KARSIT GÖRÜSLER - Çin-Rusya isbirligi Amerikan hegemonyasini sarsabilir mi?Dr. Hüseyin Korkmaz, Bekir Ilhan
Dr. Hüseyin Korkmaz ve Bekir Ilhan, Çin-Rusya isbirliginin uluslararasi siyasetteki yansimalarini, bu isbirliginin Amerikan hegemonyasini sarsip sarsamayacagi konusunu ve çok kutupluluk tartismalarini AA Analiz için kaleme aldi.
***
Dr. Hüseyin Korkmaz: Evet, Çin-Rusya isbirligi Amerikan hegemonyasini sarsabilir ve küresel yönetisim konusunda yeni bir vizyon arayisi yogunlasabilir.
Çin ve Rusya arasinda son yillarda artan diplomatik trafik, iliskilerin derinlestigini ve Amerika Birlesik Devletleri (ABD) karsitligi baglaminda çok kutuplulugu tesvik eden bir küresel cereyanin ortaya çiktigini gösteriyor. Iki ülke alternatif bir uluslararasi sistem vizyonunu paylasiyor ve bunun yeni bir uluslararasi iliski türü için ölçüt oldugunu vurguluyor.
Çin ve Rusya arasinda yapilan büyük ölçekli anlasmalar ve ortak askeri tatbikatlar, iki ülkenin "ilan edilmemis" bir stratejik ittifak içerisine girdigini gösteriyor. Ikili iliskileri "kapsamli stratejik ortaklik" olarak tanimlayan Çin ve Rusya, NATO'nun Asya'ya dogru genislemesini endise ile karsilarken türbülansa girdigini düsündükleri küresel güvenlik ortaminda omuz omuza durmaya kararli olduklarini belirtiyor. Bu kararlilik alternatif bir vizyon arayisini derinlestiriyor ve çok kutuplu bir dünya düzenini tesvik ediyor. Zaten iki ülke yaptiklari ortak açiklamalarda "uluslararasi iliskilerin demokratiklesmesini ve gerçek çok kutuplulugun etkin bir sekilde uygulanmasini" ajandalarinda en üst siraya koyuyor. Bu tutum ayni zamanda büyük güç iliskilerinde paradigmatik bir dönüsüme de isaret ediyor. Ülkelerin blok siyaseti ve müttefiklik iliskisi olmadan kapsamli bir stratejik ortaklik kurabilecegine inanan bu yaklasim birçok ülkenin dis politikasinda öne çikan bir seçenek olabilir.
Çin ve Rusya'nin çok kutuplulugu savunan bir blok olarak ortaya çikmasi, ABD'nin öncülügünü yaptigi küresel müesses nizam açisindan çesitli riskleri beraberinde getiriyor. Tek kutuplu dünyanin ve büyük anlatilarin asinmaya baslamasiyla birlikte büyük güç rekabetinin öne çiktigi bir "yeni normal" içerisindeyiz. ABD, askeri, ekonomik ve kurumsal kapasite açisindan hala zirvede ancak bu hususlarda endiseleri giderek artiyor. Ayrica söz konusu gücün hegemonik özelligi kayboluyor. ABD tarafindan 2022 yilinin sonunda yayinlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nde yer alan "uluslararasi ortam tartismali hale gelse de ABD dünyanin önde gelen gücü olmaya devam ediyor", "Çin, uluslararasi düzeni yeniden sekillendirme niyetine ve kapasitesine sahip tek rakip" ve "Soguk savas sonrasi dönem sona erdi ve sonraki dönemi sekillendirmek için süregiden bir rekabet söz konusu" seklindeki ifadeler, ABD'nin mevcut gücünü korumaya çalistigini ve endiseli oldugunu gösteriyor.
ABD'nin "stratejik zorunluluklardan" kaynakli korumaci bir yaklasima geçtigi ve büyük güç rekabetini kabul ettigi görülüyor. Buna karsilik Çin ve Rusya ise ABD öncülügündeki mevcut küresel düzene yönelik ortak bir muhalefet zemininde "çok kutuplu adil düzen" iddiasi ile ayni safta yer aliyor. Bu durus, ABD hegemonyasini sarsabilecegi gibi bölgesel düzeyde güvenlik temelli ittifaklarin artmasina ve küresel siyasetin daha istikrarsiz bir döneme girmesine neden olabilir. Bu tablo, ayrica ABD ve Çin'in agirlik merkezleri haline geldigi diger kutuplarin ise yükselmeye basladigi çok kutuplu yeni bir küresel düzene dogru dönüsebilir.
