"Cumhuriyet'in 100. Yilinda Türk Disisleri" sempozyumunda diplomasi ilkeleri konusulduGökhan Kavak,Tugba Altun- Sempozyumda, Türkiye'nin dis politikasinda Atatürk dönemi, çok partili döneme geçis süreci ve Türkiye'nin Milletler Cemiyetine giris sürecine dair konular görüsüldü
ISTANBUL (AA) - Türk diplomasisinin tarihini ve gelisimini ele alan "Cumhuriyet'in 100. Yilinda Türk Disisleri: Asirlarin Diplomasi Birikimi" sempozyumu ikinci gününde "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh: Cumhuriyet'in Diplomasi Ilkeleri-1" baslikli altinci oturumla devam etti.
Oturumda "Cumhuriyet Hariciyesinin Kurulusu ve Atatürk Dönemi Türk Dis Politikasi" baslikli sunum yapan Galatasaray Üniversitesinden Prof. Dr. Sezai Enis Tulça, Mustafa Kemal Atatürk'ün henüz Kurtulus Savasi döneminde 3 kisilik bir ekip kurarak diplomasiyi takip ettirdigini belirtti.
Prof. Dr. Tulça, 1923'te Disisleri Bakanligi kadrosunun olustugunu ve bu dönemde dis politikanin temel unsurlarinin gerçeklik, strateji, diplomasi, güven unsuru ve dis tehditlere karsi bölgesel ittifaklar oldugunu dile getirdi.
Gerçeklik unsuru için Musul meselesini örnek gösteren Tulça, Montrö Bogazlar Sözlesmesi'nin bir basari oldugunu ve Hatay meselesinin 1937'de çözüldügünü hatirlatti.
Tulça, bölge merkezli barisçil politikalara ek olarak Türkiye'nin Balkan ve Sadabat paktlari ile bu dönemdeki baris aginin parçasi haline geldigini ifade etti.
Koç Üniversitesinden Prof. Dr. Dilek Barlas da "Cumhuriyet'in Kurulusundan Çok Partili Döneme Geçerken Türk Diplomasisi" baslikli sunumunda, Türkiye'nin 1929 ekonomik krizini firsata dönüstürdügünü ve otonom bir dis politika izleyerek ikili ve bölgesel anlasmalar imzaladigini söyledi.
Barlas, Ikinci Dünya Savasi'nin baslamasiyla Cumhuriyet kuruldugundan bu yana ilk kez Türkiye'nin, Ingiltere ve Fransa ile Ekim 1939'da ittifak antlasmasi imzaladigina dikkati çekti.
Türkiye'nin 1952'de NATO üyesi oldugunu hatirlatan Prof. Dr. Barlas, bunun için Türkiye'den Orta Dogu'da önemli bir rol oynamasinin istendigini ve böylece 1955'te Bagdat Pakti'nin imzalandigini kaydetti.
Disisleri Bakanligi mensubu Doç. Dr. Yücel Güçlü ise "Türkiye'nin Milletler Cemiyetine Girisi, 18 Temmuz 1932" baslikli sunumunda, Milletler Cemiyeti'nin Ingiltere ve Fransa'nin çikarlarina hizmet eden bir ülke haline geldigini anlatarak Türkiye'nin bu cemiyete girmeye istekli olmadigini belirtti.
Güçlü, Milletler Cemiyeti ile Türkiye arasindaki iliskilerin, Sevr Antlasmasi, Cemiyetin Ermeniler için Anadolu'da bir yurt tahsis edilmesini önermesi ve Musul meselesinde Cemiyetin Ingiltere etkisinde kalarak 1926'da Türkiye aleyhine karar vermesi gibi olaylardan etkilendigini söyledi.
Türkiye'nin Cemiyete üye olmadigi dönemde de barisin saglanmasi için çalistigini aktaran Güçlü, Türkiye'nin 1920'li yillarin sonlarindan itibaren Cemiyete girecegine dair isaretler verdigini ifade etti.
Son olarak Güçlü, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti üyeligine oybirligiyle 18 Temmuz 1932'de kabul edildigini kaydetti.
- "Cumhuriyet’in 100. Yilinda Türk Disisleri" Sempozyumu
Türk Tarih Kurumu ve Disisleri Bakanliginin ortak çalismasiyla hazirlanan sempozyum, 13-14 Nisan'da Istanbul Üniversitesinde düzenleniyor.
Uzman akademisyen ve diplomatlarin katilimiyla yapilan sempozyum, Türk diplomasisinin 16. yüzyildan bugüne kadar uzanan kurumsallasmasini ele aliyor.
Sempozyumda ayrica Hariciye Nezaretinin kurulusuna ve Cumhuriyet Dönemi Türk Disislerinin tarihsel gelisimine odaklaniliyor.
Sempozyum kapsaminda Türk Disisleri tarihinde önemli kisi, olay ve yapilara ait bir fotograf sergisi de yer aliyor.