Madenciler, deprem bölgesinde yasadiklarini anlattiIrem Demir- Madenci Dursun Nazli: - "Çocuklarinin bir oyuncagini çikarip verdigimizde, sevinen insanlari gördük" - Madenci Birol Kaleoglu: - "Insallah böyle bir sey bir daha yasanmaz ama yasanirsa maden isçisi en ön saflarda kesinlikle olacaktir. Hiçbir sey gözetmeden, hiçbir sey beklemeden"
ISTANBUL (AA) - Kahramanmaras merkezli 6 Subat'ta meydana gelen depremlerde arama kurtarma çalismalarina katilmak için gittikleri Adiyaman'da, bir sinifin tahtasina yazdiklari "Kömür için degil, ömür için geldik" cümlesiyle hafizalara kazinan Zonguldakli madenciler, yasadiklarini unutamiyor.
Türkiye Taskömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlügü'nden Dursun Nazli, depremi duydugu andan itibaren herkes gibi bölgeye gitme gayreti, istegi içine girdigini belirtti.
Yurttas ve Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olmanin gereginin bu oldugunu dile getiren Nazli, orada olma zorunlulugu hissettiklerini söyledi.
- "Bir facia daha olursa yine orada olacagiz"
Türkiye'de daha önce meydana gelen Düzce ve Elazig depremlerinde de bölgede olduklarini kaydeden Nazli, "Bu depremdeki kadar ismimiz duyulmasa da madencilerin adi duyulmasa da biz oradaydik. Depremzedelerin yanindaydik. Allah göstermesin ola ki bir facia daha olursa biz yine orada olacagiz. Bunun garantisini veriyoruz. Biz her zaman bu insanlarin, kendi insanimizin yaninda olacagiz." dedi.
Nazli, depremin ikinci gününden itibaren bölgede oldugunu ifade ederek, "Yardim çalismalarina katildik. Arama kurtarma ve diger yardim çalismalarina katildik. Madenci sadece arama kurtarmayla ilgili çalismalar içerisine girmedi. Diger faaliyetlerde de ekiplere yardimci oldu. Bu noktada elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Geçen hafta son ekip olarak dönüs yaptik." diye konustu.
Ilk önce Kahramanmaras'a giderek çalismalara katildigini belirten Nazli, "Sonrasinda Zonguldak'a döndüm. Zonguldak'tan gönüllü olarak Hatay'a sevkiyatimiz yapildi. Gönüllü olarak katildim ben. Dolayisiyla biz elimizden gelen bütün gayreti gösterdik." dedi.
- "Ekipmanimizin yetmedigi yerlerde de kazma küreklerle çalistik"
Nazli, deprem bölgesindeki çalismalariyla ilgili olarak, "Orada durum çok kötüydü haliyle. Tüm Türkiye bunu biliyor. Biz madenciler olarak elimizdeki ekipmanlar neyse, yani teknik ekipler orada mutlaka vardir, deneyimli donanimli ekipler mutlaka vardir. Biz donanimimiz neyse onunla mücadele ettik. Donanimimizin yetmedigi, ekipmanimizin yetmedigi yerlerde de kazma küreklerle çalistik. Zaten madencinin en önemli özelligi bu. Biz, 'Ekipmanimiz yok, biz burada arama kurtarma çalismasi yapamayiz.' demedik. Asla diyemeyiz böyle bir sey. Hiçbir ekip diyemez zaten. Biz her türlü sartta, elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Arama kurtarma çalismalarina katildik." ifadelerini kullandi.
- "Bizi en çok etkileyen çocuklar oldu"
Deprem bölgesinde yasadiklarini anlatan Nazli, sunlari söyledi:
"Canli insanlar çikti. On binleri asan cenazeler çikti. Bizi en çok etkileyen çocuklar oldu. Çocuklarin cenazelerini almak bizi çok derinden etkiledi. Yani kendi çocuklarimiz geldi gözümüzün önüne. O çok baska bir duygu. Bizim orada, bölgede çalisan arkadaslarimiz afetzedelere sözler verdiler. Bir astsubay agabeyimiz vardi. O bizim arkadaslarimizdan bir tanesine diyor ki 'Lütfen benim çocugumu çikarin. Çikarinca da lütfen benim çocugumun üzerine bu bayragi örtün. Bunu örterek çikarin.' Türk bayragimizi teslim ediyor arkadasimiza. O astsubay agabeyimizin evladini enkazdan çikardi o arkadaslarimiz. Türk bayragina sararak o astsubay agabeyimize teslim ettiler naasini.
Hep söylüyoruz sunu. Çok zor günlerden geçiyor ülkemiz. Çok zor sartlardan geçiyor. Insanlari enkazlardan canli almak çok güzel bir sey ama tabii insanlara cenazelerini teslim edebilmek de güzel bir sey. Maalesef bu noktaya geldik belli bir saatten, belli bir günden sonra. Yani, bu mutlulugu da gördük insanlarin yüzünde. Cenazelerini aldiklarindaki sevinçlerini de gördük. Çocuklarinin bir oyuncagini çikarip verdigimizde, sevinen insanlari gördük. Bunlar bizi çok etkiledi."
- "Sehri görünce hemen çalismak istedik"
Türkiye Taskömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlügü'nden Birol Kaleoglu da depremin ikinci gününde gönüllü gitmek isteyenler listesine adini yazdirdigini belirtti.
