Seyir füzesi nedir? (Seyir füzesi tarihi)
İran'ın İsrail ile artan gerilim döneminde olası bir saldırı için 100'den fazla seyir füzesi hazırladığı iddia edildi. Peki, seyir füzesi nedir, ne için kullanılır?Seyir füzesi kaldırıcı kuvvet olarak kanatçıklarının yardımıyla havanın dinamik yapısından, sürüklenmeyi dengelemek için de çekiş kuvvetlerinden bunun içinde jet motorundan faydalanan güdümlü bir füze sistemidir. Kruz füzesi genel olarak içerisinde klasik patlayıcı veya nükleer bomba bulunan savaş başlıklarını yüzlerce kilometre taşımak üzere tasarlanmıştır. Gelişmiş kruz füzeleri süpersonik veya yüksek sesaltı hızla ilerleyen, kendi kendine sevk edebilen, radara yakalanmamak için çok alçak irtifadan uçabilen araçlardır. Genel olarak bu araçlar savaş başlığı taşımaları ayrıca keşif veya gözetleme değil saldırı amacı taşıdıklarından insansız hava aracı sınıfına girmezler. SEYİR FÜZESİ TARİHİ Bu füzelerin atası Birleşik Krallık tarafından 1920'li yıllarda denenen Larynx model araçtır. 1944 yılında ise Almanlar gerçek anlamda bir kruz füzesi olan V-1i üretti. V-1 füzesi uçak gövdesinden, kısa kanatçıklı, motoru arka tarafında basit bir güdüm sistemi olan bir silahtı. Güdüm sistemi çok basit jiroskop sisteminden ibaretti. V-1 itiş gücünü pulse-jet motordan alıyordu. Bu motorun çıkarttığı sesten ötürü V-1e kısaca "uçan bomba" adı verildi. Yüksek vuruş etkisinden ötürü sadece geniş alanlara örneğin şehirlere karşı kullanıldı. V-1 ve ilk olarak üretilen diğer benzer silahlar kısaca uçan bomba olarak da anılmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında Japon İmparatorluğu fazladan patlayıcı yüklenmiş pilotlu kamikaze, genel amaçlı roket motorlu ve pilotlu Ohka model uçakları üretti. Savaştan hemen sonra USAFnin elinde birbirinden farklı 21 güdümlü füze projesi vardı ki bunlar içerisinde kruz füzeleri de bulunuyordu. Dört tanesi hariç diğer projeler iptal edildi. Bunlar BANSHEE, SM-62 Snark, SM-64 Navaho ve MGM-1 Matadordu. BANSHEE tasarım olarak Afrodit Operasyonuna çok benziyordu ve Afrodit projesi başarısız olunca, 1949 yılının Nisan ayında BANSHEE projesi de iptal edildi. Soğuk Savaş döneminde hem ABD hem de SSCB karadan, denizaltından ve uçaktan atılabilen farklı kruz füzesi denemeleri yaptı. Sonunda Amerikanlılar temel özelliklerini V-1 den alan SSM-N-8 Regulus füzesini geliştirdi. Bunun yanında Amerikan Hava Kuvvetleri yine V-1 e çok benzeyen karadan karaya fırlatılabilen kanatlı, taşınabilir, nükleer kapasitesi olan MGM-1 Matador füzesini geliştirdi. Bu füzeler daha sonra Batı Almanya, Tayvan ve Güney Kore ye yerleştirildi. 7 Kasım 1956 tarihinde Batı Almanya da bulunan ABD Hava Kuvvetlerine ait Matador birlikleri habersiz bir şekilde her an ateşlenecek şekilde yerleştirildi. Bunun en önemli sebebi 1956 Macar Devrimine karşı SSCB birliklerinin Macaristana girmesiydi. 1957 ile 1961 yılları arasında ABD tutkulu ve iyi şekilde maddi destek sağlanmış bir program dahilinde nükleer başlık taşıyabilen Pluto Projesini hayata geçirdi. Pluto düşman hava radarlarına yakalanmadan, yere yakın bir irtifadan Mach 3 hızı üzerinde uçan ve savaş başlığında hidrojen bombası taşıyabilen bir güdümlü füzeydi. Bu proje esnasında 1961 yılında gücü 500 megawatta dayanan bir motor geliştirildi ki o zamana kadar üretilen en güçlü motordu. Bu proje ICBMlerin üretilmesiyle terkedildi. Balistik füzeler genellikle geniş alanlarda kullanmak için üretilmiştir Ruslar ise nükleer ve klasik patlayıcı taşıyan tipteki kruz füzelerini Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait uçak gemisi filolarına karşı kullanmak üzere geliştirdi. SSCB ye ait büyük denizaltılar (örneğin Echo ve Oscar sınıfı) bu tür silahlarla donatılmış ve ABD uçak gemisi filolarını denizlerde birer gölge gibi izlemiştir. Bu silahların havadan fırlatılan (ALCM) modelleri Backfire, Bear ve Blackjack model Rus ağır bombardıman uçaklarına yüklenmiştir.
