u, Ankara'yi yeniden kazanacagiz. Bursa'yi kazanacagiz. Diger önemli kentleri, merkezleri kazanacagiz. Eskisehir'i nasil kazanacagiz? Bütün bunlarin üzerinde düsünmek gerekiyor."

Ittifaklarla ilgili sorun yasandigini ve genel baskanlik dahil yönetim degisikligi olmadigi zaman basarinin saglanmasi konusunda süphelerini ifade eden Öymen, "Genel merkeze sunu öneriyorum. Bilimsel bir arastirma yapilsin. 40 ilde 60 ilde 10-15 bin kisiyle bir arastirma yapilsin. Cumhurbaskanligi seçiminden önce oldugu gibi 20 ilde 30 ilde 2-3 bin kisiyle degil kapsamli bilimsel bir arastirma yapilsin, güvenilir. Mevcut yönetimin, yönetimin devam etmesi durumunda Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayligina vatandasimiz oy verecek mi? Çok basit bir soru. Halkin içinde yasayan, halkla iletisim halinde olan herkesi aslinda gerçekleri görüyor. Madem bizim burada söylediklerimiz dikkate alinmiyor... Benim söyledigimi bir kenara atin. Genel merkezi sadece bilime, akla davet ediyorum." degerlendirmesinde bulundu.

Seçim yenilgilerinin temelinde birçok neden olduguna dikkati çeken ve bu sorunlardan bir tanesinin de parti içi demokrasi sorunu oldugunu vurgulayan Öymen, söyle konustu:

"Bunlardan bir tanesi de parti organlarinin çalistirilmamis olmasi. Oligarsik bir yapinin 5 kisi, 10 kisi, 15 kisi bilemiyorum. Danismanlar, Bazi MKYK üyeleri vesaire kararlari vermesi. Ilçe ve il örgütlerine bu konularda kritik konularda bir sey danisilmamis olmasi, parti meclisinin yeterince çalistirilmamis olmasi ve bunun sonucunda da lojistik, stratejik ve ideolojik hatalarin yapilmis olmasi. Sadece çok sik gündeme geldigi için deginmek istiyorum. Milletvekili listeleri konusu. Oy orani yüzde 1-2 en fazla 3 olan 4 partiye 38-39 milletvekilinin hediye edilmis olmasi. Bu her seyden önce temsiliyet ilkesine, halkin egemenligi ilkesine aykiri bir durumdur. Oy oraniyla orantisiz bir sayida milletvekilinin verilmis olmasi. Ittifak elbette yapilabilir. Ama söyle denenebilirdi, seçilebilecek yerlerden 10-15 kisilik kontenjan, ittifak içindeki partilere verilebilirdi ve milletvekilleri de ön seçim yapilmasi yoluyla belirlenebilirdi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin daha fazla sayili milletvekili bugün mecliste olabilirdi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde daha güçlü bir sekilde temsil edilebilirdik."