Polonya Basbakani Morawiecki, 3 Mayis Anayasasi'nin kabul yil dönümünde mektup yayimladi:Murat Temizer- "Bin yili askin bir süredir gelisen kendi kimligimiz var"- "Siyasi kültürümüz her zaman hem totalitarizmden hem de mutlakiyetçilikten uzak durmustur"
VARSOVA (AA) - Polonya Basbakani Mateusz Morawiecki, ülkesinin Avrupa'nin kalbinde yer aldigini belirterek, "Biz ne batinin dogusu ne de dogunun batisiyiz. Ne Fransiz filozoflarin hayali Dogu Avrupa'sina ne de Alman bakanlarin 'Mitteleuropa'sina ait degiliz. Bin yili askin bir süredir gelisen kendi kimligimiz var." ifadelerini kullandi.
Morawiecki'nin 3 Mayis Anayasasi'nin kabulünün yil dönümü nedeniyle yazdigi mektup ülkede aylik yayimlanan dergi "Wszystko co Najwazniejsze"de yer aldi.
Söz konusu anayasanin 3 Mayis 1791'de kritik bir zamanda onaylandigini ifade eden Morawiecki, demokrasinin özgür insanlar sistemi oldugunu ve Polonya'daki tarihinin 15'inci yüzyila kadar uzandigini belirtti.
Morawiecki, ülkesinin Avrupa'nin kalbinde yer aldigini belirterek, "Biz ne batinin dogusu ne de dogunun batisiyiz. Ne Fransiz filozoflarin hayali Dogu Avrupa'sina ne de Alman bakanlarin 'Mitteleuropa'sina ait degiliz. Bin yili askin bir süredir gelisen kendi kimligimiz var." degerlendirmesinde bulundu.
Polonya'nin genç bir demokrasi olmadiginin altini çizen Morawiecki, "Polonya, modern Avrupa'nin en eski demokrasilerinden biridir. Diger Avrupa demokrasilerinin kizi degil ablasidir." ifadelerini kullandi.
Morawiecki, 3 Mayis 1791'de Polonya'nin kita Avrupa'sinda anayasaciligin besigi oldugunu vurgulayarak, "Polonya, 18'inci yüzyilin sonunda mutlakiyet deniziyle çevrili bir özgürlük adasiydi. Bu ideolojinin sert dalgalari, kanli bir bedel ödeyen 20'nci yüzyil totalitarizmlerinde doruga ulasti. Ancak siyasi kültürümüz her zaman hem totalitarizmden hem de mutlakiyetçilikten uzak durmustur." dedi.
O dönemde kabul edilen anayasanin bir eylem ya da tarihi belge degil ayni zamanda Polonya'nin hukuk, özgürlük ve Hristiyanlik temellerine dayali kimliginin kaniti oldugunu belirten Morawiecki, ortak yasamin bu degerlere tabi olmasini bildirdi.
???????Morawiecki, 3 Mayis Anayasasi'nin devletin ve hukukun temellerini güçlendirirken kisi hürriyetini de korudugunu ifade ederek, sunlari kaydetti:
"Yalnizca güçlü bir devlet vatandaslarinin özgür olmasini saglayabilir. 3 Mayis tarihli anayasa, kamu gücünü yasama, yürütme ve yargi organlarina ayirdi. Charles Montesquieu ve John Locke tarafindan öne sürülen üçlü güçler ayriligi kavrami, anayasa yazarlari tarafindan, ulusun egemenligi ilkesiyle desteklenmistir. Milletine hizmet etmeyen otorite mesruiyetini kaybeder. Bu yasama, yürütme ve yargi erkleri için de geçerlidir. Tarih bize bu önemli dersi ögretti."
Polonya'da soylu-köylü ayrimina da dikkati çeken Morawiecki, 3 Mayis 1791'e kadar ulusun soylularla es anlamli oldugunu ancak o tarihte Polonya kimliginin yeniden tanimlandigini animsatti.
Morawiecki, söyle devam etti:
"Polonya'yi seven ve hayatini ona baglamaya hazir olan herkes, sosyal veya etnik kökeni ne olursa olsun Polonyali olabilir. Bu nedenle, Polonya vatanseverliginin, en korkunç seklini Üçüncü Reich'ta almis olan Alman milliyetçiligiyle hiçbir ortak yani yoktur. Ayrica 3 Mayis Anayasasi, din özgürlügünü onayladi. Demokrasi degerlidir, çünkü bir kisinin özne degil vatandas oldugu tek sistemdir. Insan onuru ve özgürlügü fikrinin medeniyetimizin Hiristiyan köklerinden geldigini hatirlayalim. Incil'de bize verilen degerleri unutmamaliyiz. Aksi takdirde demokrasi, anayasa gibi kelimeler anlamini yitirecek ve sahte savunuculari olan içi bos sloganlara dönüsecektir."
Basbakan Morawiecki, 3 Mayis Anayasasi'nin kabul edilmesinden sonra Polonya'nin varliginin sona erdirildigini animsatarak özgürlük mücadelesine ve halkin yasadiklarinin zorluklarina dikkati çekti.
Geçen yil 24 Subat'ta Rusya-Ukrayna Savasi'nin baslamasiyla "özgürlügün bir kerede alinmadigini" hatirladiklarini ifade eden Morawiecki, mektubunu söyle tamamladi:
"Anavatanimizin dogu sinirinin ötesindeki savas sadece özgürlügümüzle ilgili degil, ayni zamanda kimligimizle, önümüzdeki iki yüz otuz, hatta bin yil içinde hala Polonyali olup olmayacagimizla ilgili. 3 Mayis Anayasasi'nin kaderi bize bir ders daha veriyor. Devlet üstü bir federasyon degil, yalnizca bir ulus-devlet vatandaslarinin özgürlügünün güvenilir bir garantörü olabilir. Polonya haritadan kayboldugunda, özgürlügümüzü kaybettik ve bagimsizligimizi yeniden kazanana kadar onu geri alamadik. Onu olusturan uluslar olmasaydi Avrupa ne olurdu? Avrupa ancak halklari galip gelirse var olabilir. Avrupa Birligi, Rusya emperyalizmine ve onun 'kizil çarlarina' karsi siyasi ve manevi gücünü, birlesmis ve birbirlerinin farkliliklarina saygili bir ulus-devletler toplulugu olarak koruyacaktir. Gelecekte daha fazla zorluk var. Küresel güçlerin dengesi gözlerimizin önünde degisebilir. Böyle çalkantili zamanlarda, gelecegimizi dikkatli ve sorumlu bir sekilde sekillendirmemiz çok daha önemli."