Deniz sagliginin gösterge türleri yunuslar ve balinalar çoklu baski altindaGülseli Kenarli- Istanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Ögretim Üyesi ve Türk Deniz Arastirmalari Vakfi Baskan Yardimcisi Doç. Dr. Arda Tonay: - "Bir yerde bir balina ve yunus varsa orada ekosistem kabul edilebilir seviyede iyi demektir, kirlilik ya da akut bir durum olursa bölgeyi terk ederler, azalmalari ise sisteme zarar verir" - "Midesinden çok fazla plastik atik çikan hayvanlar var. Bu ölümlerine neden olabiliy
ISTANBUL (AA) - GÜLSELI KENARLI - Istanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve Içsu Kaynaklari Yönetimi Bölümü Ögretim Üyesi ve Türk Deniz Arastirmalari Vakfi (TÜDAV) Baskan Yardimcisi Doç. Dr. Arda Tonay, ekosistemin sagligi açisindan gösterge türler olan yunus ve balinalarin, asiri avcilik ve plastik kirliligi gibi tehditler nedeniyle çoklu baski altinda oldugunu söyledi.
AA muhabirine konusan Tonay, bilimsel olarak balinalari ve yunuslari bu isimleriyle degil, disliler ve dissizler olarak ayirdiklarini ve tümünü "setase" diye adlandirdiklarini belirtti.
Türkiye'deki denizlerde uzun balina, kasalot balinasi, gagali balina, grampus, afalina, çizgili yunus, tirtak ve mutur olmak üzere 8 setase türünün sürekli bulundugu bilgisini paylasan Tonay, "Bunlara ek olarak simdiye kadar Türkiye denizlerini ziyaret eden 3 setase türü kaydedildi, bunlar; mink balinasi, yalanci katil balina ve kambur yunustur. Yani Türkiye denizlerinde 11 türün varligindan söz edilebilir." diye konustu.
Istanbul ve Çanakkale Bogazlari ile Marmara Denizi'nde tirtak, mutur ve afalina olmak üzere 3 tür bulundugundan bahseden Tonay, yunus ve balina türlerinin havzadaki birey sayilarinin 3 yil öncesine kadar bugünkü netlikte bilinmedigini aktardi.
Tonay, söyle devam etti:
"2018'de Akdeniz'de, 2019'da Karadeniz'de; 8 uçak, 6 gemi ve 26 ülkeden 100 bilim insaniyla Karadeniz, Akdeniz ve Mücavir Atlantik Bölgesi'nde Yasayan Setase Türlerinin Korunmasi Anlasmasi (ACCOBAMS) Survey Initiative (ASI) olusumu sayesinde balina ve yunuslari saydik. Çok azi hakkinda iyi gelismeler varken, çogu hakkinda iyi seyler söyleyemeyiz. Akdeniz'in en büyük, dünyanin ise en büyük ikinci balinasi olan uzun balinanin buradaki ergin birey popülasyonu 1700 ve bu türün nesli tehlike altinda. Geçen haftalarda Kibris'ta toplu halde karaya vuran gagali balinalarin Akdeniz popülasyonu yaklasik 6 bin ve gittikçe azalma trendinde. Karadeniz'deki havzanin en küçük türü, boyu en fazla 1,5 metre olan muturlarin ise 100-250 bin adet oldugu tahmin ediliyor."
Yapilan akademik çalismalarla Karadeniz'de tesadüfi aga yakalanarak ölen muturlarin hesaplandigini anlatan Tonay, "Sadece Türkiye'nin Bati Karadeniz kiyilarinda yilda yaklasik 2 bin mutur ölüyor. Bütün Karadeniz'de yaklasik 12 ile 16 bin bireyin her yil öldügü tahmin ediliyor. Bunlar sadece dip uzatma aglariyla yapilan avcilikta tesadüfen aga yakalanarak ölenler. Bütün dünyada muturlar ne yazik ki dip uzatma aglarinda ölüyorlar." ifadelerini kullandi.
- "Ekosistemin sagligi konusunda gösterge türler"
Denizlerdeki besin zincirinin en üst basamagini temsil eden balina ve yunuslarin ekosistemin sagligi konusunda gösterge türler oldugunu aktaran Tonay, "Bir yerde bir balina ve yunus varsa orada ekosistem kabul edilebilir seviyede iyi demektir, kirlilik ya da akut bir durum olursa bölgeyi terk ederler, azalmalari ise sisteme zarar verir." dedi.
Tonay, su degerlendirmelerde bulundu:
"Kasalot balinalari veya gagali balinalar derin dalis yapabilen, 2-3 bin metreye inebilen ve derinlerde yasayan kalamarlarla beslenen hayvanlardir. Yüzeye nefes almaya çiktiklarinda diskiladiklari zaman, bunu, fitoplanktonlar kullaniyor ve fotosentez yapiyorlar. Soludugumuz havanin yüzde 50'si fitoplanktonlardan geliyor. Sistem en büyügünden en küçügüne kadar bir denklem halinde çalisiyor, oradan herhangi bir seyi çekmemiz sistemin çökmesine, bozulmasina yol açacak."
- Tehditler
Türleri tehdit eden baski unsurlarinin basinda balikçilik faaliyetlerinin geldigini vurgulayan Tonay, özellikle balik aglarini fark edemeyen küçük türlerin tesadüfen aglara yakalandigina dikkati çekti.
Asiri balikçilikla birlikte kirliligin hayvanlarin bagisiklik sisteminde çökmelere neden oldugunu, balina ve yunuslarin hastalanarak toplu halde karaya vurabildiklerini bildiren Tonay, denizlerde yapilan sismik arastirma gibi çalismalarin da derin dalis yapan türler için tehlikeli olabilecegine isaret etti.
Plastik atiklarin da bir baska baski unsuru oldugunu anlatan Tonay, "Midesinden çok fazla plastik atik çikan hayvanlar var. Bu ölümlerine neden olabiliyor, dalislarini etkiliyor. Geçen sene bir kasalot balinasinin midesinden plastik kova ve torbalar çikardik." diye konustu.
Denizlerdeki balik popülasyonunu bilmenin, koruma alanlari olusturmak açisindan önemli olduguna deginen Tonay, Karadeniz'de tek bir koruma alani dahi bulunmadigini bildirdi.
Türkiye'nin 2018 yilinda imzaladigi ACCOBAMS'in deniz memelileri için en önemli koruma anlasmasi oldugunu dile getiren Tonay, sözlerini söyle tamamladi:
"Pandemide meslektasim Giuseppe Notarbartolo di Sciara ile ACCOBAMS için bölgedeki balina ve yunuslarin durumunu anlatan ve birçok bilim insaninin fotograflariyla destek verdigi bir kitap yayinladik. ACCOBAMS'in kurulusunun 25. yil dönümü kutlamalari sirasinda, Monako Osinografi Müzesi'nde, Prens II. Albert'in katilimiyla kitabin tanitimi yapildi. Kitap ücretsizdir ve ACCOBAMS’in web sayfasindan indirilebilir. Bununla herkes bu essiz hayvanlar hakkinda bilgi edinebilir. Yunus yoksa balik da yok çünkü bunlar sistem için önemli hayvanlar."