Türkiye'nin Çinarlari - Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Bu çagda özgürlügü dogru yorumlamak gerekiyor"Aise Hümeyra Akgün- "Bir insanin kisisel sinirlari ögrenmesi ayni zamanda olgunlasma sürecidir. Bu nedenle bu çagda özgürlügü dogru yorumlamak gerekiyor. Yani özgürüz ama sorumsuz degiliz"- "Insan psikolojisini yönetmek aslinda beynimizi yönetmektir. Ruh sagligi yerinde olan bir insanin beyin sagliginin da yerinde olmasi anlamina geliyor"
ISTANBUL (AA) - AISE HÜMEYRA AKGÜN - Psikiyatri profesörü, emekli albay, yazar, Üsküdar Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikolojiye ön yargili olanlarin ideolojik sinirlar içerisinden baktiklarina isaret ederek, "Psikolojiye ideolojik sinirlar içerisinde bakmazsan, hakikati arama motivasyonuyla bakarsan, hakikat neredeyse gider bulursun." dedi.
Anadolu Ajansinin kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve is dünyasinin duayen isimlerini fotografladigi "Türkiye'nin Çinarlari" projesine konuk olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, akademisyen ve psikiyatrist taraflarinin yani sira psikoloji üzerine AA muhabirine açiklamalarda bulundu.
Merzifon'da 1952'de dünyaya gelen Tarhan, 1969'da Kuleli Askeri Lisesini, 1975'te Istanbul Üniversitesi Cerrahpasa Tip Fakültesini bitirdi. Gülhane Askeri Tip Akademisi (GATA) staji, Kibris ve Bursa kita hizmetinden sonra 1982 yilinda GATA'da psikiyatri uzmani oldu.
Erzincan ve Çorlu'da hastane hekimligi sonunda GATA Haydarpasa'da 1990'da doçent olan Tarhan, klinik direktörlügü yapti. 1993'te albayliga, 1996'da ise profesörlüge yükselen Nevzat Tarhan, 1996-1999 yillarinda Yüzüncü Yil Üniversitesi'nde ögretim üyeligi ve Adli Tip Kurumunda bilirkisi olarak çalisti, kendi istegiyle emekli oldu.
Psikiyatri uzmanligindaki bilgilerini 200'ün üzerinde arastirma makalesine ve 80'e yakin kitap ve kitap bölümüne aktaran Tarhan, 2006'da NPISTANBUL Hastanesi'ni, 2011'de ise bütün mal varligini bagislayarak Üsküdar Üniversitesini kurdu.
- "Simdiki gençler ise varlik içinde olgunlasacaklar"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesinde su anda 24 bin ögrencinin yer aldigini, bugüne kadar da 29 bin ögrenci mezun ettiklerini belirterek, "Gençleri analiz etmeye çalisiyorum, Z kusagi olarak elestirilen gençligi yasanan depremler sonrasi öyle bir gördük ki o çocuklar gece gündüz harçliklariyla marketlerden su, çocuk bezi, temel ihtiyaçlari aldilar, kolilediler, Alanda günlerce çalistilar." diye konustu.
Z kusagina elestirilerin aslinda diger kusaklar için de geçerli oldugunu dile getiren Tarhan, söyle devam etti:
"Kusak çatismalari Misir papirüslerinde bile vardir. Misir papirüslerinde ve Hitit tabletlerinde iki tane gerçek vardir. Birisi kusak çatismasi, ikincisi de gelin kaynana konularidir. Sokrates bile kusak çatismasindan yakinir. Bu dogal bir seydir. Bizler yokluk içinde olgunlastik, simdiki gençler ise varlik içinde olgunlasacaklar. Varlik içinde olgunlasmak yokluga göre daha zor. Biraz daha geç oluyor. Sahip olduklarini kaybetmeye basladiklarinda onlar da dersler çikarmaya basliyorlar. Mesela bu pandemi onlara büyük bir dayaniklilik egitimi oldu."
- "Çocuk kendi gemisinin kaptani olacak"
Tarhan, bugünkü gençlerin adalet anlayisina sahip ve özgürlükçü taraflarina dikkati çekerek, "Özgürlük ve sorumluluk dengesi var. Gençler özgürlük ve sorumluluk dengesini yasayarak ögrenecekler. Gençlerin, bir çocugun özgür olmayi istemesi onun en dogal hakki. Bir insanin kisisel sinirlari ögrenmesi ayni zamanda olgunlasma sürecidir. Bu nedenle bu çagda özgürlügü dogru yorumlamak gerekiyor. Yani özgürüz ama sorumsuz degiliz." dedi.
Anne ve babalarin çocuga yol arkadasi, hayat yolunda bir kilavuz olmasi gerektiginin altini çizen Tarhan, sunlari kaydetti:
"Çocuk kendi gemisinin kaptani olacak. Ama annesine ve babasina 'neyi, nasil yapmaliyim' diye soracak. Biz çocuklara kendi gemisini kullanmasina firsat vermiyoruz. Asiri koruyucu davraniyoruz. Bizim kültürümüzde çok var. Böyle olunca da çocuk özerklik duygusu varsa anneye karsi hem sevgi hem öfke hissediyor. Özerklik duygusu yoksa kuzu kuzu itaat ediyor, ergenlikte tam tersi oluyor. O yüzden baski, tehditle, korkutmayla yaklasmamak gerekiyor genç kusaklara."
