Riyad-Tahran yakinlasmasi, Israil'in Iran'i bölgede "yalnizlastirma" çabalarina darbe vurduMücahit Aydemir- Israil, Iran'i çevreleme stratejisi kapsaminda Arap Körfez ülkeleriyle iliskilerini normallestirirken, Suudi Arabistan ve Iran arasindaki diplomatik iliskilerin yeniden baslatilmasi Tel Aviv'de endise yaratiyor- Israil Disisleri Bakanligi eski Genel Direktörü Alon Liel:- "Suudi-Iran diplomatik iliskilerinin yenilenmesi ve karsilikli büyükelçiler atanmasi karari, Israil için endise verici
KUDÜS (AA) - MÜCAHIT AYDEMIR - Suudi Arabistan ile Iran'in 7 yillik kesintinin ardindan diplomatik iliskileri baslatma karari tüm bölge ülkeleri tarafindan memnuniyetle karsilanirken, Israil için endise verici bir gelisme olarak degerlendiriliyor.
Bölgesel çikar çatismalari ve Yemen'deki kriz nedeniyle zaten gergin olan Iran-Suudi Arabistan iliskileri, özellikle 2016'dan itibaren tamamen kesilmisti.
Suudi Arabistan'da 2016'da aralarinda Sii din adami Nimr el-Nimr'in de bulundugu 47 kisinin "terör" suçlamasiyla idam edilmesi ve buna tepki gösteren Tahran yönetiminin pes pese yaptigi açiklamalarin ardindan Suudi Arabistan'in bu ülkedeki büyükelçiligi ve konsolosluk binalari, Iran'daki göstericiler tarafindan atese verildi.
Iki ülke arasindaki diplomatik iliskiler, söz konusu gelismelerin ardindan tamamen kesilirken Arap ülkelerinin büyük bir kismi da Suudi Arabistan'i destekleyerek ayni yil Iran ile iliskileri askiya aldi.
Çin’in, bölgede etkinligini artirdigini gösteren arabuluculuk çabasiyla ve uzun süren müzakerelerden sonra Iran ile Suudi Arabistan, 10 Mart'ta diplomatik iliskileri yeniden baslattiklarini açikladi.
Iran Disisleri Bakani Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Suudi Arabistanli mevkidasi Faysal bin Ferhan, Çin'in baskenti Pekin'de 6 Nisan'da bir araya geldi ve iki ülke büyükelçiliklerinin yeniden açilmasi, uçuslarin yeniden baslatilmasi ve vizelerin kolaylastirilmasi konusunda anlasti.
Tahran-Riyad yakinlasmasina, Israil disinda bölge ülkelerinin tümünden memnuniyet açiklamasi geldi. Iran ile diger bazi Arap ülkeleri arasinda iliskilerin yeniden baslamasina yönelik de adimlar atildi.
- Israil’in Iran’i çevreleme stratejisine darbe
Israil ise bölgede bu yakinlasmadan memnun olmayan tek odak olarak öne çikiyor.
Israil, Iran'in nükleer faaliyetlerine, Suriye, Filistin ve Lübnan dahil bölgedeki askeri etkinligine karsi diplomatik ve askeri her türlü seçenegi kullanirken, diger yandan Iran’la husumet halindeki Körfez ülkeleriyle iliskilerini normallestirerek Tahran’i çevreleme stratejisinde gururla ilerliyordu.
Yaptirimlarin kaldirilmasi ve ekonominin nispeten iyilesmesi anlamina gelen nükleer anlasmaya dair ümitler giderek azalirken, anlasmaya karsi oldugunu her platformda dile getiren Tel Aviv için bu iyi bir haberdi.
Nitekim Iran ile Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, Ingiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasinda 2015'te imzalanan nükleer anlasmanin yeniden uygulamaya konulmasina yönelik görüsmeler son dönemde neredeyse gündeme dahi gelmiyor.
Öte yandan 2020 yilindan itibaren bazi Arap ülkeleri ile Israil arasinda "Ibrahim Anlasmalari" adi altindaki Körfez-Israil yakinlasmasi ile Suudi Arabistan’in perde gerisinden destek verdigi bu normallesme süreci Israil’e büyük bir öz güven kazandirmisti.
Ancak Israil, Suudi Arabistan nezdinde aradigi iliski seviyesini yakalayamadi. Geçen ay Riyad'in Birlesmis Milletler konferansina davet edilen bir Israil delegasyonuna giris vizesi vermeyi reddetmesi de Israil’in umutlarini zayiflatti.
Son gelismeler isiginda Suud-Iran yakinlasmasi ise Israil yönetiminin Tahran’i yalnizlastirma çabalarina büyük darbe vurdu.
- Israil'de hükümet ve muhalefet birbirine düstü
Riyad-Tahran anlasmasinin 10 Mart'ta duyuruldugu sirada Italya'yi ziyaret eden Israil Basbakan Binyamin Netanyahu cephesi, haberi alir almaz Naftali Bennett ve Yair Lapid liderligindeki eski hükümeti hedefe koydu.
Israil’de hükümet cephesinden Iran-Suud yakinlasmasina iliskin resmi bir açiklama yapilmadi. Ancak Israil basinina konusan üst düzey bir Israilli yetkili, eski hükümeti "Suudi Arabistan ile Iran arasinda bir yil önce müzakereler basladiginda yeterince saglam tavir almamakla" suçladi.
