Rektör Erhan Özden: "Klasik Bati müzigini üstün görmek yerli degerleri hakir görmenin müzige sirayet etmesiydi"Halil Ibrahim Medet- "Bu cografyada makam müzigi vardir ve bunu hakir görmek cahilce bir propagandadir. Günümüzde bu tartismalar asilmaktadir. Üniversitelerde verilen egitimlerle de insanlarin duyarliligi artti"
ISTANBUL (AA) - HALIL IBRAHIM MEDET - Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, "Klasik müzigi türküden üstün görme, bu topraklarin degerlerini hakir görme ve insanina tepeden bakma zihniyetinin müzige sirayet etmesiydi. Bu cografyada makam müzigi vardir ve bunu hakir görmek cahilce bir propagandadir. Günümüzde bu tartismalar asilmaktadir." dedi.
Özden, AA muhabirine, özellikle Klasik müzik zevkinin toplumsal sinif ve statü farkliliklarini göstermenin araci olarak kullanildigini söyledi.
Bazi kisilerin ekonomik durumlari ve egitim düzeylerine göre ayristigi diger toplumsal gruplardan sanat zevki olarak da farkli olma arayisinda oldugundan bahseden Özden, "Insanlar arasinda farkliligi ortaya koyma konusunda en önemli araçlardan biri de sanattir. Arastiran, merak eden, üretme güdüsü olan ve varolusunu sorgulayan modern insan tarafindan sanat, elitligi göstermenin bir araci olarak kullaniliyor." diye konustu.
Sanat üzerinden elitizmin sanatçinin kendisi tarafindan degil de sanata ilgi duyan kisiler tarafindan ortaya konuldugunu ifade eden Özden, sanatin "insanlari estetize ederek daha anlamli hayat yasamalarini saglayan bir araç" olduguna inananlar için farkli olma arayislarinin önemini yitirdigini kaydetti.
Özden, insanlarin sanat eserlerine para harcamasinin eseri anlamak için yeterli olmadigini, sanat eserini anlamak için altyapi gerektigini ve her insanin ayni eseri ayni düzeyde anlamasini ya da ayni düzeyde haz almasini beklemenin "esyanin tabiatina aykiri" oldugunu dile getirdi.
- "Zamanin ruhu müzik tercihine etki eder"
Sanat eserinin insana hitap etmesinde ve müzik zevkinin gelisiminde çok farkli unsurlarin etkili olduguna dikkati çeken Özden, "Dogdugunuz andan itibaren çevrenize göre bir müzikal zevk gelistirmeye baslarsiniz. Müzikal dinleyen bir çevrede yetisirseniz günübirlik sosyal medya müzikleri dinleme arayisinda olmazsiniz." degerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Özden, müzik zevkinin olusmasinda zamanin ruhunun etkili oldugunu ve eskiden begenilen bir melodi veya tininin bugün ayni hazzi vermeyecegini anlatarak, söyle devam etti:
"Cep telefonlarinin yayginlasmaya basladigi 90'larda hosumuza giden tek sesli zil sesleri bugün duysak belki bizi rahatsiz bile edebilir. Ayrica bir kisi sadece üç asir önceki bir müzigi dinleyerek müzikal gelisimini tamamlayamaz. Insanlardan uzak yasamis biri, Dede Efendi veya Beethoven eseri dinleyip ondan keyif almasa bile davul, zurna gibi ritmik, dikey hareketlilige sahip çalgilar dinlediginde reaksiyon gösterebilir. Zamanin ruhu gibi içinde bulunan ortam ve zihin durumu da müzik tercihine etki eder. Bu yüzden otellerde, restoranlarda, AVM'lerde ve ulasim araçlarinda kullanilan müzikler de farklidir."
- "Makam müzigini yok saymak dogru degildir"
Insanlarin kültürleri ne kadar güçlüyse ürettigi sanat eserlerinin farkli kisilere dokunma potansiyelinin de o kadar güçlü oldugunu aktaran Özden, "Hakim müzik türleri içinde bu söz konusu. 1800'lü yillara kadar Osmanli musikisi baskinken daha sonra Klasik müzik baskin olmaya basladi." ifadesini kullandi.
Özden, bazi kesimlerin modernlesmeyle Anadolu müzigini ve enstrümanlarini "çoban müzigi, çoban enstrümani" seklinde etiketlerken aslinda siyasi tutum ortaya koydugunu ve artik bu tartismalarin olmasi gerektigi gibi asildigini belirtti. Özden sözlerini su sekilde sürdürdü:
"Klasik müzigi türküden üstün görme, bu topraklarin degerlerini hakir görme ve insanina tepeden bakma zihniyetinin müzige sirayet etmesiydi. Bu cografyada makam müzigi vardir ve bunu hakir görmek cahilce bir propagandadir. Günümüzde bu tartismalar asilmaktadir. Üniversitelerde verilen egitimlerle de insanlarin duyarliligi artti. Bunun üzerinden kavga üretmek dogru degil. Bizim güzeli aramamiz gerekiyor. 5 vakit ezanin hepsi farkli makamda okunuyor böylelikle insanlar sürekli makam müzigiyle muhatap oluyor. Bunu yok saymak ya da buna çamur atmak dogru degildir. Günes balçikla sivanmaz."
Türkü ile Bati müzigi karsilastirmasi yapmanin hem anlamsiz oldugunun hem de yöntem olarak dogru olmadiginin altini çizen Özden, iyi eseri tespit etmekte dogru yöntemin teknik kiyaslamalar yapmak oldugunu vurguladi.
Erhan Özden, bir enstrümani ustaca kullanan bir icracinin tipki orkestra gibi renkli eserler ortaya koyabileceginden ve sözün önem tasidigi eserlerde siirin vezin ve fonetiginin düzgün olmasinin kaliteyi belirlediginden bahsetti.
- "Müzisyenler bir yönüyle kültür elçileridir"
Her bölgenin müziginin degerli ve zengin olduguna vurgu yapan Özden, yerel kabul edilen Afrika müziginde ritmin, Anadolu'da sözün, klasik müzikte ise çok sesliligin veya çok ritimliligin belirleyici unsurlar olduguna isaret etti.
Özden, hangi kültürde yapilirsa yapilsin iyi bir müzisyenin tipki bir sinema filmi karakteri gibi farkli ülkelerden kisilerin sempatisini kazanabilecegini kaydederek, sözlerini söyle tamamladi:
"Müzisyenler bir yönüyle kültür elçileridir. Sanatçilarin en önemli görevlerinden biri insanlari birlestirmek olmali. Dünya sanatçisi olma iddiasinin geregi budur. Insanlar farkli cografyalarda icra edilen müziklerde kendi kültürlerindekiyle teknik olarak benzerlik bulursa ona daha fazla sempati duyar. Baris Manço'nun 'Gülpembe' eserini Japon halkinin begenmesinin nedeni belki de budur. Müzikal benzerlik ve kompozisyonlarin yakinligi da bu hususta önemlidir. Aslinda bu durum sadece müzige özgü degil bütün zevklerde benzer durum ortaya çikar. Bir kültürde çokça tercih edilen koku baska kültürdekine benzemezse insanlar onu agir da bulabilir."