Hayatla Savaş, Umutla Doğum; Mucize Anne Şeyma’nın Hayatı Kısa Film Oluyor
Şeyma Öztürk'ün hayatı, ADA eksikliği nedeniyle Ağır Kombine İmmün Yetmezlik (AKİY) hastalığıyla mücadelesini ve oğlunu dünyaya getirebilme başarısını konu alan bir kısa filme dönüşüyor. Şeyma, bu nadir hastalığa sahip olup çocuğunu kucağına alabilen dünyadaki ikinci kişi. Filmin, ADA enzim eksikliği olan hastalar için farkındalık yaratmayı hedeflediği belirtiliyor.
Şeyma'nın hayatı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde uzun yıllar süren tedavisi ve çetin mücadelesi ile şekillendi. 9 yaşında immün yetmezlik tanısı alıp, 12 yaşında ADA AKİY teşhisi konmuştu. O dönemde hastalığına dair çok az bilgi bulunuyordu. Şeyma, tedavi sürecinde akciğerlerinde kalıcı sorunlar yaşasa da hayata tutunmayı başardı.
Hamilelik sürecinde, doktorlar hastalığı nedeniyle bebeği riske atmamak amacıyla gebeliğin sonlandırılmasını önermişti. Ancak, Şeyma ve doktorları bu kararı reddedip gebeliği sürdürdü. Sağlıklı bir şekilde doğan oğluyla, Şeyma, gebelikte hiçbir problem yaşamadı.
Şeyma, ADA AKİY hastalarına tedavilerini düzenli olarak almalarını, doktorlarına güvenmelerini ve yaşamdan kopmamalarını öneriyor. Tedavileri sayesinde bağışıklığı güçlendi ve sık hastalanmak yerine yılda birkaç kez hastalık geçirdiğini dile getirdi.
Prof. Dr. İsmail Reisli, ADA AKİY hastalığının, vücutta biriken maddelerin bağışıklık sistemine zarar verdiğini belirtti. Tanı, uzun yıllar sonra kesinleşti ve tedaviye başlandı. Şeyma’nın tedavi süreci, hastalığın nadirliği ve gebelikle birleşmesi nedeniyle tıbbi açıdan ilginç bir vaka oluşturdu.
Prof. Dr. Şükrü Nail Güner, Şeyma'nın gebelik sürecinin beklenenden çok daha sağlıklı geçtiğini, ilaç gereksiniminin azaldığını ve hastalığın gebelikle pozitif yönde etkilendiğini söyledi. Erken tanı ve tarama programlarının bu hastalıkların tedavisinde çok önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'de henüz ADA AKİY için yenidoğan taraması yapılmıyor, bu da erken tanıyı engelliyor.
Prof. Dr. Güner, erken tanı konan hastaların, doğru tedaviyle sağlıklı bir yaşam sürdürebileceğini belirtti ve bu hastalıkların ulusal yenidoğan tarama programına dahil edilmesini gerektiğini ifade etti.