Merik Konağı kültürel miras koleksiyonuyla ziyaretçilerini ağırlıyor
Mimarlık ve mobilya müzesi olan ve Osmanlı'nın saray, köşk ve konak mimarilerinden örneklerle inşa edilen Merik Konağı, sahip olduğu önemli kültürel miras koleksiyonuyla ziyaretçilerini ağırlıyor.Amerika'da tedavi gördüğü hastanede 2018'de 76 yaşında hayatını kaybeden Sivaslı iş insanı ve yüksek mühendis Ali Rıza Bozkurt, Bilkent'te asıl adı Meryem olan ancak küçüklüğünden bu yana çevresi tarafından ismi Merik olarak dillendirilen annesinin adını yaşatmak için bir ev yapmaya karar verdi. "Hikayesi yüzyıllar sürecek olan bir ev" yapmak isteyen Bozkurt, zamanla, asırlar öncesine uzanan mimari, mobilya ve yaşam kültürünü günümüze taşımak, bu nadide yapıları yerli ve yabancı ziyaretçilere "zengin mazisi bulunan bir ülkede olduklarını hatırlatmak" için projeyi geliştirdi. Bunun için İstanbul'daki saray, köşk, kasır ve konakların iç ve dış mimarileriyle içindeki mobilyalar incelenerek, aynı detayların aynı özelliklerde ve kalitede yapılması için özel atölyeler kuruldu. Her detayı zanaatkarların el emeğiyle işlenen ve 7 yıl süren atölye çalışmalarının ardından Merik Konağı, 2008 yılında Özel Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi olarak tescillendi. "Altın Köşk" olarak da bilinen iki katlı müzede, 17 ve 19'uncu yüzyıllar arasında saraylarda, köşklerde kullanılmış çok sayıda kıymetli aksesuar ve mobilya sergileniyor. Avizelerden tavan süslemelerine, lavabolardan bahçeye ve merdivenlere kadar Müze'nin tüm alanlarında zanaatkarların ince işçilikleriyle işlenmiş detaylar bulunuyor.Müzede, Osmanlı hanedanının dağılmasıyla illegal yollarla yurt dışına kaçırılan ve 1990'lı yıllarda satışa çıkarıldıkları müzayede salonlarından Bozkurt ailesince satın alınan Osmanlı padişahlarına ait eşyalar yer alıyor. Bunlar arasında, mobilya ustası olarak bilinen Sultan 2. Abdülhamid'in kendisinin yaptığı el oyması eserler, oturma grubu, Sultan Abdülaziz'in tahtları, Sultan Vahdettin'in Dolmabahçe Sarayı'nda kullandığı misafir takımları dikkati çekiyor. Mekke tünellerini inşa eden Bozkurt'a, dönemin Suudi Arabistan Kralının hediye ettiği, Hazreti İbrahim tarafından Kabe'nin inşası esnasında tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen Hacer-ül Esved'den alınmış bir parça da müzenin önemli koleksiyonları arasında. Ayrıca, Hacı Bayram Veli'ye hediye edilmiş bir şamdan üzerindeki figürden yola çıkılarak ahşap oyma ustaları tarafından hazırlanan ve ayakları bulunmayan masa da müzenin dikkat çeken koleksiyonlarından. Masa, Ali Rıza Bozkurt'un eşi ve üç kızının yüzlerine göre modellenmiş 4 tunç heykelin dizleri üzerinde duruyor. Binanın içi ve dışındaki tüm sarı alanların altın varakla süslü olduğu müzenin bahçesindeki havuz ise İran'ın Şiraz kentinden gelen ustaların imzasını taşıyor. DIŞ CEPHESİ SEKOYA AĞACINDANMerik Konağı Operasyon Direktörü Çakıl Çelik, AA muhabirine, aslında kargir bir bina olan yapının dış cephesinin sekoya ağacıyla kaplı olduğunu söyledi. Yapının içerisinde "binadan daha kıymetli" birtakım mobilyaların bulunduğunu ifade eden Çelik, Osmanlı padişahlarının kullandıkları mobilyalara ilişkin detayları anlattı. Müze olarak tescillenmeden önce farklı ülkelerde yaşayan Bozkurt ailesinin üyelerinin burada bir araya gelerek kısa süreli konakladığını belirten Çelik, "Bugün artık konaklama yapılmıyor müze olarak çalışıyor. Aynı zamanda da çok özel davetler için akşam yemeği organizasyonları yapılıyor. Gündüzleri de müze ziyaretçilerine hizmet veriyor." ifadelerini kullandı. Bilkent İhsan Doğramacı Bulvarı üzerinde bulunan müze, pazartesi hariç her gün saat 10.30-16.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
Mimarlık ve mobilya müzesi olan ve Osmanlı'nın saray, köşk ve konak mimarilerinden örneklerle inşa edilen Merik Konağı, sahip olduğu önemli kültürel miras koleksiyonuyla ziyaretçilerini ağırlıyor.
