Türk arastirmaci tersine beyin göçüyle geldigi ülkesinde çalismalarini sürdürüyorBerfin Kiraç- Harvard Üniversitesinde arastirmalar yaptigi dönemde TÜBITAK 2232 Uluslararasi Lider Arastirmacilar Programi kapsaminda Istanbul'a gelen Dr. Emrah Eroglu, sifirdan kurduklari laboratuvarda insan beyin dolasim sistemine yönelik çalismasiyla 2023 yili EMBO Yerlesim Destegi Ödülü'ne layik görülen 11 bilim insanindan biri oldu - Eroglu: - "'Türkiye'ye gidip de bilim yapamam' diye bir bahane yok. Biz gayet

Türk arastirmaci tersine beyin göçüyle geldigi ülkesinde çalismalarini sürdürüyorBerfin Kiraç- Harvard Üniversitesinde arastirmalar yaptigi dönemde TÜBITAK 2232 Uluslararasi Lider Arastirmacilar Programi kapsaminda Istanbul'a gelen Dr. Emrah Eroglu, sifirdan kurduklari laboratuvarda insan beyin dolasim sistemine yönelik çalismasiyla 2023 yili EMBO Yerlesim Destegi Ödülü'ne layik görülen 11 bilim insanindan biri oldu
- Eroglu:
- "'Türkiye'ye gidip de bilim yapamam' diye bir bahane yok. Biz gayet

ISTANBUL (AA) - BERFIN KIRAÇ - Harvard Üniversitesi'nde arastirmalar yaptigi dönemde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastirma Kurumunun (TÜBITAK) 2232 Uluslararasi Lider Arastirmacilar Programi kapsaminda Türkiye'ye gelen Dr. Emrah Eroglu, insanin beyin dolasim sistemine yönelik projesiyle beyin vasküler sistemindeki islev bozuklugunun alzaymir ve parkinson benzeri hastaliklara etkilerini arastiriyor.

Avusturya'nin küçük bir köyünde dünyaya gelen, maddi imkansizliklar nedeniyle erken yaslarda marangozluk yapmaya baslayan Dr. Eroglu, 27 yasinda liseyi disaridan bitirdi. Geç basladigi egitim hayatina Viyana Üniversitesi Moleküler Biyoloji Bölümü ve Viyana Teknik Üniversitesi Teknik Kimya yüksek lisans programiyla devam etti.

Graz Tip Üniversitesinde tamamladigi doktora egitimi sonrasi aldigi arastirma destegi kapsaminda doktora sonrasi arastirmaci olarak 2 yil Harvard Üniversitesi ile 1 yil Graz Tip Üniversitesinde kalmasi gereken Eroglu, Harvard'daki arastirmalari sonrasinda TÜBITAK'in 2232 Uluslararasi Lider Arastirmacilar çagrisina basvurup 2019'da Türkiye'ye geldi.

Dr. Eroglu, Istanbul Medipol Üniversitesi Saglik Bilim ve Teknolojileri Arastirma Enstitüsünde (SABITA) bilimsel çalismalarini sürdürürken "Kemogenetik yöntemler ile beyin endotelyal disfonksiyon mekanizmalarinin arastirilmasi" baslikli projesiyle Avrupa Moleküler Biyoloji Örgütü (EMBO) tarafindan desteklendi.

- Harvard'dan Istanbul'a uzanan bilimsel yolculuk

EMBO Yerlesim Destegi kapsaminda TÜBITAK tarafindan üç yil süre ile saglanacak yillik 50 bin avro tutarindaki hibenin yani sira kendi laboratuvarlarini kurma veya büyütme konusunda destek kazanan Dr. Eroglu, uluslararasi bir bilim insanindan mentorlük alma, kendi alaninda çalismalar yapan arastirmacilarla bir ag olusturma ve ögrencileri için egitim olanaklari yakaladi.

Dr. Eroglu, AA muhabirine yaptigi açiklamada, Türkiye'deki teknik imkanlarin dünya standartlarinda arastirma yapmaya elverisli oldugunu söyledi.

Türkiye'ye gelme arzusu tasiyip "Acaba gitsem yapabilir miyim?" endisesi olan bilim insanlari için ekibinin bir örnek olabilecegini ifade eden Eroglu, sifirdan kurduklari laboratuvardaki çalismasiyla 2023 yili EMBO Yerlesim Destegi Ödülü'ne layik görülen 11 bilim insanindan biri oldugunu kaydetti.

Eroglu, projenin oksidatif stres seviyeleriyle ilgili olduguna dikkati çekerek, "Özellikle yaslandigimiz zaman vücudumuzda oksidatif stres seviyeleri yükselir. Bu genelde cilt yaslanmasina, farkli organlarin yaslanip islevselliginin bozulmasina sebep olur. Bunun da 'Direkt olarak beyin vasküler sisteminde etkisinin ne oldugunu ve daha sonra da beyin vasküler sistemindeki islev bozuklugunun alzaymir ve Parkinson gibi benzeri hastaliklara etkileri var mi, varsa da nasil bir etkisi var?' bunu arastirmak için çalisiyoruz." diye konustu.