Yogunluk oldugu için ögle saatlerinde yola çikabildiklerini aktaran Kaleoglu, Zonguldak'taki Saltukova Havalimani'ndan savas uçagiyla Adiyaman'a gittiklerini anlatti.
Kaleoglu, bölgeye gittiklerinde ertesi gün göreve çikacaklarini ancak sehri görünce hemen çalismak istediklerini söyledi.
- "Bebegin oldugunu duyunca dayanamadik"
Valizlerini birakir birakmaz çalismaya basladiklarini dile getiren Kaleoglu, sunlari anlatti:
"Yolda giderken gördügüm bir enkaza direkt girdim. Onar kisilik ekipler olusturduk orada daha çok yere müdahale edebilmek adina. Bir ekibin basi bendim. Ilk gittigim yerde bir aile gördüm. Sari baretlerimizi görünce arabanin önüne atladilar. Orada durduk, 'Canli var mi?' diye sorduk önce. 3 kisi oldugunu söylediler. Biz direkt müdahale ettik ve ekipmanimiz da yoktu yanimizda. Sadece kazma ve kürek.
Bir baba, anne ve 3 aylik bebek oldugunu duyduk. Bebegin oldugunu duyunca da dayanamadik yani. O gün babayi aldik. Baba kaçarken depreme yakalanmis. Onu çikardiktan sonra anneyle bebege de ulastik ama çok zor bir yerde olduklari için bir sonraki gün sabaha birakmak zorunda kaldik. Bir sonraki gün sabah da anne ve 3 aylik bebegi cenaze olarak aldik."
- "Insanlar bizi gördükleri ilk anda kim oldugumuzu anlayamadilar"
Kaleoglu, sartlarin zor oldugunu kaydederek, "Insanlar bizi gördükleri ilk anda is kiyafetlerimizle gittigimiz için kim oldugumuzu anlayamadilar. Çünkü, elimizde ekipman yok, bir sey yok, kazma ve kürek var sadece. Anladiktan sonra herkes önümüzü kesmeye basladi. 'Siz enkazlara girin', 'Müdahale edin' diye rica eden, yalvaran, aglayan... Dayanamiyorsunuz. Canli haberi çok geliyor ama bir yandan da ailesinin öldügünü kesinlikle biliyor. 'Bir an önce cenazemi alip, burayi terk edeyim.' diyerek de yanimiza gelen çok oldu." ifadelerini kullandi.
Ellerinden geldigi kadar herkese yardim etmeye çalistiklarini söyleyen Kaleoglu, "Kendi ekibimle 16 cenaze aldim, 4 de canli çikardim çok sükür. Iki tanesi 12 yasinda erkek çocuk ve 7 yasinda kiz kardesi. 17 yasinda bir kizimizi çikardik, bir de 18 yasinda Muhammet diye bir çocugu çikardik dördüncü gün. Hepsi ayni gün çikti." dedi.
Kaleoglu, deprem bölgesinde güzel ve kötü seyler yasadiklarini belirterek, tek dertlerinin insanlara faydali olmak oldugunu dile getirdi.
- "Size anlatsam kitap yazarsiniz"
Adiyaman Üniversitesi'nde kaldiklari siniftan ayrilacaklari zaman, sinifa not birakmak istediklerini kaydeden Kaleoglu, "Askerlerimiz biliyorsunuz dogu görevleri bittiklerinde bir eve girip seker aldilar, çay aldilar. Oraya paraya birakip not yazmislardi ya o geldi aklimiza. Biz de bir not birakalim dedik öyle. 'Kömür için degil, ömür için geldik.' diye düsündük. Onu yazdik. Altina da benim ve ekibimin isimlerini yazdik. O da o gün çok dikkat çekmis ama biz sosyal medyaya ulasamadigimiz için hiçbir bilgimiz olmadi. Döndükten sonra ancak çok kisi bana ulasti o yaziyi görünce. Yurt disindan, sehir içinden, her yerden o kadar güzel mesajlar vardi ki. Sizi anlatsam kitap yazarsiniz yani. Hepsi de duruyor telefonumda." dedi.
Kaleoglu, depremin ardindan ilk 8 günün kendileri için kötü oldugunu ancak buna ragmen yorgunluk hissetmediklerini anlatti.
Depremin 12. gününde evine dönmenin heyecanini yasadigini dile getiren Kaleoglu, sözlerini söyle tamamladi:
"Çocuklarima kavustum kazasiz belasiz. Suramda küçük bir iz vardir. Adiyaman hatirasi olarak kaldi bana. Ters sürünürken tas parçasi düstü. Çocuklarima kavusmanin heyecaniyla ilk geceyi çok rahat geçirdim evimde ama ertesi gün televizyonlari seyrettigimde ben niye buradayim diye sormaya basladim kendime. Neden döndük? Biraz daha kalmaliydik. Insanlara yardim etmeliydik. Keske biraz daha kalabilseydik, biraz daha faydali olabilseydik ama insanlari mutlu ettigimizi düsünüyorum. Çünkü aldigimiz tepkiler hep öyle oldu. Insallah böyle bir sey bir daha yasanmaz ama yasanirsa maden isçisi en ön saflarda kesinlikle olacaktir. Hiçbir sey gözetmeden, hiçbir sey beklemeden."