Arap ülkeleri "bölgesel ve uluslararasi gelismeler" gölgesinde Esed rejimiyle yakinlasiyorMohamad Misto,Laith Al-jnaidi,Mahmut Geldi- Ürdün Meclisi Disisleri Komisyonu Üyesi Muhammed el-Mumini: - "Ortak çikarlar Suriye'nin güven ve istikrara kavusmasini gerektiriyor. Rejim ise Suriye halkinin tercihine kalmistir" - El-Hasimi Üniversitesinden Uluslararasi Iliskiler Profesörü Cemal es-Selebi: - "Suriye'de barisçil diplomatik çözüm artik genel bir talep haline geldi. Bu barisçil diplomatik çözüm, h
AMMAN / ISTANBUL (AA) - LEYS EL-CUNEYDI / MUHAMMED MISTO - Arap siyasetçi ve akademisyenler, Arap ülkelerinin Suriye'deki Bessar Esed rejimi ile normallesme adimlarinin, "ortak çikar" ile bölgesel ve uluslararasi gelismeler dogrultusunda atildigini belirtiyor.
Arap ülkeleri, Suriye'de 2011 'deki devrim süreci ve sonrasinda baslayan iç savasin ardindan diplomatik iliskileri askiya aldiklari Bessar Esed rejimiyle bir süredir yeniden yakinlasmaya basladi.
Son birkaç aydan beri Birlesik Arap Emirlikleri (BAE), Misir ve Ürdün'den disisleri bakanlari düzeyinde Sam'a gerçeklesen ziyaretlerin yani sira rejimin lideri Esed de bu süre zarfinda BAE ve Umman'i ziyaret etti.
Son olarak Suudi Arabistan yönetimi, Suriye'de konsolosluk hizmetleri vermek için Sam rejimiyle görüsmeler yürüttüklerini duyurdu.
Esed rejiminin Disisleri Bakani Faysal el-Mikdad da bu baglamda, 12 Nisan'da Suudi Arabistan'a yaptigi ziyarette mevkidasi Faysal bin Ferhan ile bir araya geldi.
Ürdün, Suriye'deki krizin çözümü için bir girisim baslatabilecegini belirtiyor. Bu konuda geçen yil açiklamalarda bulunan Ürdün Disisleri Bakani Eymen es-Safedi, Suriye'deki krizin çözümünü hedefleyen girisimle Arap ülkelerinin Esed rejimi ile dogrudan diyalog görüsmelerine girecegine isaret etti.
ABD yönetimi ise Arap ülkelerinin Sam'daki rejimle yakinlasmasina itiraz ediyor.
- "Suriye, Arap sisteminin bir parçasidir"
Gelismeleri AA muhabirine degerlendiren Ürdün Meclisi Disisleri Komisyonu Üyesi Muhammed el-Mumini, "Suriye, Arap sisteminin bir parçasidir. Dolayisiyla Suriye olmadan Arap ülkelerinin birliginden söz etmek mümkün degildir." dedi.
Suriye'yi Ürdün'nin hem komsusu hem de cografik ve demografik uzantisi olarak niteleyen Mumini, sözlerini söyle sürdürdü:
"Ortak çikarlar Suriye'nin güven ve istikrara kavusmasini gerektiriyor. Rejim ise Suriye halkinin tercihine kalmistir. Ürdün'ün Kral 2. Abdullah'in liderligindeki politikasi da baskalarinin iç islerine müdahale etmemektir. Ürdün, genel olarak daima Suriye'nin birlik ve toprak bütünlügünü koruyacak siyasi çözüm çagrisi yapti. Bunu bir de Arap dünyasinin bir parçasi olarak tekrar vurguluyor. Çünkü Ürdün, Suriye ile ayni cografyayi paylasiyor. Arap ülkelerinin de Suriye'yle ayni kaderi paylasmalari hasebiyle ülkeyi krizden çikaracak bir rol üstlenmesini gerektiriyor."
- Arap ülkelerinin rejimle yakinlasmasi ve muhaliflerin siyasete katilma talebi
Ürdün El-Hasimi Üniversitesinden Uluslararasi Iliskiler Profesörü Cemal es-Selebi de Arap ülkeleri ile Esed rejimi arasindaki normallesme adimlarini degerlendirmeye, "Mutlak dost ya da düsman yoktur, kalici çikarlar vardir" seklindeki Batili eski bir politikacinin sözlerini hatirlatarak basladi.
Rusya-Ukrayna savasi ve Suudi Arabistan-Iran anlasmasinin da aralarinda bulundugu birçok bölgesel ve uluslararasi gelismelerle ilgili sebeplerden ötürü Arap ülkelerinin Esed rejimi ile iliskilerindeki dönüsüme taniklik ettiklerine isaret eden Selebi, sunlari söyledi:
"Suriye'de barisçil diplomatik çözüm artik genel bir talep haline geldi. Bu barisçil diplomatik çözüm, hem Arap ülkeleri hem de Türkiye gibi Suriye'ye komsu ülkelerin talebidir. Bu talebin gerçeklesmesi halinde Orta Dogu ülkelerinin çikarlari istikrara kavusur ve tüm bölge ülkeleri için siyasi istikrar atmosferi olusur."
