Sanghay'daki Lanting Forumu’na küresel düzen tartismalari damga vurduEmre Aytekin- Çin’in eski Washington Büyükelçisi Sui Tienkay:- "ABD, su an Çin’in uluslararasi alandaki her hamlesine, dogru yanlis demeden, olgulara bakmadan karsi çikiyor. Kendisine göre 'Iki Ne' politikasi (Two Whatevers) izliyor; Çin ne yaparsa yapsin karsi çikiyor, Çin neyi savunuyorsa, tersini savunuyor"- Ingiliz ekonomist ve siyasetçi John Ross:- “Ingiltere, bir zamanlar dünyanin en güçlü devletiydi. Bu dönemde pek ço
SANGHAY (AA) - Çin'in modernlesmesinin ve küresel planla yükselisinin etkileri ve dünya düzeninde yaratacagi olasi degisimler, Sanghay'da düzenlenen Lanting Forumu'nda ele alindi.
???????Çin Kamu Diplomasisi Birliginin, Sanghay yerel hükümetinin destegiyle ilk kez bu sehirde gerçeklestirdigi foruma, dünyanin farkli ülkelerinden siyasetçiler, hükümet yetkilileri, is insanlari ve akademisyenler katildi.
"Çin Modernlesmesi ve Dünya" konulu forumda, katilimcilar, Çin'in Kovid-19 salgininin ardindan yeniden kapilarini dünyaya açtigi, krizlerin, jeopolitik çatisma ve gerilimlerin arttigi bir dönemde Çin modernlesmesinin küresel ekonomiyi ve dünya düzenini nasil etkileyecegini tartisti.
Çincede “mavi oda” anlamina gelen "Lanting" adini Çin Disisleri Bakanliginin basin toplantilarini yaptigi konferans salonundan alan forumda, Çin’in eski Washington Büyükelçisi Sui Tienkay, eski Londra Büyükelçisi Fu Ying ve Çin Kamu Diplomasisi Birligi Baskani Vu Haylong moderatörlügünde panel tartismalari düzenlendi.
Tartismalara, Çin ile ABD arasindaki gerilimler, Çin’in yükselisinin dünya düzenine etkileri ve küresel yönetimde degisim talepleri damga vurdu.
- “Çin-ABD iliskilerinde daha çok çalkanti olacak”
Çin’in eski Washington Büyükelçisi Sui Tienkay, ABD ile Çin arasindaki artan gerilimlere isaret ederek, bunun gelecek yillarda “beklenmedik ve tehlikeli gelismelere yol açabilecegi” uyarisinda bulundu.
2013-2021 döneminde, Çin’in Washington Büyükelçiligini yürüten Sui, görevi süresince ABD kamuoyundaki Çin’e dair kanaatlerin olumsuza dönmesine taniklik ettigini, gelecek yillarda da Washington’in Çin politikasinda negatif tutumu sürdürecegini öngördügünü belirterek, “Çin-ABD iliskilerinde daha çok çalkanti olacak. Hatta bazi beklenmedik ve tehlikeli gelismeler de ortaya çikabilir.” dedi.
ABD hükümeti ve medyasinin Çin’i “tehdit” olarak tanimlayip ABD’nin küresel hegemonyasina meydan okudugu fikrini isleyerek kamuoyunu yanlis yönlendirdigini söyleyen Sui, “ABD, su an Çin’in uluslararasi alandaki her hamlesine, dogru yanlis demeden, olgulara bakmadan karsi çikiyor. Kendisine göre 'Iki Ne' politikasi (Two Whatevers???????) izliyor; Çin ne yaparsa yapsin karsi çikiyor, Çin neyi savunuyorsa, tersini savunuyor.” ifadelerini kullandi.
Sui, ABD'nin Çin ile iliskilerinde zorlayici bir tavri benimsedigini dile getirerek, bunun güven eksikligini derinlestirdigini vurguladi.
Iki ülke arasinda iletisimin kopmasinin sebebinin, verilen sözlerin tutulmamasi oldugunu ifade eden Sui, “ABD Baskani Joe Biden, (Çin Devlet Baskani Si Cinping ile görüsmesinde) ‘yeni bir Soguk Savas’ arayisinda olmadiklarini, Çin’e karsi ittifak olusturmayacaklarini, ‘Tayvan’in bagimsizligini’ desteklemeyeceklerini söyledi, sonra arkasini dönüp sözlerinin hiçbirini tutmadi. Eger konusmanin inanilirligi olmayacaksa görüsmenin ne anlami var?” diye konustu.
Sui, jeopolitik hesaplarla iki ülke arasindaki ekonomik ve teknolojik baglari koparmaya yönelik adimlarin da taraflar arasindaki yanlis anlamalari artirdigini vurgulayarak, “ABD, Çin ile ekonomik baglarini koparmak için hiçbir çabayi esirgemiyor. Bunda belirli bir süreyle ve belirli bir ölçüde basarili olabilirler. Ancak korkarim ki uzun vadede istediklerine ulasmalari mümkün degil.” degerlendirmesini yapti.
