Kanada'nin Robinson Crusoe'su issiz adada plastiklerle mücadele ediyorYeter Ada Seko- Sable Adasi'nda 45 yili askin süredir tek basina yasayan ve kiyiya vuran çöpleri toplayip kayit altina alarak akademik çalismalara katki sunan Zoe Lucas: - "Adada Avustralya ya da Endonezya'da üretilmis bir atiga rastlamak artik hayret verici degil. Bu durum problemin ne kadar küresel olduguna dair bir gösterge"
ISTANBUL (AA) - YETER ADA SEKO - Kanada açiklarindaki Sable Adasi'nda 45 yili askin süredir tek basina yasayan Zoe Lucas, kiyiya vuran çöpleri toplayip kayit altina alirken plastikler üzerine yaptigi çalismalarla da uluslararasi arastirmalara katki sagliyor.
Akademisyen Lucas, en yakin yerlesim yeri Kanada'nin Yeni Iskoçya eyaletine 300 kilometre uzakliktaki Sable Adasi'na ilk kez 21 yasinda bilimsel bir arastirma ekibinin gönüllü üyesi olarak gitti. Lucas, Nova Scotia Sanat ve Tasarim Üniversitesini 1977'de bitirdikten sonra kimsenin yasamadigi bu adaya yerlesme karari aldi.
Yaklasik 500 vahsi ata da ev sahipligi yapan 2 kilometre genisliginde ve 40 kilometre uzunlugundaki adada gerçeklestirdigi çalismalarla pek çok bilimsel çalismaya katki sunan Lucas, ayni zamanda merkezi Kanada'nin Halifax kentinde bulunan Sable Adasi Enstitüsünün Baskanligini yürütüyor.
Adadaki yalniz yasamiyla akla Robinson Crusoe'yu getiren Lucas, hayatini ve çalismalarini AA muhabirine anlatti.
Lucas, Sable Adasi'na kendisini çeken ve burada yasamaya karar vermesini saglayan seyin atlara düskünlügü oldugunu söyledi.
Ilk geldiginde adanin büyüsüne kapildigini belirten Lucas, "Sanat okuluna geri döndügümde ise tek düsündügüm Sable Adasi'na geri dönmekti. Bu sebeple adada çalisan bir arastirma grubuna yemek yapmak için tekrar gönüllü oldum. Bu da aslinda beni bugün oldugum yere getirdi." dedi.
- "Sanki bir sulu boya tablosunun içinde yasamak gibi"
Adada yasamaya basladiktan sonra dogaya hayranliginin atlara olan sevgisinin önüne geçtigini vurgulayan Lucas, "Zamanla havayi, bitki örtüsünü, manzarayi, arilari, böcekleri tanimaya basliyorsunuz ve bunun essiz oldugunu anliyorsunuz. Sable Adasi'nda yasamak sanki bir sulu boya tablosunun içinde yasamak gibi geliyor." ifadelerini kullandi.
Günlük aktivitelerini hava kosullarinin belirledigini, bir rutini olmadigini ve her günün bir önceki günden bambaska geçebildigini anlatan Lucas, sunlari aktardi:
"Bu sabah adanin dogusuna gidecegim ve yürüttügüm proje ile alakali olarak deniz kuslarini kontrol edecegim. Ama diyelim yolda gelirken kiyiya vurmus yunuslar görürsem, durup tüm ölçümleri yapmam gerekir. Hatta bu, belki kuslar ile ilgili yaptigim çalismama ara vermeme bile sebep olabilir. Bu da yarin için yepyeni bir planla uyanmam gerektigi anlamina geliyor."
Lucas, Kanada tarafindan ulusal park kabul edilen adaya ulasimin, gerekli altyapi olmadigi için yüksek maliyetli oldugunu, buna ragmen adanin popüler olmaya basladigini, zaman zaman gelen turistlerin birkaç haftaya kadar kalabildiklerini belirtti.
- Adada gözlemledigi degisimler
Son 10 yildir adadaki kumlarin tatli su göletlerine dolmasi nedeniyle bölgedeki göletlerde su seviyesinin düstügünü, birçok canli türünün de adayi terk ettigini kaydeden Lucas, "Ben buraya ilk geldigimde çok fazla yilan baligi vardi, onlar gittiler. Daha az görünür olan suyun içindeki birçok omurgasiz hayvan da artik yok. Eskiden burada üç çesit sülük vardi. Simdi ise bir. Tabii birçok örnek var. Adadaki degisimlerin iklim degisikligi kaynakli olup olmadigi üzerine çesitli çalismalar hala devam ediyor." sözlerini sarf etti.
