Üsküdar Üniversitesi'nden "deprem korkusu 'kötü dünya sendromunu' tetikliyor" açiklamasiYunus Türk- Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan: - "Öncelikle Istanbul'da bir deprem kusaginda yasadigimizin bilincinde olacagiz. Ikincisi depremin artik uzak bir ihtimal degil de yakin ve mümkün bir ihtimal oldugunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunu kabul ettikten sonra kisinin kendi planinin olmasi gerekir"
ISTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, deprem korkusunun "kötü dünya sendromunu" tetikledigini belirterek, "Insanin hangi korkuyu yasadigi kisilik özelliklerine göre degisir. Geçmiste deprem travmasi olanlar bu durumu daha siddetli yasarlar." ifadelerini kullandi.
Üsküdar Üniversitesi açiklamasina göre, Kahramanmaras depreminin ardindan, olasi Istanbul depremi gündemdeki yerini koruyor.
Açiklamada görüslerine yer verilen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 6 Subat'taki Kahramanmaras depreminin ardindan siklikla gündeme getirilen büyük Istanbul depremi tartismalarinin insanlarin psikolojisi üzerindeki etkilerine degindi.
Her gün Istanbul depreminin gündeme gelmesinin "depremle birlikte yasayin" demek oldugunu belirten Tarhan, "Bir insana 'depremle birlikte yasayin' demek, 'evinizdeki yilanla birlikte yasayin' demek gibi. Bunun ruh sagligini olumsuz etkilememesi mümkün degil, onu rahatlikla söyleyebiliriz. Psikolojik açidan bu iki türlü etki yapar. Biri kaygiyi yükseltir, ikincisi de kaçinma davranisina neden olur. Kisi bu durumu yok sayarak bu konuyu yasamaya çalisir. Yahut ortam degistirerek kaçinmaya çalisir. Bunlar insanin stres yükünün artiran durumlardir." degerlendirmesinde bulundu.
Daha önce deprem yasamayanlarin bile zaman zaman "deprem oluyor" hissine kapilmalarini vurgulayan Tarhan, su bilgileri verdi:
"Depremle ilgili bir farkindalik gerekiyor, bunu kabul etmeliyiz. Su anda ciddi bir yapi stogunun depreme karsi dayanikli olmadigi çok kesin biliniyor. Bu gibi durumlarda insanlara vehim vererek, kuruntu yaparak, korkutarak degil, bilimsel çalismalarla gitmek, 'su semtte su binalar riskli onunla ilgili su somut adimlar atiliyor' demek gerekir. Insani en çok rahatsiz eden, kaygisini artiran, ruh sagligini bozan, yanlis seyler yapmaya iten, psikiyatrik olgularin artmasina sebep olan sey belirsizlik ve bilinmezliktir.
Bu tür konularda yol haritasi çizmek, somut, kanita dayali adimlar atmak gerekiyor. Bu yapilamadigi zaman depremle ilgili farkindalik yönetilemez. Sürekli deprem konusularak insanlarin ruh sagligini bozmanin ciddi bir karsiligi olacaktir. Deprem korkusu 'kötü dünya sendromunu' tetikliyor. Insanin hangi korkuyu yasadigi kisilik özelliklerine göre degisir. Geçmiste deprem travmasi olanlar bu durumu daha siddetli yasarlar. Yakinini kaybetmis olanlarsa daha farkli yasar. Su an toplumda 'hayat güvenli degil, Istanbul güvenli degil' diyenler çogaldi."
- "Öncelikle Istanbul'da bir deprem kusaginda yasadigimizin bilincinde olacagiz"
Ölüm korkusuna duyarli olan kisilerde kaçinma davranisinin görülebilecegini de anlatan Tarhan, "kötü dünya sendromu"nun üç türlü tepkiyi ortaya çikardigini belirtti.
Prof. Dr. Tarhan, "Birinci tepki, içine kapanir depresyona girer. Ikinci tepki, kisi saldirganlasir, siddet olaylarinin artmasina sebep olur. Üçüncü tepki de kaçinma davranisi gösterirler. 'Istanbul güvenli degil' diye kaçmaya baslarlar. Birçok alanda Anadolu'dan Istanbul'a gelmek isteyen uzmanlarin sirf deprem olacak diye gelme kararini degistirdiklerini de biliyoruz bu arada." açiklamasini yapti.
Depreme psikolojik olarak nasil hazirlanilmasi gerektigine deginen Tarhan, sunlari kaydetti:
"Öncelikle Istanbul'da bir deprem kusaginda yasadigimizin bilincinde olacagiz. Ikincisi depremin artik uzak bir ihtimal degil de yakin ve mümkün bir ihtimal oldugunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunu kabul ettikten sonra kisinin kendi planinin olmasi gerekir. Hayat üçgenini muhakkak bilmek, bir deprem çantasi bulundurmak gerekiyor. Kisi evinin güvenli olup olmadigiyla ilgili testleri yaptirmali, raporlari almali.
Hiçbir sey yapmamak kaygiyi artirir ama bir adim atmak kaygiyi azaltir. Muhakkak 'burada bana düsen vazife nedir' diye düsünüp somut adimlar atmak gerekiyor. Yapilabilecek her seyi yaptiktan sonra da bu konu akla geldiginde 'ben bununla ilgili yeterli adimlari attim' deyip hemen rutin islere dönülmesi lazim."
Tarhan, bir kisinin yasadigi travmayi çok uzun süreler düsünmesinin ve tekrarlanacagi düsüncesiyle yasamasinin "travmayi mumyalastirmak" oldugunu ifade ederek, bu kisilerin ruh sagligi probleminin post travmatik stres bozukluguna da dönüsebildigini, burada bir uzman yardimi gerektigini bildirdi.
- "Tedbir almak risk yönetimidir"
Travmayi yok saymanin da saglikli olmadiginin altini çizen Tarhan, "Travma yok sayildiginda mide, bagirsak veya kalp hastaligi gibi baska bir hastalik seklinde ortaya çikar. 'Bu olayi yasadim, bu hayatin bir gerçegi' diyerek durumu kabul etmemiz, kaybettigimiz yakinlarimizla ilgili anilari canli tutarak, normal rutinimize devam etmemiz gerekir. Bu sekilde travmayi minyatürize etmis, zihnimizde mumyalastirmamis oluruz." uyarisini yapti.
Prof. Dr. Tarhan, deprem konusunda farkindaligin önemine isaret ederek, "Kisi bu konuda somut adimlar atarak üzerine düsenleri yapmali. Kendi üzerine düsen görevlerle belediyeye veya devlete düsen görevlerin ayrimini da iyi yapmali. Baskasini suçlayarak rahatlama yöntemi de çok kullaniliyor. Kendisi üzerine düseni yapmiyor, tedbir almiyor sonra da devleti, belediyeyi veya baskalarini suçluyor. Bu da aslinda saglikli olmayan bir savunma yöntemidir." degerlendirmesinde bulundu.
Insanlarin önce deprem olursa ne yapacagi ile ilgili krize hazirlik plani yapmalari gerektiginin altini çizen Tarhan, tedbir almanin risk yönetimi oldugunu aktardi.