Medicana'dan "Meme kanseri riski" uyarisiFurkan Gençoglu-Medicana Saglik Grubu Medikal Onkoloji Uzmani Doç. Dr. Nilay Sengül: -"Ailede meme kanseri öyküsü, genetik mutasyonlar, erken adet görmek ve geç menopoza girmek, hiç dogum yapmamis veya geç dogum yapmis olmak, dogum kontrol haplari, hormon replasman tedavisi, sigara, alkol alimi da meme kanserine yakalanma noktasinda riskli gruplar arasinda yer aliyor"
ISTANBUL (AA) - Medicana Saglik Grubu Medikal Onkoloji Uzmani Doç. Dr. Nilay Sengül, meme kanseri ve tedavilerine dair degerlendirmelerde bulundu.
Medicana'dan yapilan açiklamada görüslerine yer verilen Sengül, meme kanserinin kadinlarda en sik görülen ve ölüm nedeni yüksek bir kanser türü oldugunu vurguladi.
Sengül, “ABD’de 2019 yilinda yeni tani konulan meme kanseri sayisinin 271 bin 270, meme kanserinden kaybedilen hasta sayisinin ise 42 bin 260 oldugu tahmin edilmektedir. Bu rakam kadin kanserlerinin yüzde 24’ünü, kadinlarin kanserden ölümlerinin ise yüzde 15’ini teskil etmektedir. Saglik Bakanligi verilerine göre 2018 yili için ülkemizde kadinlarda meme kanseri sikligi 45.6/100.000 kadardir.” seklinde konustu.
Günümüzde en önemli gelismenin moleküler siniflamada biyobelirteçlerin kullanilmasiyla hedefe yönelik tedavi yoluyla en yüksek etkinlik ve en az yan etkiye sahip ideal tedavinin uygulanabilir olmasi oldugunu ifade eden Sengül, su degerlendirmelerde bulundu:
"Gelecek yillarda, nanoteknolojinin bir parçasi olan nanopartiküller kullanilarak ilacin dolasim süresinin ve etkinliginin artirilabilecegi bildirilmektedir. Kanser hücrelerinin genetik parmak izini çikaran genetik parmak izi ve tümörün vücuttaki seyrine yön veren ana geni ‘sürücü/ driver mutasyon’ genini saptayan yöntemler üzerinde yapilan çalismalar sonucunda, sürücü mutasyonu bloke edecek ilaçlarla nokta atisi yapilarak, genetik mutasyonun tedavi edilebilecegi kaydedilmektedir."
Meme kanserinin en sik görülen belirtisinin memede ele gelen kitle oldugunu belirten Sengül, “Ancak bunun disinda meme basindan akinti, ciltte degisiklik, meme basinda çekinti veya memede agri gibi semptomlar da belirtiler arasinda gösterilebilir.” açiklamasinda bulundu.
Sengül, meme kanseri teshisinin fiziki muayene, meme ultrasonografi, mamografi ile konuldugunu bildirerek, “Karar verilemeyen olgularda meme MR da taniya yardimci olur. Kesin tani ise biyopsi ile konulur.” bilgisini paylasti.
Tüm meme kanseri vakalarinin yüzde 1’den azinin erkeklerde görüldügü için kadinlarda meme kanseri riskinin daha yüksek olduguna dikkati çekerek, sunlari kaydetti:
"Genç kadinlarda da olmasina ragmen, meme kanseri vakalarinin çogunlugu 50 yasindan sonra görülür. Meme kanseri riski yas ilerledikçe de artmaktadir. Ailede meme kanseri öyküsü, genetik mutasyonlar, erken adet görmek ve geç menopoza girmek, hiç dogum yapmamis veya geç dogum yapmis olmak, dogum kontrol haplari, hormon replasman tedavisi, sigara, alkol alimi, obezite, yemek ve yasam aliskanliklari, radyasyon (isin) tedavisi almis olmak, memede hücresel degisiklikler de meme kanserine yakalanma noktasinda riskli gruplar arasinda yer aliyor.
Unutulmamalidir ki, meme kanserini erken teshis etmek, kisinin daha uzun ve kaliteli yasamasina yardimci olur. Bazi kanserler hiçbir zaman semptom vermeyebilir, ancak bir tarama testi ile bulunabilir. 20 yasini geçen her kadinin âdetinin bittigi tarihten sonra ilk hafta içinde, adet görmeyen kadinlarda her ayin belirli bir günü, emziren kadinlarda emzirme veya süt bosaltimi sonrasi kendilerini muayene etmeleri önerilmektedir. Meme kanseri için bugün kullanilan tarama görüntüleme yöntemi mamografidir. 40 yas üstündeki tüm kadinlar 2 yilda bir mamografi çektirmelidir."
Meme kanseri eger tekrarlamis veya metastatik dönemde ise ölümcül seyredebildiginin altini çizen Sengül, “Bu nedenle erken evrede tani koymak çok önemlidir. Son yillarda yüz güldüren yeni ilaçlar ve çalismalar sonrasi meme kanserinde tedavi, artik hastanin ve hastaliginin özelliklerine göre kisiye özgü yapilmaktadir.” ifadelerini kullandi.