Israil'de yayin yapan i24'ün aktardigina göre, adi açiklanmayan yetkili, su ifadeleri kullandi:
"Bu onlarin gözetiminde nasil oldu diye gidip sorun. ABD ve Israil'in zayif oldugu izlenimi buna sebebiyet verdi. Bati ve Israil'in zayifligi, Iran'in kabul görmesinin artmasina neden oluyor.
Her sey bir yil önce Iranli ve Suudi Arabistanli diplomatlarin karsilikli ziyaretleri ve bes turluk müzakereleriyle basladi. Onlari harekete geçiren Bati'nin Iran'a yumusayabilecegi duygusuydu."
Muhalefet blokundaki eski Basbakan Naftali Bennett ise "Suudi Arabistan ile Iran arasindaki iliskilerin yenilenmesi Israil için tehlikeli bir gelisme, Iran için siyasi bir zaferdir. Tahran-Riyad anlasmasiyla Suudi Arabistan'a karsi bölgesel bir koalisyon kurulmasi çabalari ölümcül bir darbe aldi." degerlendirmesinde bulundu.
Eski Basbakan Yair Lapid de sosyal medya hesabindan yaptigi açiklamada, "Netanyahu, Suudi-Iran anlasmasindan ben sorumluymusum gibi konusuyor, bunlar hayali ifadeler." dedi.
Basbakanligi döneminde Suudi Arabistan-Israil yakinlasmasi yasandigini kaydeden Lapid, Israil tarihinin en asirilikçi hükümetinin kurulmasinin ardindan bu yakinlasma adimlarinin net bir sekilde durdugunu ve Suudi Arabistan'in Netanyahu'nun zayifligini anladigini savundu.
- "Suudi-Iran iliskilerinin yenilenmesi Israil için endise verici"
Israil Disisleri Bakanliginda Bakan Yardimciligi seviyesindeki Genel Direktörlük görevi ve 1980'li yillarda Israil'in Ankara Büyükelçiliginde Maslahatgüzarlik yapan Alon Liel, Suud-Iran ikili iliskilerinin yenilenmesinin "Israil için endise verici" oldugunu söyledi.
Liel, AA muhabirine yaptigi açiklamada, Pekin yönetiminin ABD’ye ragmen bölgede etkinligini artirdigina isaret ederek, Israil'in Çin-Amerikan çatismasindan zarar gördügüne dikkati çekti.
Israilli diplomat, "Suudi-Iran diplomatik iliskilerinin yenilenmesi ve karsilikli büyükelçiler atanmasi karari Israil için endise verici. Çünkü bu özellikle, ABD’ye karsi Çin'in bölgede artan bir müdahalesini gösteriyor.” dedi.
ABD’nin, "Ibrahim Anlasmalari" yoluyla Israil ile Birlesik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasinda yakinlasmayi sagladigini söyleyen Liel, "ABD bu süreci denetleyemez ve sürdüremezse bu Israil için tehlikeli olur. Yani bölgede daha fazla Çin, daha az ABD olmasi Israil için kötü bir durum." degerlendirmesinde bulundu.
- Israil’in Riyad ile normallesme hamlesi hedefine ulasamadi
Liel, ikinci önemli noktanin da Israil-Suudi Arabistan ikili iliskileri hakkinda olduguna isaret ederek, "Bu iliskilerin tesis edilmesi, yeni sagci Netanyahu hükümeti için bir numarali hedefti." dedi.
Israilli uzman, sözlerine söyle devam etti:
"Bildiginiz gibi su anki Netanyahu hükümeti Israil ve Filistin seklinde (iki devletli) bir hedef koymadi. Hatta aslinda iki devletli çözümden vazgeçti. Dis iliskilerdeki tüm enerjisini Suudi Arabistan'a adamaya ve Suudi Arabistan ile iliskilerini diplomatik iliski kurma noktasina kadar gelistirmeye çalisti. Ancak Suudilerin Iran'la yaptiklari anlasma bunun yakin gelecekte olmayacagini gösteriyor."
Ibrahim Anlasmalari’nin ve BAE ile iliskilerin Suudi Arabistan’in destegi olmadan sürdürülebilir olmadigini vurgulayan Liel, Netanyahu hükümetinin "normallesme" kazanimlarinin da tehlikeye girdigi vurguladi.
Liel, "Muhtemelen Filistinlilerle iliskiler daha da kötülesecek. Suud’un bu konudaki rahatsizligi BAE'yi de etkileyebilir. Zira Israil ile BAE arasindaki iliskilerin simdiden soguduguna dair bazi isaretler görüyoruz. Henüz ciddi bir sey yok ancak bu, Israil için ve özellikle Netanyahu için endise verici çünkü bu (BAE ile normallesme) onun dis iliskilerdeki bir numarali basarisiydi." diye konustu.
Israilli uzman, son olarak Misir ile Ürdün’ün, Israil ile iliskilerinde Suudi Arabistan'in bu hamlesinden etkilenmedigini ve bu iki ülkenin Israil ile "güçlü stratejik ve güvenlik iliskilerini" devam ettirdigini kaydetti.
Misir ve Ürdün’ün yani sira Israil’in geçen yil deniz siniri anlasmasi imzaladigi Lübnan ile sürdürülen sürece isaret eden Liel, bu üç ülkenin, bölgedeki Israil aleyhine gelismelerden etkilenmemesinin Tel Aviv için olumlu görülebilecek bir durum oldugunu sözlerine ekledi.