12 Eylül’ün tanıklarından Haluk Demir: "Cezaevi başlı başına insanlık dışı ilişkilerin başladığı ve bittiği yer oldu"
12 Eylül döneminde Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ndan yargılanan ve 11 yıl cezaevinde yatan Haluk Demir o döneme ilişkin, "Cezaevi başlı başına insanlık dışı ilişkilerin başladığı ve bittiği yer oldu. Aslan dediğin cüce çıktı, cüce dediğin de aslan oldu" dedi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren öncülüğünde yapılan 12 Eylül askeri darbesinin etkisi 45 yıl geçmesine rağmen hala sürüyor. Darbe sonrası 650 bin kişi gözaltına alındı, 171 kişi işkenceyle öldürüldü. O dönem ise akıllarda insan hakları ihlalleri, idam ve kötü muamelelerle anılıyor. Dönemin cezaevlerinde tutuklu bulunan mahkumların yaşadıkları ise dün gibi taze.
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine cezaevinde yaşadıklarını anlatan Haluk Demir, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ndan yargılandığını ve 11 yıl ceza yattığını kaydetti.
"Niye İstiklal Marşı okudunuz diye dünyaya geldiğimize pişman ettiler"
Henüz 16 yaşındayken bir silah yakalattığı için cezaevine girdiğini belirten Demir, yaşı küçük olduğu için sübyanlar koğuşuna alındığını belirterek, "Bizleri önce topladılar. Cezaevine koydular. Kim kimdir, ne değildir belli değil. Herkesi hücrelere alınacakları hücreye aldılar, koğuşa alınacakları koğuşa aldılar. O anda beni de tecrit 1 arkaya. Orada Murat Cankoçak’la, Dev-Yol merkez komite üyesiyle beraber kaldık. İlk önceleri birbirimize yaklaşmadık ama daha sonra sohbetlerimiz de oldu, anlaştık. Yorumlar da yapıyorduk karşılıklı. Üç yıl sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin iddianamesi hazırlandı. Mahkemeye 1982 yılında çıktık. Tabii sanık sayısı fazla olduğu için ilk duruşmada bizler önce alındık. Daha sonra rahmetli Alparslan Türkeş ve MYK üyelerimiz, o anki genel başkan yardımcılarımız falan geldi. Girince ister istemez gayri ihtiyar kalktık, İstiklal Marşı okuduk. İstiklal Marşı’nı okuduk, okumasına gayet güzel. Ama mahkeme ara verdi, o arada tekrar cezaevinin avlusuna geldik. Aman Allah’ım, niye İstiklal Marşı okudunuz diye dünyaya geldiğimize pişman ettiler" ifadelerini kullandı.
"Askerin içerisinde vicdana gelenler oluyor"
Mamak Hapishane Müdürü Raci Tetik’in insanlık dışı işkencelerine maruz kaldıklarını aktaran Demir, "İnanın yemeğin içerisine, çok affedersiniz fare koydular. Şimdi yemek yiyeceksin, zaten yoruluyorsun. Psikolojin zaten dibe vurmuş. Diyorsun ki, ‘Gel arkadaş, yemek yiyeceğiz.’ Yemeğe bakıyorsun, fare. Asker, ‘Bu ne diyor?’, biz de tabii ‘fare’ diyoruz, yok, ‘sıçan’ diyoruz, yok. Ne diyorsak yok, tabii yok derken de bu arada biz bilemedik diye coplanıyoruz. Daha sonra askerin içerisinde vicdana gelenler oluyor. Dedi ki, ‘keklik’ de, ‘keklik’ dedik, sopadan kurtulduk. O sopanın üzerine yemeği nasıl yediysek düşün işte" diye konuştu.
Haftada iki kere mahkemeye çıktıklarını belirten Demir, mahkeme salonunda emirlerin dışına çıkıldığında da işkenceye maruz kaldıklarını söyledi.
