IMIB Yönetim Kurulu Baskani Çetinkaya: "Çevreci bir madencilik mümkün"Abdulkadir Günyol- "Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken, madencilerin tarim alanlarina zarar verdiginin düsünülmesi bizleri rahatsiz ediyor ve derinden üzüyor"
ISTANBUL (AA) - Türkiye Ihracatçilar Meclisi (TIM) Maden Sektör Kurulu Baskani ve Istanbul Maden Ihracatçilari Birligi (IMIB) Yönetim Kurulu Baskani Rüstem Çetinkaya, "Türkiye madencilikte potansiyelini tam olarak kullanamiyor. Eger bunu basarabilirsek maden ihracatimizi 6,5 milyar dolar seviyelerinden 30 milyar dolar seviyelerine çikarabiliriz." dedi.
Istanbul Maden Ihracatçilari Birligi'nden (IMIB) yapilan açiklamaya göre, 2022 yilini yaklasik 6,5 milyar dolarlik ihracatla kapatan maden sektörü, hedefini 30 milyar dolar olarak belirledi.
Açiklamada görüslerine yer verilen Türkiye Ihracatçilar Meclisi (TIM) Maden Sektör Kurulu Baskani ve Istanbul Maden Ihracatçilari Birligi (IMIB) Yönetim Kurulu Baskani Rüstem Çetinkaya, 30 milyar dolarlik ihracatla Türkiye’nin en çok ihracat gerçeklestiren sektörlerinin basinda gelebileceklerini belirtti.
Çetinkaya, "Türkiye madencilikte potansiyelini tam olarak kullanamiyor. Eger bunu basarabilirsek maden ihracatimizi 6,5 milyar dolar seviyelerinden 30 milyar dolar seviyelerine çikarabiliriz.Türkiye, dünyada bulunan 90 maden tipinden 80’ine sahip. Madencilik zengini bir ülkeyiz. Türkiye’de madenciligin toplam gayri safi milli hasiladan aldigi pay yüzde 1,3. Bu oran, madencilik zengini ülkelerde ortalama yüzde 7.
Yillar içinde degismekle birlikte Çin’in yüzde 23, Rusya’nin yüzde 7, Avustralya’nin yüzde 9, ABD’nin yüzde 7, Kanada’nin ise yüzde 5. Eger biz de bu payimizi dünya ortalamasina çekersek 42 milyar dolarlik ihracata imza atabiliriz. Yüzde 5 seviyesini dahi yakalasak, 30 milyar dolardan fazla ihracat yapabiliriz.” degerlendirmesinde bulundu.
- "Madencileri de dinleyin istiyoruz"
Türkiye’nin bu potansiyelini kullanamadigini dile getiren Çetinkaya, gübreden yenilenebilir enerjiye, otomotiv sanayisinden beyaz esyaya kadar her alanda madencilikten elde edilen ürünlerin kullanildigini vurgulayan Çetinkaya, sunlari aktardi:
"Böyle önemli bir sektör olmamiza ragmen farkli durumlarla karsi karsiya kaliyoruz. Çevreci bir madencilik mümkün diyoruz. Madencilerin çevreye duyarli is yaptigini herkese göstermek istiyoruz. Bunu da toplumsal mutabakatla saglayabilecegimizi biliyoruz. Madencilerimiz, kadin-erkek ayirmadan tüm çalisanlarimiz hepsi ülkesine hizmet eden, ülkesinin gelismesini isteyen insanlar. Madencilere karsi olusan tavrin degismesini istiyoruz.
Tarim sektörü, çevre gönüllüleri madenle ilgili kim varsa bir masa etrafinda toplanmak istiyoruz. Masada herkes kendi endiselerini ortaya koysun, bagirmadan, çagirmadan, suçlanmadan konusulsun istiyoruz. Sektörümüzün de dinlenmesini istiyoruz. En büyük sikayetimiz dinlenmemek. Eger bunu basarabilir akillardaki tüm soru isaretlerini giderirsek; ülkemizin gelismesi için daha fazla üretime, daha fazla ihracata, daha fazla istihdama ulasabiliriz."
- "Ruhsat güvenligi ve sosyal mutabakat saglanmali"
Hedeflere ulasabilmek için bazi beklentilerinin oldugunu kaydeden Çetinkaya, madenciler olarak ruhsat güvenlikleri olmadigini ve kredi bulma noktasinda zorluk yasadiklarinin altini çizdi. Çetinkaya, "Yerel yönetimler ve kamuoyu madencilerin çalismasini istemiyor. Onay süreci yillar süren ÇED basvurularimiz var. Biz, önümüzdeki engellerin herkesin onay verecegi ve orta noktada bulusacagi bir sekilde kaldirilmasini bekliyoruz." dedi.