- “Yanlis anlatilarin tuzagina düsmemeliyiz”
ABD’nin eski Pekin Büyükelçisi Max Baucus ise ABD ile Çin arasindaki iletisim eksikligine dikkati çekerek, son dönemde tirmanan gerilimin azaltilmasi ve güvenin yeniden tesis edilmesi için taraflar arasinda diyalogun geregine isaret etti.
Dünyanin en büyük iki ekonomisi arasindaki iliskinin sorumlu sekilde yönetilmesinin yerkürenin gelecegi açisindan büyük önem tasidigini vurgulayan Baucus, “Yanlis anlatilarin tuzagina düsmemeliyiz. 'ABD’nin problemleri, Çin’den kaynaklaniyor veya Çin’in problemleri ABD’den kaynaklaniyor' seklindeki anlatilarin yayilmasi, karsilikli anlayisi engelliyor.” dedi.
Çinli yetkililere, ABD Temsilciler Meclisinin yeni kurulan Çin Özel Komitesi üyelerini Çin'e davet etme çagrisi yapan Baucus, “Kaliplarin disinda düsünmeye ve hareket etmeye ihtiyacimiz var. Çin’in böyle bir davette bulunmasi bu yönde atilmis güçlü bir adim olabilir.” ifadelerini kullandi.
Max Baucus, ABD Baskani Biden ile Çin Devlet Baskani Si Cinping’in yilda en az 2 kez düzenli görüsmesinin, iki liderin birbirini daha iyi tanimasina ve ülkelerin birbirini daha iyi anlamasina yardimci olabilecegi görüsünü dile getirdi.
- “ABD’de Çin hakkinda olumlu sey söyleyebilecek pek kimse kalmadi”
Bati ile Asya arasindaki iliskileri gelistirmeyi hedefleyen sivil toplum kurulusu Asia Society’nin Mütevelli Heyeti Esbaskani John Thorton da Çin’in geçmiste dünyadan ögrenme güdüsünün daha belirgin oldugunu ancak bugün hem dünyayla iletisimin azaldigini hem de Çin’in modernlesme projesine dair mesajlarin küresel iletisim kanallarinda yeterince yer bulmadigini vurguladi.
Thorton, “Kim dünyada baris olsun istemez? Kim ortak refah olsun, insan ve doga arasinda uyum olsun istemez? Bunlari herkes ister. Bence Çin’in modernlesmesine yön veren ilkeler, ikna edici, ilham verici ve uzun vadede davranislara yol gösterici. Ancak bunlarin eylemle desteklenmesi ve uluslararasi kamuoyunda daha sik ve açik sekilde dile getirilmesi gerek.” diye konustu.
Tarihin bazi dönemlerinde, özellikle güç dengelerinin degistigi yüzyillik evrelerde, popülist liderlerin kitleleri baska ülkelerden gelen tehditlere karsi kiskirtmasina tanik olundugunu, bugün de benzeri bir sürecin yasandigini belirten Thorton, “Bugün ABD’de seçkinler arasinda Çin hakkinda olumlu sey söyleyebilecek pek kimse kalmadi ve bu uzun süre böyle devam edecek gibi görünüyor.” ifadesini kullandi.
- “Ikili dolasim, uzun süre Çin’in dünya ile iliskisinin temeli olacak”
Ingiltere merkezli çok uluslu yatirim bankasi ve finansal hizmetler sirketi HSBC’nin Baskani Mark E. Tucker, is dünyasindan bir temsilci olarak Çin hükümetinin, ekonomide iç pazara odakli büyümeyi ve teknolojide kendine yeterliligi saglamaya yönelik “ikili dolasim” stratejisinin, Çin’in uzun süre dünyayla iliskilerine hem ekonomik hem de diplomatik olarak temel olusturacagini öngördüklerini belirtti.
Çin'in 1978'den itibaren baslattigi reform ve disa açilmanin modernlesmesinin itici gücü oldugunu, Çin ve dünya arasinda köprü kurdugunu dile getiren Tucker, söyle devam etti:
“Çin’in Kovid-19 sonrasi sinirlarini yeniden dünyaya açmasi umut verici. Ekonomik durum iyiye isaretler veriyor, tüketim canlanmaya basladi. Disa açilmanin ve devlet isletmelerinin reformunun sürdürülecegi, Hong Kong, Makau özel idari bölgeleri ile Guangdong eyaleti sehirlerini içine alan Büyük Körfez Bölgesi ekonomik entegrasyonunun ilerletilecegine dair mesajlar olumlu.”
Tucker, dünyanin en büyük ticaret bankasi olarak uluslararasi ticarette tedarik zincirlerindeki degisimi öngörebilme sansina sahip olduklarini, Çin piyasasina baktiklarinda ticaretin henüz hacim olarak olmasa da tedarik ve deger zincirleri bakimindan ABD ve Avrupa’dan Asya ve Güneydogu Asya’ya dogru kaydigini gözlemlediklerini aktardi.