Arap ülkeleri ve Esed rejiminin yakinlasmasiyla çikarlarin örtüsecegine dikkati çeken Selebi, bunun da rejimi, muhaliflerin siyasete katilim talepleriyle ilgilenmeye zorlayacagini, dolayisiyla Suriye'de tüm kesimlerin katilacagi bir seçim için kapilarin açilabilecegini ifade etti.
Arap ülkeleri ile Esed rejimi arasindaki yakinlasmada ABD'nin rolü olmadigini savunan Selebi, "Görüldügü kadariyla Araplar, Çin ve Rusya gibi yeni güçlerin öne çikmasina bagli olarak ABD'nin görüs veya elestirilerini pek önemsemiyorlar. Washington da halihazirda Arap ülkelerinin Suriye, Iran veya Türkiye'ye yönelik politikalarini kontrol etme gücünde degil." dedi.
Selebi, ABD'nin, Ukrayna'nin yani sira Kuzey Kore, Iran ve Venezuela gibi konularda yasadigi siyasi ve diplomatik zorluklar gölgesinde Arap ülkelerinin Suriye politikalarinin önüne geçemeyecegini söyledi.
- "Araplar, Suriye'yi uluslararasi topluma entegre etmeye kadir degil"
Lübnan merkezli bir arastirma enstitüsünde arastirmaci olarak görev yapan Abdullah Zugayb ise Arap ülkeleri ile Esed rejiminin iliskileri yeniden baslatma girisiminin, Suriye'de devrim sonrasi "ülkeyi yeniden dizayn etme mühendisliklerinin" basarisizlikla sonuçlanmasinin ardindan geldigini ifade etti.
Suriye'deki krize müdahil olan Arap ülkelerinin, ABD'nin degisken durusunun yani sira muhalefetin parçalanmasi gibi faktörler sebebiyle rolünü kaybettigine isaret eden Zugayb, "Buna karsilik Rusya ve Iran ise devletin kurulumda kismen basarili oldu. Böylece uluslararasi ve bölgede Suriye meselesinin yönetilmesinde bir sorun olan rejimi, 11 yillik savastan sonra daha istikrarli taraf haline getirebildiler." diye konustu.
Zugayb, "Arap dünyasi Suriye'yi uluslararasi topluma entegre etmeye kadir degildir. Çünkü bu yetki Bati'nin tekelindedir." dedi.
ABD, Rusya ve Çin'in uluslararasi çekismesi sayesinde Arap ülkelerinin, Suriye'deki rejimin uluslararasi topluma entegresinin zorlugunun farkinda olduguna vurgu yapan Lübnanli arastirmaci, "Arap ülkeleri bu konjonktürde Suriye'de yeniden bir agirlik olusturarak ülkenin Yemen gibi yapisal olarak Tahran'a bagli kalmasini engellemek istiyor." ifadelerini kullandi.
Arap ülkeleri ile Esed rejimi arasindaki yakinlasmanin Suriye'de nihai çözümle sonuçlanmasina ihtimal vermeyen Zugayb, bu yakinlasmanin rejim ile Arap ülkeleri arasindaki anlasmazliklari sonlandirabilecegi, ancak Suriye içinde birligi saglayacak çözüm için yeterli olmadigi degerlendirmesinde bulundu.
- "2011'deki devrimin gerekçeleri varligini sürdürüyor"
Suriyeli arastirmaci Vail Ilvan ise Arap ülkeleri ile Esed rejimi arasindaki yakinlasmanin bölgesel ve uluslararasi bir mutabakat dogrultusunda gerçeklestigini ifade etti.
Rusya ve Iran'in Esed rejim ile diger bazi ülkelerin normallesmesi için çabaladigini aktaran Ilvan, bu çabalarin Sam'daki rejimi kalici hale getirmeyecegini belirtti.
Ilvan, "Suriye'nin sorunu bölge ülkeleri veya komsu ülkeler ile diplomatik iliskilerde degil. Sorun içerideki rejimdedir, 2011'deki devrimin gerekçeleri hala varligini sürdürüyor. Esed rejimi yönetim olarak çözüldü, silahli militan ve çeteler halinde devlet içinde devlet olmuslar. Dolayisiyla içerdeki sebepler rejimin kalici olmasini engelliyor." dedi.
Rejimin kalici olmasini engelleyen dis faktörler de oldugunu ve bunlarin basinda Bati dünyasinin yatirimlarinin geldigini dile getiren Ilvan, Rusya'nin Arap ülkeleri ile Esed rejimi iliskilerinde bir gedik açmaya çalistigini ancak Suriye'nin yeniden imari ve ekonomik açidan rejime gerçek anlamda kazanimlar saglamayacagini savundu.