"Yol farklılığından başka bir şey olmadığını da gördük"
Cezaevlerinde hücrelere bir sağdan bir soldan mahkumlar konulduğunu dile getiren Demir, "Ben bize yakın gazeteleri alıyordum. Onlar da sola yakın gazeteleri alıyordu. Hemen hemen de öbür taraftan da gazete alıyoruz ki acaba onların yorumları nedir diye. En son (Dev-Yol üyesi) Murat Cankoçak, ‘Her gün bu kadar gazete alıyoruz. Niye boş yere para veriyoruz? İşte bir bölüşelim, yarısını sen al, yarısını ben alayım. Beraber okuyalım. Bütçemize faydası olsun’ dedi. Tabii mantıklı geldi, öyle de uyguladık. Daha sonra oturduk siyasi görüşlerimizi, o ne ister, ben ne isterim. Niye böyleyiz, niye geldik buraya falan onların tartışmalarını da yaptık. Yol farklılığından başka bir şey olmadığını da gördük yani" dedi.
"Halbuki o solcuydu, ben sağcı"
Mahkeme sürecinde savunma yapmadan önce sağcı ve solcu mahkumların birbirleri ile yardımlaşarak tavsiyeler verdiğini aktaran Demir, "Solcu bir arkadaşımız da itirafname yazmıştı. Bana verdi, "Abi ben bunu verirsem beni aforoz ederler. Benim haberim olmadan siz verin’ dedi. Ben koğuşta kıdemli olduğum için postaya onun adına verdim. Halbuki o solcuydu, ben sağcı" şeklinde konuştu.
"Askerimizin böyle bir şeye alet olmasından dolayı hala vicdanen rahatsızlık duyarım"
Mamak Cezaevi’nde mahkumun ‘kafes’ adı verilen demirlerle kapalı bir bölüme alındığını belirten Demir, "Kafesin içine atılıyorsunuz. Kafesin içine girdiğiniz andan itibaren siz bir aslansınız. Asker, aslan terbiyecisi. Her hareketinizde, her kımıldamanızda, her nefesinizde sopa yiyorsunuz. Daha sonra oradan dağıtımlar yapılıyor. A blok, B blok, C blok, işte blokların içerisinde tecritler var. Oraya gidişinizde, dönüşünüzde coplanıyorsunuz, her türlü hakareti yiyorsunuz. Cezanın tecritlerinin haricinde bir de hücresi var. Hücreyi anadan üryan konuyorsunuz. 82’de o tipide ben hücredeydim. Anadan üryan soyunuyorsunuz. Suyun içindesiniz. Dursanız su donuyor. Hareketsizsiniz, insansınız bir noktada yoruluyorsunuz. İnsanlık dışı muameleleri gördük, yaşadık. Canımız yanıyor mu? Çok yanıyor. Askerimizin böyle bir şeye alet olmasından dolayı hala vicdanen rahatsızlık duyarım. Geliyorsun, oradan çıkışta yerleri ıslatıyorlar, arap sabunları sürülüyor. Zaten suyun içinden çıkmışsın. Zaten yorgun bitiksin. İki tarafa askerler diziliyor, ellerinde coplarla. Sen o sabunlu yerden yürüyene kadar zaten düşüp kalkıyorsun. Bir de üzerine aynı anda coplar iniyor. Bir geliyorsunuz, simsiyahsınız koğuşta. Oradaki arkadaşlarımız Allah razı olsun, hemen seni sarıyor, sarmalıyor. Bunu da gizli yapıyor. Açık yaptığı zaman asker çağırıp onu da dövebiliyor" dedi.
"Cezaevi başlı başına insanlık dışı ilişkilerin başladığı ve bittiği yer oldu"
12 Eylül öncesi dönemde Ülkü Ocakları Genel Başkanı görevinde olan Hasan Çağlayan’ın yeğeninin de Mamak Cezaevinde askerlik yaptığını aktaran Demir, "Dayısını dövmek zorunda kaldı, ‘Dayı, yapmayayım’ dediğinde, (Çağlayan) ‘Yap’ dedi. Çünkü oradan gitti mi bizim için de sıkıntı. Acil bir şeye ihtiyacımız oluyordu, o getiriyordu. Böyle olaylar da yaşadık. Dolayısıyla cezaevi başlı başına insanlık dışı ilişkilerin başladığı ve bittiği yer oldu. Aslan dediğin cüce çıktı, cüce dediğin de aslan oldu. Maalesef hala şimdi de aynı şekilde devam ediyorlar. O zamanki cezaevi iç emniyet amirlerinden, askerlerden bize yakın olan, düşünceye sahip olan insanlar bizi buldu, görüştük, sohbet ettik, helalleştik. Efendim, bazılarıyla helalleşmedik. Çünkü hakikaten aşmışlardı, helalleşmedik" ifadelerini kullandı