Çin’in tüketim ekonomisi olarak gelisiminin is dünyasi için yeni firsatlar yarattigini vurgulayan Tucker, Çin’de orta ve üst gelir grubunun 400 milyona ulastiginin tahmin edildigini, bunun dünyadaki en genis orta sinif oldugunu vurguladi.
Tucker, Bati sermaye piyasalarina erisimin Çin’in kalkinmasi ve büyümesi açisindan kritik oldugunun altini çizerek, bunun devaminin teknolojik gelisim ve inovasyonun desteklenmesi açisindan hayatiyetini sürdürecegini kaydetti.
- “Ingiltere, baska bir ülke güçlendiginde savas yolunu seçmedi”
Geçmiste Londra kent yönetiminde Is ve Ekonomi Politikalari Direktörü olarak görev yapan Ingiliz ekonomist ve siyasetçi John Ross ise Çin'in kalkinmasinin ve modernlesmesinin refahin tabana yayilmasi açisindan önemine dikkat çekti.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruldugu 1949'da dünyada kisi basina düsen gelir bakimindan Çin’den daha fakir yalnizca 4 ülkenin bulunduguna isaret eden Ross, halen gelismek olan ülke olarak degerlendirilse de birkaç yil önce “yüksek gelirli ülkeler” arasinda girdigini animsatti.
Bir nesil içinde kaydedilen gelismenin Çin modernlesmesinin olaganüstü basarisini ortaya koydugunu ifade eden Ross, “Hangi gelismekte olan ülke bu kadar kisa sürede kaderini degistirmek istemez?” dedi.
Birçok gelismekte olan ülkenin kalkinmasinda Çin’i örnek alacagini vurgulayan Ross, bunun Çin’in küresel agirligini artirarak küresel ekonomi yönetiminin mevcut yapisinin sorgulanmasina yol açacagi öngörüsünü dile getirdi.
Ross, ABD'nin IMF’de veto hakki olan tek ülke olmasinin, Dünya Bankasinin basinda yalnizca Avrupalilarin bulunmasinin, mevcut kosullarda demokratik olmadigini vurguladi.
ABD ile Çin arasindaki artan jeopolitik gerilime ve iki büyük gücün çatisma ihtimaline de deginen Ross, “Ingiltere, bir zamanlar dünyanin en güçlü devletiydi. Bu dönemde pek çok suç isledi ancak islemedigi bir suç varsa o da suydu; baska bir ülke (ABD) güçlü hale geldiginde onu savas yoluyla bastirma yolunu seçmedi.” diye konustu.
- “Gelismekte olan ülkelerin beklentisi daha adil dünya düzeni”
Konferansa, Güney Afrika’dan katilan Johannesburg Üniversitesi Afrika-Çin Çalismalari Direktörü David Monyae de gelismekte olan ülkelerin, daha adil bir dünya düzeni beklentisinde oldugunu, Çin'in yükselisini bu bakisla degerlendirdigini söyledi.
Monyae, dünyada küresellesmeye karsi egilimlerin ve milliyetçiligin yükseliste oldugunu, iklim degisikligine sebep olan gelismis ülkelerin, buna maruz kalan gelismekte olan ülkeleri sorumlu tutmaya çalistigini, bölgesel kriz ve çatismalarin, ekonomik durgunluk, gelir esitsizligi, yoksulluk ve ayrimciligin arttigini vurguladi.
Gelismekte olan ülkelerin, 1955’te Endonezya’nin Bandung kentindeki Baglantisizlar Zirvesi’nde daha adil dünya düzeni talebini dillendirdigini, kosullarin bugün de benzer oldugunu belirten Monyae, Birlesmis Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin reforme edilerek daha demokratik, kapsayici ve temsil edici kilinmasi gerektiginin altini çizdi.
Monyae, tarihte büyük savaslarin "yanlislikla" çiktigini gösteren çok sayida örnek olduguna dikkat çekerek, dünya ölçeginde askeri yiginaklarin arttigi, yeni bir dünya savasi tehlikesinin yüksek oldugu uyarisi yapti.
Güney Afrika’nin, BRICS grubunun genislemesini ve ticarette yerel para birimlerinin kullanilmasini destekledigini kaydeden Monyae, tedarik zincirlerinin çoklu güvenceye alinmasi için "küresel güney" olarak adlandirilan gelismekte olan ülkeler arasinda ticaretinin gelistirilmesi çagrisi yapti.
???????Küresel güneyin çatisma ve krizlerde ortak pozisyon almasina, tek ses olmasinin geregine isaret eden Monyae, “Ukrayna krizinde nasil bölündügümüzü ve nasil baskalari tarafindan tavir almaya zorlandigimizi gördük.” dedi.
Monyae, sözlerini, Kovid-19’un ardindan yeni küresel salginlarin yasanacagini öngörmenin zor olmadigini vurgulayarak, “Küresel düzeyde daha adil bir saglik yönetimini nasil kurabiliriz, bunu konusmaliyiz.” diye tamamladi.