[Dr. Hüseyin Korkmaz, Bagimsiz Arastirmaci]
***
Bekir Ilhan: Hayir, Çin-Rusya isbirligi Amerikan hegemonyasini sarsmaz. Uluslararasi sistemde ABD tek kutuplulugu hala devam ediyor.
ABD, basta askeri güç olmak üzere hala çogu güç kaleminde Rusya ve Çin'in yani sira birçok orta büyüklükte gücü de topladigimizda terazide hala agir basan taraf. Zaten Çin ve Rusya, ABD'ye karsi birlesiyorsa bu, ABD tek kutuplulugunun baska bir göstergesi olur. Çünkü bir anlamda bu iki devletin ABD gücüne tek baslarina karsi koyamadiklarinin ilani sayilir. Oysa çok kutuplu veya çift kutuplu bir sistemde tanimi geregi büyük devletler arasinda güç kabaca esit dagilmistir ve büyük güçler müstakil hareket eder. Ayrica bu isbirliginin niteligine bakildiginda ortada taraflari baglayici bir askeri ittifak oldugu da söylenemez. Bu tarz bir askeri girisimin ABD'yi provoke edebilecegi de akildan çikarilmamali. Bu durum özellikle ekonomik gelisimine devam etmek isteyen Çin'in su sartlarda isteyebilecegi bir sey degil.
Çin'in büyüyen ekonomik gücüyle beraber artan diplomatik aktivizmi beklenen bir durum. Elbette dün oldugundan daha güçlü olan Çin'in daha özgüvenli hareket ederek pastadan biraz daha pay almak istemesi dogal. Ancak askeri olarak hala ABD'nin çok gerisinde. Artan ekonomik gücün kolaylikla askeri güce dönüstürülebilecegi inanci da yaniltici. Örnegin ABD, Ingiltere'yi ekonomik olarak 19. yüzyilin sonunda yakalamisti. Ancak askeri güç olarak sahneye çikmasi Ikinci Dünya Savasi'ni buldu. Günümüz askeri teknolojisinin kompleks niteligi bu dönüsümü daha da zorlastiriyor. Ayrica Çin'in önümüzdeki süreçte ekonomik gelisimini son on yilda oldugu hizda sürdüremeyecegine yönelik tahminler de dikkate alinmali.
Kutupluluk, aslinda ampirik olarak materyal güç dagilimini ölçme meselesi. Ancak çok kutuplulugu savunanlar, ABD'nin yapisal güç konumundan ziyade dünyanin geri kalaniyla kurmayi tercih ettigi siyasi iliskilerin sonuçlarina odaklaniyor. ABD, Obama'dan beri bölgesel güç dengelerine fazla müdahil olmadan rakip devletlerin birbirini tüketen bir güvenlik rekabetine girmesini bekleyen bir mevzilenme stratejisi güdüyor. Diger güçlerin ABD'nin stratejik tercihleri sonucu bos biraktigi alanlari doldurmasi da bir tür çok kutupluluk yanilsamasina yol açiyor. ABD, salt askeri gücü, etrafinda kümelenen müttefik sayisi ve güç projeksiyon kapasitesi göz önüne alindiginda hala rakipsiz bir konumda. Askeri bütçe gibi bir brüt göstergeye bakildiginda bile ABD'nin bütçesi Rusya ve Çin'in toplamindan daha yüksek. Askeri teknoloji olarak da ABD'nin hava, kara, deniz, uzay ve siber alanlarda muharebe üstünlügü (full-spectrum dominance) elde etmesini saglayacak kabiliyetleri bulunuyor. Yine ABD sayica daha fazla ve daha güçlü ülkelerle müttefik durumda. ABD, 51 ülkeyle resmi müttefik (treaty ally) olarak bir askeri çatismada bu devletleri savunmayi taahhüt ediyor. Ayrica ABD'nin dünya çapinda 80 ülkede 750 civari askeri üs ve tesisi bulunuyor. Çin ve Rusya hem tekil hem de beraber degerlendirildiginde böylesi bir kapasiteye sahip degil.
[Bekir Ilhan, University of Cincinnati, School of Public and International Affairs'te Siyaset Bilimi alaninda doktora adayidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarina aittir ve Anadolu Ajansinin editöryal politikasini yansitmayabilir.