Danistay Baskani Yigit, Danistay'in 155. kurulus yil dönümü töreninde konustu:Serdar Açil- "Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti kimliginin korunmasinin en önemli kosullarindan biri, Anayasa'nin 138. maddesinde düzenlenen yargi bagimsizligina hassasiyetle riayet edilmesidir"- "Güçlü ve bagimsiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletimizin önüne çikarilan her türlü engeli, milli ve manevi degerlerimiz ile demokratik cumhuriyetimizin temel ilkelerine bagli kalarak, egemenlik, hak ve özgürl
ANKARA (AA) - Danistay Baskani Zeki Yigit, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti kimliginin korunmasinin en önemli kosullarindan birinin Anayasa'nin 138. maddesinde düzenlenen yargi bagimsizligina hassasiyetle riayet edilmesi oldugunu söyledi.
Yigit, Danistay'in kurulusunun 155. yil dönümü dolayisiyla Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in katilimiyla Danistay'da düzenlenen Danistay ve Idari Yargi Günü Töreni'ndeki konusmasinda, Kahramanmaras merkezli depremlerde yasamini yitirenlere rahmet, yakinlarina bas sagligi ve yaralilara sifa diledi.
Danistay'in, Sura-yi Devlet adiyla 155 yil önce, Osmanli Imparatorlugu'nun 19. yüzyilda baslattigi devlet teskilatindaki yapisal reformlar kapsaminda, en önemli islahatlardan biri olarak kuruldugunu belirten Yigit, Osmanli Imparatorlugu'nun, hukuki güvenlik ilkesini gerçeklestirme iradesini ortaya koyan bu adimin, kuvvetler ayriligina dayali hukuk devletinin olusturulmasi, idare hukukunun dogusu ve gelisimi sürecinde dönüm noktasi oldugunu ifade etti.
Danistay'in 1961 ve 1982 anayasalarinda yüksek mahkeme olarak yer aldigini hatirlatan Yigit, sunlari kaydetti:
"Istiklali ve istikbali ugruna essiz bir mücadele veren Türk milletinin, ülkesini isgalden kurtarmasinin ardindan yönetim sekli olarak cumhuriyeti seçmesinin bu sene 100. yilini idrak ediyoruz. Üzerinden bir asir geçmis olmasina ragmen, içinde bulundugumuz zaman diliminde de emperyal güçlerin, kurtulus mücadelesi verdigimiz yillardakine benzer emellerini ve hedeflerini sürdürdükleri asikardir. Güçlü ve bagimsiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletimizin önüne çikarilan her türlü engeli, milli ve manevi degerlerimiz ile demokratik cumhuriyetimizin temel ilkelerine bagli kalarak, egemenlik, hak ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyerek asacagimiza kusku bulunmamaktadir."
- "Kur'an'a yönelik eylemler nefret suçu"
Anayasa'nin, cumhuriyetin niteliklerini belirleyen ikinci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin en belirgin vasfinin hukuk devleti olduguna yer verildigini hatirlatan Yigit, "Hukuk devleti, insan haklarina saygi gösteren, bu haklari koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya bagli olan devlettir." dedi.