Kiyiya vuran çöplerin, okyanustaki çöp yogunlugunun durumuna dair çok net veri sagladigi görüsünü paylasan Zoe Lucas, kirlilikle ilgili sunlari söyledi:
"Adanin kiyisina vuran çöplerle alakali çalismalara, adaya geldigim ilk yillarda basladim. Ilk basta plastik kirliligine odakli bir çalisma degildi, daha çok tüm atiklar üzerine bir çalismaydi. O sebeple adanin kiyisina vuran, metal, cam ve plastik gibi her türlü atigi ariyordum. Zamanla metal ve cam önemini yitirdi. Plastikler büyük bir problem olmaya basladi. Bir süre sadece belirli türlerdeki plastiklere odaklaniyordum. Ama simdi küresel çalismalara veri olabilecek tüm plastiklere bakiyorum. Örnegin ABD'nin bu yönde küresel ölçekte çalismalari var. Buradan alinan veriler ya da dünyanin baska yerlerinden alinan veriler büyük resmin görülmesine yardimci oluyor. Böylelikle plastiklerin okyanuslardaki sirkülasyonunu, nereden geldiklerini ve etkilerini görebiliyorsunuz."
- Birçok farkli ülkeden atiklar
Sable Adasi'na vuran plastikler üzerine çok sayida çalisma yürüttüklerini, bunlardan birinin marka odakli oldugunu ve hangi markanin okyanuslari ne kadar kirlettigini göstermeye çalistiklarini anlatan Lucas, içecek siseleri, sampuan ve kisisel bakim ürünü kutulari ile yogurt kaplarinin kiyiya en çok vuran atiklar oldugunu bildirdi.
Üzerlerinde yazan bilgilere dayanarak adaya ulasan plastiklerin hangi ülkelerde üretildigine dair de bir çalisma yapildigini aktaran Lucas, Italya, Ingiltere, Yunanistan ve Misir'da üretilen birçok plastigin adanin kiyilarina vurduguna dikkati çekti.
Bunlarin Kanada yakinlarindan geçen gemilerden atilmis olabilecegini veya okyanuslardaki akintilarin da plastikleri atildiklari yerlerden çok uzak bölgelere tasiyabilecegini sözlerine ekleyen Lucas, üzerinde Türkçe yazilar yazan bir atiga da rastladiklarini, bunun kendisini çok sasirttigini dile getirdi.
Avustralya ya da Endonezya'da üretilmis bir atiga rastlamanin artik hayret verici olmadigi yorumunu yapan Lucas, "Bu durum problemin ne kadar küresel olduguna dair bir gösterge. Bu çalismanin vermek istedigi mesaj da bu." dedi.
- Dilek ve reklam balonlari da adayi havadan kirletiyor
Kiyilara vuran plastikler kadar adaya düsen reklam amaçli plastik balonlar ve dilek balonlarindan da sikayetçi olan Lucas, bunlar için de ayri bir çalisma yürüttügünü belirtti.
Lucas, "Bu balonlarin bazilarinin üzerinde, kim tarafindan gönderildigine dair açik bilgiler yer aliyor. Bu sayede balonu gönderen kisiye e-posta ya da telefon yolu ile ulasiyorum. Balonlarin sahiplerine gökyüzüne biraktiklari balonun Sable Adasi'na kadar ulastigini söylüyorum." diye konustu.
Deniz kirliliginin küresel anlamda artmasina paralel son yillarda adaya vuran plastik sayisinda da artis olduguna deginen Lucas, toplanan plastiklerin adadan alinarak ana karaya götürüldügü ve bu çöplerin bir kisminin geri dönüstürüldügü bilgisini verdi.
Bunun kalici bir çözüm olmadigini ve geri dönüsüm için kullanilan enerjinin, çogu zaman fosil yakitlardan elde edildigini hatirlatan Lucas, en iyi çözümün plastik kullaniminin azaltilmasi oldugunun altini çizdi.