- "Insallah bu dernekler bizim manevi ticaretimiz olarak defterimize yazilir"
Prof. Dr. Tarhan, sivil toplum kuruluslari çalismalarina da deginerek, 28 Subat'in etkileri devam ederken 2000 yilinda Adaleti Savunanlar Dernegini kurduklarini anlatti.
Bu dönemde kendi istegiyle emekli olmak zorunda birakildigini aktaran Nevzat Tarhan, "Sahsi bir magduriyetim yoktu. Fakat çok perisan olan arkadaslarimiz oldu. Böyle bir durumda bizler hukuk çerçevesinde 'hakkimizi aramamiz lazim' diyerek bir sekilde derneklestik. Benim sahsi olarak bir beklentim ve ihtiyacim olmadigi halde sirf böyle bir vebalden kendimi sorumlu hissettigim için dernegin kurulusunda bulundum. Su anda da dernek baskani olarak devam ediyorum." ifadelerini kullandi.
28 Subat sürecinde magdur olan, Türk Silahli Kuvvetlerinden binin üzerindeki kisiye dernek olarak yardim ettikleri bilgisini paylasan Tarhan, 2001-2004 arasinda Türk Silahli Kuvvetlerini elestirmekten dolayi yargilandigini ve bu konularla ilgili "Psikolojik Savas" adli bir kitap yazdigini ifade etti.
Tarhan, "Haydi Tut Elimi Dernegi"ni 2010'lu yillarda devletin korumasi altina alinan çocuklar için kurduklarini, bu dernekte de bir süre baskanlik yaptigini belirterek, "Dernek olarak her seyimiz kayitli ve açik. Türkiye'nin her yerine dagilmis, 18 yasini geçtikten sonra bir ise giremeyen, evlenmesi ve tedavi olmalari adina gençler için ciddi bir gönüllü grubu olustu. O gönüllü gruba herkes yardim ediyor ve aninda dagitiliyor. Dernek halen aktif olarak çalisiyor." diye konustu.
Devletin koruma altina aldigi yetim çocuklar adina, kurucu baskanligini üstlendigi "Mutlu Yuva Dernegi"nden de bahseden Tarhan, "Burada da çocuklari aldik yine egittik, bakici anneler tuttuk evlerde, psikologlara yönlendirildi ve o çocuklar topluma kazandirildi. Bu dernek de su an devam ediyor. Insallah bu dernekler bizim manevi ticaretimiz olarak defterimize yazilir. Baska bir beklentimiz de yok." degerlendirmesinde bulundu.
- "Insan psikolojisini yönetmek beynimizi yönetmektir"
Psikoloji ve din konusunda yaptigi çalismalarda da birçok ön yarginin sorgulanmasina sebep oldugunu vurgulayan Nevzat Tarhan, "Bazilari hayati sadece dünya hayatindan ibaret, sadece maddesel keskinliklerle düsünen bakis açisi, psikolojiyi belli bir indirgemeciligi veya bazi ekollerin indirgemeciligi içerisinde düsünüyor. Halbuki bilimler bir bütündür. Din de bir bilimdir. Fen bilimleri de bilimdir. Dogrulanan, kanitlanan her sey bilimdir. Insan da spritüal bir varliktir. Insanin spritüal boyutunu yok sayarsaniz, orada bilim olmaz." seklinde konustu.
Tarhan, psikolojinin artik sadece bir sosyal bilim degil, ayni zamanda bir nörobilim olduguna isaret ederek, "Insan psikolojisini yönetmek aslinda beynimizi yönetmektir. Ruh sagligi yerinde olan bir insanin beyin sagliginin de yerinde olmasi anlamina geliyor. Çünkü beynimizin üzerinde bir zihin, daha dogrusu bilinç var. Bu deneysel olarak da gösterilebiliyor." açiklamasini yapti.
Manevi degerleri yok sayan psikolojinin topal bir psikoloji olduguna dikkati çeken Tarhan, "Psikolojiye ön yargili bakanlar, ideolojik sinirlar içerisinden bakanlardir. Psikolojiye ideolojik sinirlar içerisinde bakmazsan, hakikati arama motivasyonuyla bakarsan, hakikat neredeyse gider bulursun." ifadelerini kullandi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan hakkinda ayrica kaleme alinan "Ezber Bozan Hayat'ta" adli kitapta, 70 yila sigdirdigi tecrübe, ailesi, egitim hayati, üniversite ve askeriye yillari, askeriyeden emekli olduktan sonra ülkenin ilk özel psikiyatri hastanesine ve ilk tematik üniversitesine uzanan yolculugu anlatiliyor.