Hukuk devletinin vasiflarini anlatan Yigit, sözlerini söyle sürdürdü:
"Etkin bir yargi denetiminin temini ve dolayisiyla Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti kimliginin korunmasinin en önemli kosullarindan biri, Anayasa'nin 138. maddesinde düzenlenen yargi bagimsizligina hassasiyetle riayet edilmesidir. Yargi, hukuk devleti olmanin geregi olarak adaleti saglama görevini yerine getirirken bagimsiz kilinmistir. Yargiya taninan bu güvence bir ayricalik degil, adaletin gerçeklestirilmesinin bir aracidir. Türkiye Cumhuriyeti'ni nice yüzyillara ulastiracak olan da tarihimizden tevarüs ettigimiz, milli dayanisma ve birligimizin teminati olan kadim adalet anlayisi içinde, insan haklarina saygili, demokratik hukuk devleti ilkelerine bagli ve yargi bagimsizligindan taviz vermeyen milli bir hukuk düzeni olacaktir. Demokratik Cumhuriyetimizin temel degerlerinden üçü, Anayasamizin 24, 25 ve 26. maddelerinde düzenlenen 'din ve vicdan hürriyeti', 'düsünce ve kanaat hürriyeti' ile 'düsünceyi açiklama ve yayma hürriyeti'dir. Medeni dünyanin da degerleri arasinda olan din ve vicdan özgürlügü kapsaminda yer alan degerlere bazi Avrupa ülkelerinde yeterince müsamaha gösterilmemektedir. Bu ülkelerde son zamanlarda sergilenen Islamofobik yaklasimlar, kutsal kitabimiz Kur'an'a yönelik yakma ve yirtma gibi eylemler, din ve vicdan hürriyeti aleyhine islenen nefret suçu olarak görülmelidir."
Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin düsünce özgürlügüne iliskin bazi kararlarini anlatan Yigit, kutsal kitaba yönelik eylemlere ifade özgürlügü kapsaminda kaldigi gerekçesiyle müsaade eden veya engel olmayan bazi Avrupa ülkelerinin, üyesi olduklari Avrupa Konseyinin yargi organi olan AIHM'in benzer husustaki içtihatlarini görmezden geldiklerini vurguladi.
- "Devletimizin tereddüt göstermeyecegini biliyoruz"
Türk tarihinin tüm din ve inançlara hosgörü ve inanç sahiplerine saygiyla yaklasimin örnekleriyle dolu oldugunu aktaran Yigit, adaleti "Her seyi yerli yerine koymaktir" diye tarif eden Mevlana'nin "Ne olursan ol yine gel" diyerek inançlara hosgörü ve saygiyi en güzel sekilde anlattigini dile getirdi.
Zeki Yigit, Fatih Sultan Mehmet'in Bosna-Hersek'i fethettikten sonra yazdirdigi fermanla Bosnali Hristiyanlara genis çapli koruma sagladigini, böylece, Hristiyanlarin canlarina, mallarina ve kiliselerine dokunulmayacagini, kimsenin onlara saldirip incitmeyecegini güvence altina aldigini anlatti.
"Cografyamizda yasanan çatisma ve savaslar, can güvenlikleri tehlike altinda olan insanlari siginacaklari güvenli bir yer arayisina itmektedir. Ayni cografyayi, ortak tarihi mirasi, kültürel ve manevi degerleri paylastigimiz bu insanlar, canlarini tehlikede gördüklerinde, zulme ugradiklarinda siginilacak en güvenilir ülke olarak Türkiye'yi görmektedirler." diyen Yigit, söyle devam etti:
"Bazi Bati ülkelerinde, FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarini ihtimamla kabul edip bütün imkanlari onlara sunarken, sinirlarda iskenceye maruz birakilan, botlari sislenerek batirilan, Akdeniz ve Ege'nin sularina itilerek ölüme terk edilen mültecilere karsi sergilenen insanlik disi, uluslararasi hukuka aykiri ve vicdanlari yaralayan davranislarin ülkemizde görülmesi mümkün degildir. Tarihimiz ve sahip oldugumuz degerlerimiz, zulüm gören, yasamlari tehlike altinda olan insanlara karsi duyarsiz kalmaya imkan vermemektedir. Ancak devletimizin, göç ve mülteciler bir güvenlik sorunu olusturmaya basladiginda, gerekli fili ve hukuki tedbirleri almakta tereddüt göstermedigini ve göstermeyecegini de biliyoruz."
- Kahramanmaras merkezli depremler
Zeki Yigit, 6 Subat'ta meydana gelen Kahramanmaras merkezli 2 büyük deprem ve devaminda gelen binlerce artçi sarsintinin yol açtigi can kayiplari ve agir yikimin, bir kez daha Türkiye'nin depremlere karsi her zaman hazirlikli olmasi geregini gösterdigini söyledi.