Amerika'da tedavi gördüğü hastanede 2018'de 76 yaşında hayatını kaybeden Sivaslı iş insanı ve yüksek mühendis Ali Rıza Bozkurt, Bilkent'te asıl adı Meryem olan ancak küçüklüğünden bu yana çevresi tarafından ismi Merik olarak dillendirilen annesinin adını yaşatmak için bir ev yapmaya karar verdi. "Hikayesi yüzyıllar sürecek olan bir ev" yapmak isteyen Bozkurt, zamanla, asırlar öncesine uzanan mimari, mobilya ve yaşam kültürünü günümüze taşımak, bu nadide yapıları yerli ve yabancı ziyaretçilere "zengin mazisi bulunan bir ülkede olduklarını hatırlatmak" için projeyi geliştirdi. Bunun için İstanbul'daki saray, köşk, kasır ve konakların iç ve dış mimarileriyle içindeki mobilyalar incelenerek, aynı detayların aynı özelliklerde ve kalitede yapılması için özel atölyeler kuruldu. Her detayı zanaatkarların el emeğiyle işlenen ve 7 yıl süren atölye çalışmalarının ardından Merik Konağı, 2008 yılında Özel Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi olarak tescillendi. "Altın Köşk" olarak da bilinen iki katlı müzede, 17 ve 19'uncu yüzyıllar arasında saraylarda, köşklerde kullanılmış çok sayıda kıymetli aksesuar ve mobilya sergileniyor. Avizelerden tavan süslemelerine, lavabolardan bahçeye ve merdivenlere kadar Müze'nin tüm alanlarında zanaatkarların ince işçilikleriyle işlenmiş detaylar bulunuyor.Müzede, Osmanlı hanedanının dağılmasıyla illegal yollarla yurt dışına kaçırılan ve 1990'lı yıllarda satışa çıkarıldıkları müzayede salonlarından Bozkurt ailesince satın alınan Osmanlı padişahlarına ait eşyalar yer alıyor. Bunlar arasında, mobilya ustası olarak bilinen Sultan 2. Abdülhamid'in kendisinin yaptığı el oyması eserler, oturma grubu, Sultan Abdülaziz'in tahtları, Sultan Vahdettin'in Dolmabahçe Sarayı'nda kullandığı misafir takımları dikkati çekiyor. Mekke tünellerini inşa eden Bozkurt'a, dönemin Suudi Arabistan Kralının hediye ettiği, Hazreti İbrahim tarafından Kabe'nin inşası esnasında tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen Hacer-ül Esved'den alınmış bir parça da müzenin önemli koleksiyonları arasında. Ayrıca, Hacı Bayram Veli'ye hediye edilmiş bir şamdan üzerindeki figürden yola çıkılarak ahşap oyma ustaları tarafından hazırlanan ve ayakları bulunmayan masa da müzenin dikkat çeken koleksiyonlarından. Masa, Ali Rıza Bozkurt'un eşi ve üç kızının yüzlerine göre modellenmiş 4 tunç heykelin dizleri üzerinde duruyor. Binanın içi ve dışındaki tüm sarı alanların altın varakla süslü olduğu müzenin bahçesindeki havuz ise İran'ın Şiraz kentinden gelen ustaların imzasını taşıyor. DIŞ CEPHESİ SEKOYA AĞACINDAN
Merik Konağı Operasyon Direktörü Çakıl Çelik, AA muhabirine, aslında kargir bir bina olan yapının dış cephesinin sekoya ağacıyla kaplı olduğunu söyledi. Yapının içerisinde "binadan daha kıymetli" birtakım mobilyaların bulunduğunu ifade eden Çelik, Osmanlı padişahlarının kullandıkları mobilyalara ilişkin detayları anlattı. Müze olarak tescillenmeden önce farklı ülkelerde yaşayan Bozkurt ailesinin üyelerinin burada bir araya gelerek kısa süreli konakladığını belirten Çelik, "Bugün artık konaklama yapılmıyor müze olarak çalışıyor. Aynı zamanda da çok özel davetler için akşam yemeği organizasyonları yapılıyor. Gündüzleri de müze ziyaretçilerine hizmet veriyor." ifadelerini kullandı. Bilkent İhsan Doğramacı Bulvarı üzerinde bulunan müze, pazartesi hariç her gün saat 10.30-16.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.