İran'ın İsrail ile artan gerilim döneminde olası bir saldırı için 100'den fazla seyir füzesi hazırladığı iddia edildi. Peki, seyir füzesi nedir, ne için kullanılır?
Seyir füzesi kaldırıcı kuvvet olarak kanatçıklarının yardımıyla havanın dinamik yapısından, sürüklenmeyi dengelemek için de çekiş kuvvetlerinden bunun içinde jet motorundan faydalanan güdümlü bir füze sistemidir. Kruz füzesi genel olarak içerisinde klasik patlayıcı veya nükleer bomba bulunan savaş başlıklarını yüzlerce kilometre taşımak üzere tasarlanmıştır. Gelişmiş kruz füzeleri süpersonik veya yüksek sesaltı hızla ilerleyen, kendi kendine sevk edebilen, radara yakalanmamak için çok alçak irtifadan uçabilen araçlardır. Genel olarak bu araçlar savaş başlığı taşımaları ayrıca keşif veya gözetleme değil saldırı amacı taşıdıklarından insansız hava aracı sınıfına girmezler. SEYİR FÜZESİ TARİHİ Bu füzelerin atası Birleşik Krallık tarafından 1920'li yıllarda denenen Larynx model araçtır. 1944 yılında ise Almanlar gerçek anlamda bir kruz füzesi olan V-1i üretti. V-1 füzesi uçak gövdesinden, kısa kanatçıklı, motoru arka tarafında basit bir güdüm sistemi olan bir silahtı. Güdüm sistemi çok basit jiroskop sisteminden ibaretti. V-1 itiş gücünü pulse-jet motordan alıyordu. Bu motorun çıkarttığı sesten ötürü V-1e kısaca "uçan bomba" adı verildi. Yüksek vuruş etkisinden ötürü sadece geniş alanlara örneğin şehirlere karşı kullanıldı. V-1 ve ilk olarak üretilen diğer benzer silahlar kısaca uçan bomba olarak da anılmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında Japon İmparatorluğu fazladan patlayıcı yüklenmiş pilotlu kamikaze, genel amaçlı roket motorlu ve pilotlu Ohka model uçakları üretti. Savaştan hemen sonra USAFnin elinde birbirinden farklı 21 güdümlü füze projesi vardı ki bunlar içerisinde kruz füzeleri de bulunuyordu. Dört tanesi hariç diğer projeler iptal edildi. Bunlar BANSHEE, SM-62 Snark, SM-64 Navaho ve MGM-1 Matadordu. BANSHEE tasarım olarak Afrodit Operasyonuna çok benziyordu ve Afrodit projesi başarısız olunca, 1949 yılının Nisan ayında BANSHEE projesi de iptal edildi. Soğuk Savaş döneminde hem ABD hem de SSCB karadan, denizaltından ve uçaktan atılabilen farklı kruz füzesi denemeleri yaptı. Sonunda Amerikanlılar temel özelliklerini V-1 den alan SSM-N-8 Regulus füzesini geliştirdi. Bunun yanında Amerikan Hava Kuvvetleri yine V-1 e çok benzeyen karadan karaya fırlatılabilen kanatlı, taşınabilir, nükleer kapasitesi olan MGM-1 Matador füzesini geliştirdi. Bu füzeler daha sonra Batı Almanya, Tayvan ve Güney Kore ye yerleştirildi. 7 Kasım 1956 tarihinde Batı Almanya da bulunan ABD Hava Kuvvetlerine ait Matador birlikleri habersiz bir şekilde her an ateşlenecek şekilde yerleştirildi. Bunun en önemli sebebi 1956 Macar Devrimine karşı SSCB birliklerinin Macaristana girmesiydi. 1957 ile 1961 yılları arasında ABD tutkulu ve iyi şekilde maddi destek sağlanmış bir program dahilinde nükleer başlık taşıyabilen Pluto Projesini hayata geçirdi. Pluto düşman hava radarlarına yakalanmadan, yere yakın bir irtifadan Mach 3 hızı üzerinde uçan ve savaş başlığında hidrojen bombası taşıyabilen bir güdümlü füzeydi. Bu proje esnasında 1961 yılında gücü 500 megawatta dayanan bir motor geliştirildi ki o zamana kadar üretilen en güçlü motordu. Bu proje ICBMlerin üretilmesiyle terkedildi. Balistik füzeler genellikle geniş alanlarda kullanmak için üretilmiştir Ruslar ise nükleer ve klasik patlayıcı taşıyan tipteki kruz füzelerini Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait uçak gemisi filolarına karşı kullanmak üzere geliştirdi. SSCB ye ait büyük denizaltılar (örneğin Echo ve Oscar sınıfı) bu tür silahlarla donatılmış ve ABD uçak gemisi filolarını denizlerde birer gölge gibi izlemiştir. Bu silahların havadan fırlatılan (ALCM) modelleri Backfire, Bear ve Blackjack model Rus ağır bombardıman uçaklarına yüklenmiştir.