Afetlere karsi gerekli önlemlerin alinmasi için yürürlüge konan hukuki düzenlemelere deginen Yigit, riskli alan kararlarina karsi bugüne kadar 254 dava açildigini, bunlardan 89'unun iptal, 165'inin ise ret karariyla sonuçlandigini, bazi davalarin de temyiz asamasinda bulundugunu bildirdi. Yigit, "Danistay tarafindan verilen iptal kararlarinin gerekçeleri incelendiginde, genel olarak teknik raporla ilgili eksikliklerden kaynakli iptal karari verildigi görülecektir. Idarenin, kararlarda belirlenen eksiklikleri gidererek yeni bir karar almasi önünde bir engel bulunmamaktadir." diye konustu.
Yigit, yargi kararlarina yönelik objektif ve hukuki yorumlar içeren elestirilerin kabul edilebilir oldugunu ancak elestirinin ötesine geçip, yargiçlara yönelik kisisellestirilmis ithamlar içeren agir yorumlarin, hukuk devleti inanci ve yargiya olan güveni zayiflatmaktan öte kimseye yararinin olmayacagini kaydetti.
- AYM'ye bireysel basvuru hakki
Anayasaya Mahkemesine bireysel basvuru hakkina iliskin de degerlendirmeler yapan Yigit, "Bireysel basvurunun, temel hak ve özgürlüklerin korunmasi amacini güden hukuki müesseselerin en önemlilerinden biri oldugu açiktir. Bu müessesenin 10 yillik uygulamasi, temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasinda etkili bir hak arama yolu oldugunu göstermistir." ifadelerini kullandi.
Anayasa Mahkemesinin bireysel basvurularda, "bariz takdir hatasi, açik keyfilik veya sekilci-kati yorum" degerlendirmesiyle ihlal kararlari verdigini belirten Yigit, söyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesi kararlari incelendiginde, 'bariz takdir hatasi, açik keyfilik veya sekilci-kati yorum' kavramlarinin öngörülebilir ve belirli bir taniminin bulunmadigi, basvuru konusu olaylar özelinde yapilan degerlendirmelere göre karar verildigi görülmektedir. Bu noktada, bireysel basvuru ve olagan kanun yollari arasinda titizlikle korunmasi gereken sinirlarin muglaklastigi, öngörülebilir olma vasfini kaybettigi ve tartismalara yol açtigi söylenebilir. Bu itibarla, bireysel basvurudan kaynakli yogun bir is yükü altinda görev yapan Anayasa Mahkemesinin, bireysel basvuru ve olagan kanun yollar arasindaki hukuki fark ve sinirlari titizlikle korumasinin, hukuk düzenimizin korunmasi açisindan elzem oldugunu, muglak ve öngörülebilir olmayan kriterlerin uygulanmasini belirgin hale getirmek için yüksek mahkemeler arasinda ortak toplanti ve çalistay yapilmasinin yararli olacagini düsünüyorum."
Pazar günü gerçeklestirilecek Cumhurbaskani Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin demokratik olgunluk ve seffaf biçimde sükunet içinde gerçeklesecegine dair kusku bulunmadigini bildiren Yigit, "Bununla birlikte, millet iradesini açiga çikaracak seçim sonuçlarinin tüm paydaslarinca ayni olgunluk ve sükunetle karsilanmasi, ülkemizin refahina, milletimizin toplumsal barisinin ve huzurunun devamina büyük katki saglayacaktir." dedi.
Yigit, seçimde ortaya çikacak sonucun hayirli olmasini diledi.
Programa TBMM Baskani Mustafa Sentop, Anayasa Mahkemesi Baskani Zühtü Arslan, Yargitay Baskani Mehmet Akarca da katildi.