Çetinkaya söyle devam etti:
"Bunu söylerken de ‘her yer maden olsun’ gibi bir düsünceyle hareket etmiyoruz. Bunu da istemiyoruz. Eger yer altinda ekonomik bir deger varsa bunu çevreyi koruyarak çikaralim istiyoruz. Bati ülkelerinde görülen örnekler gibi madenciligi gelistirelim istiyoruz. Çevre kaygisini koruyarak, isletmelerin devreye alinmasini istiyoruz. Gerekirse kamu otoritesinin verecegi sartli izinlerle bu isi yapalim istiyoruz.
Madenle birlikte orada gerekli olan tüm aritma ve koruma tesislerinin devreye alinarak isletmenin açilmasi saglanabilir. Bunun da maliyeti neyse maden sirketi karsilar. Ödedigimiz tüm devlet haklarinin, orman bedellerinin muhakkak yerel yönetimler ve halkla paylasilmasi gerektigini düsünüyoruz. Sosyal onay ve sosyal mutabakatla islerimizi yapmak istiyoruz."
- "Yesil enerji için madenlere ihtiyaç var"
Gelecekte çevrenin ve doganin daha önemli hale gelecegini, bunun için de yesil enerjinin çok daha önemli olacagini dile getiren Çetinkaya, su ifadeleri kullandi:
"Su anda maden sektörü üzerinde olumsuz bir algi olusturulmaya çalisilsa da daha yasanabilir bir dünyada gerekli olan yesil enerji için dahi madenlere ihtiyaç duyuluyor. Yani, yesil dönüsüm için madenler stratejik önemde. Çevreye zarar vermekle suçlanan madenler, temiz enerjiye geçiste çok büyük öneme sahip. Yesil enerji, madenler üzerine kurulacak ve yesil enerjinin kalbinde madenler yer alacak. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasinda bir tercih yapmadan, yol almamiz gerekiyor.
Uluslararasi Enerji Ajansi’nin raporuna göre; lityum, kobalt, grafit, nikel, bakir, alüminyum gibi madenlerin kullanimi 2040’a gelindiginde 6 kat artmis olacak. Bu stratejik madenlerle günes panelleri, rüzgar santralleri yapiliyor, lityum pillerinde kullaniliyor. Rüzgar panellerini tasiyacak ayaklar için dahi alüminyuma ihtiyaç duyuluyor."
- "40 milyar dolarlik ithalat yapiliyor"
Çetinkaya, Türkiye’nin çikarilamayan madenler nedeniyle ithalata basvurdugunu kaydederek, "Gübreden altina, demir çelikten kömüre kadar ülkemiz 40 milyar dolarlik ithalat yapiyor. Koca bir tarim ülkesiyiz ancak, gübre ithal ediyoruz. Biz, bu noktada tarimi önceleyen bir anlayisla hareket ediyoruz. Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken, madencilerin tarim alanlarina zarar verdiginin düsünülmesi bizleri rahatsiz ediyor ve derinden üzüyor." ifadelerini kullandi.
- "Oyunun kurallari degismesin istiyoruz"
Türkiye’nin madencilikte genç bir ülke oldugunu, henüz yer alti kaynaklarini tam olarak netlestiremedigini belirten Istanbul Maden Ihracatçilari Birligi (IMIB) Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Eyüp Batal ise maden ruhsatlarinin kamu yarari uyarinca kamu idaresi tarafindan düzenlendigine dikkati çekerek sunlari aktardi:
"Madencilik sektörü de bu ruhsatlarda geçici bir süre mevzuat tarafindan tanimlanmis hak ve yükümlülükler uyarinca çalisir. Normalde bu yatirimin tanimlanmis, izinleri alinmis, kurallari belirtilmis bir is olmasi lazim. Ancak, biz tüm izin süreçlerini tamamlamis olsak bile kendimizi topluma izah etmeye çalisiyoruz. Bir maden sahasi isletilecekse her seyin netlestirilmesi gerektigini düsünüyoruz. Ruhsatlardan ÇED sürecine kadar bir maden sahasi için her sey tamamlanmali. Ondan sonra ihale sürecine geçilmeli."
"Yatirimcinin isetmesine dair birçok noktada öngörülebilirliginde sikinti var." diyen Batal sözlerini söyle tamamladi:
"Siz, ruhsat aliyorsunuz sonra belli bir alanda isletme izni aliyorsunuz ve buna dair de bir is plani yapiyorsunuz. Bu isletme izninin potansiyeline göre pazara çikiyorsunuz, müsteri buluyorsunuz. Müsteri sunu soruyor. ‘Ben seninle uzun vadeli kontrat yapabilir miyim?’ Siz de içerdeki mevzuata göre diyorsunuz ki ‘evet buradaki isletme iznim biterse yeni isletme izni alir ilerlerim.’ Belli anlasmalara giriyorsunuz sonra birden mevzuat degisiyor. Sizin izin alabileceginiz yer izne kapali oluyor ya da yeni bir külfet çikiyor. Isi yapmanin avantaji kayboluyor. Oyuna baslarken geçerli olan kurallar degismesin istiyoruz."