Çalismasinin bilim dünyasi açisindan önemini aktaran Eroglu, söyle devam etti:

"Reaktif oksijen türleri çok hizli bir sekilde farkli moleküllerle reaksiyona girip de yok olduklarindan dolayi onlari saptamak çok zor. Uzaysal ve zamansal çözünürlükte saptanmasi çok zor. Biz de bunlar için geçtigimiz 6-7 yil içerisinde çok uygun araçlar gelistirdik. Vücudumuzda çok hizli bir sekilde, saniyeler içerisinde yok olan bazi molekülleri bu araçlarla görsel hale getirebildik. Bu da sunun için önemli, bu radikallerin olusumunu ve hangi sartlarda olustugunu anlamak bir sey. Daha sonra bunu taklit edebilmek de ikinci sey. Bunlari yapabildigimiz takdirde bazi hastaliklari modelleyebiliriz ve daha sonra da bu hastaliklarin nasil olustugunu, birbirleriyle iliskisi nedir, bunlari arastirabiliriz."

- "Bugüne kadar kesfedilmemis ne olabilir?"

Arastirmaci olmaktan büyük mutluluk duydugunu aktaran Eroglu, hayatinin ilk yillarinda akademik bir kariyeri hayal dahi etmedigini fakat o dönem saglanan bir imkanla egitim hayatina tekrar döndügünü söyledi.

Liseyi disaridan 7 yilda bitirebildigini, 27 yasinda ilk defa dogdugu çevreden çikip Viyana'ya gittigini dile getiren Eroglu, "Ilk defa bir büyüksehre gidiyorum ve büyüksehirde üniversiteye baslayacagim. Ilk dönem, ilk ders 'analitik kimya' diye bir derse girdim. Hazir oldugumu zannetmistim ama aslinda üniversitenin ne kadar zor oldugunu ilk defa orada gördüm. Girdigim her sinavi kaybettim, her sinavdan kaldim." dedi.

Eroglu, üniversitedeki arastirmalari sirasinda bilimsel çalismanin ne oldugunu kavramaya basladigina dikkati çekerek, bilime sevdalanmisken birakmak istemedigini dile getirdi.

Doktora sirasinda biyosensör gelistirme üzerine çalisan Eroglu, hocasinin "daha iyisini yap" teklifiyle bir projeye hazirlandigini anlatarak, "Böylece bir arayisa çiktim, 'Bugüne kadar kesfedilmemis ne olabilir? Kimsenin kesfetmedigi, kimsenin yapamadigi bir sey var mi acaba? Öyle bir seyin üzerinde çalissam?' diye bir arkadasima soru sordum. O da 'Nitrik oksit sensörü yok. Bugüne kadar kimse yapamadi.' dedi. Sadece bu bilgiyle yola çiktim. Nasip oldu, birkaç ay sonra da gerçekten ilk nitrik oksit sensörünü yaptik." ifadelerini kullandi.

Çalismalara kendini kaptirdigini dile getiren Eroglu, "Öyle bir hizla baslamisim ki normalde 3-4 sene bazen 5 sene süren doktora programini ben 1,5 senede bitirdim. Çünkü bütün beklentilerin tamamini zaten ilk dönemden bitirmistim. Müfredattaki bütün dersleri hizli bir sekilde tamamlamistim. Yüksek etkili makale bekleniyordu, onu da hallettim. Hatta bir degil birkaç tane makalem vardi. Bütün beklentileri yerine getirince 'Beni mezun edin. Neden olmasin?' dedim, mezun oldum." diye konustu.

- "Artik Türkiye'ye gidilebilir"

Daha sonra arastirmaci olarak baska bir projeden kabul gören ve bu kapsamda Harvard'da arastirmalarina devam eden Eroglu, "Iki yil Harvard'da kaldiktan sonra 1 yil tekrar Avusturya'ya dönmem gerekiyordu. Ben ona dönmedim, Türkiye'ye geldim." ifadelerini kullandi.

Eroglu, ABD'de de basarili çalismalar yaptiktan sonra "Artik Türkiye'ye gidilebilir" düsüncesinin olustugunu, tam da bu dönemde TÜBITAK projesinden haberdar oldugunu söyledi.

Bu konuda kendisinin projeyi kazanmaya yeterli görmedigini söyleyen Eroglu, büyük emeklerle yazdigi proje için kabul almaktan büyük mutluluk duydugunu dile getirdi.

- "Türkiye'ye gidip de bilim yapamam' diye bir bahane yok"

Bilimsel anlamda Türkiye'de her türlü imkanin oldugunu vurgulayan sunlari kaydetti:

"Türkiye'nin teknolojik anlamda her seye erisimi var. Bilim yapmak istiyorsaniz bu imkanlar var. Türkiye'ye has sorunlar var mi? O da var. Zamanla ögreniliyor bunlar, idare edilebiliyor. Ama 'Türkiye'ye gidip de bilim yapamam' diye bir bahane yok. Biz gayet iyi yapiyoruz, yeni bir ekip olmamiza ragmen çiktilarimiz var. Bunu yapabildigimizi gösteriyoruz. Biz yaparsak herkes yapar. Bu anlamda Türkiye'ye gelme arzusu olup da 'Acaba gitsem yapabilir miyim?' endisesi olanlar için aslinda gayet güzel bir örnegiz."

Eroglu, dünyadaki bilimsel imkanlari mukayese ederek, "Oradaki imkanlar bizimkinden çok daha fazla degil. Hatta bazi alanlarda bizim burada daha fazla avantajlarimiz var. Ögrencilerimiz çok parlak, çok zekiler, çok çaliskanlar. Bunlari yurt disinda çok bulamayabilirsiniz. Bilim yapmak istiyorsaniz da bunlar olmadan, insan kaynagi olmadan da yapmak çok kolay degil." seklinde konustu.