RÖPORTAJ - Fatih, Sebnem ve Kaan Kisaparmak, müzikle dolu yasamlarinin kapisini açtiDilek Dalliag- Sanatçi Fatih Kisaparmak:- "Ülkemi ve milletimi çok sükür, dünyanin gidilemeyen Antarktika hariç her kitasinda, sazimla türkülerimle temsil etme onuruna ulastim"- "1985 yilinda Unkapani ile tanistim. Profesyonel meslek hayatim 1985'te basladi. Yani 38'inci yilimi sürüyorum profesyonel meslek hayatimda. Kirkinci yilima merdiven dayamis durumdayim"- Sunucu ve yorumcu Sebnem Kisaparmak:- "Hala ark

RÖPORTAJ - Fatih, Sebnem ve Kaan Kisaparmak, müzikle dolu yasamlarinin kapisini açtiDilek Dalliag- Sanatçi Fatih Kisaparmak:- "Ülkemi ve milletimi çok sükür, dünyanin gidilemeyen Antarktika hariç her kitasinda, sazimla türkülerimle temsil etme onuruna ulastim"- "1985 yilinda Unkapani ile tanistim. Profesyonel meslek hayatim 1985'te basladi. Yani 38'inci yilimi sürüyorum profesyonel meslek hayatimda. Kirkinci yilima merdiven dayamis durumdayim"- Sunucu ve yorumcu Sebnem Kisaparmak:- "Hala ark

ISTANBUL (AA) - DILEK DALLIAG - On yil aranin ardindan 20. albümü "Bu Sehir Benden Sorulur"u çikaran Türk halk müziginin "Türkü Baba" lakapli sanatçisi Fatih Kisaparmak, "Nice Nice Yillara Sevgilim" albümüne imza atan sunucu esi Sebnem Kisaparmak ve özgün müzik yapan 17 yasindaki ogullari Kaan Kisaparmak, müzik ve üretimle geçen hayatlarini, yasamdaki dönüm noktalarini ve hayata bakis açilarini AA muhabirine anlatti.

SORU: Merhabalar efendim, uzun zaman sonra tekrar bir aradayiz. Kaan henüz dogmamisti.

Sebnem Kisaparmak: "Evet, degil mi? 17 yil bitti. Ben 8 aylik hamileydim o zaman. Son röportajdan bu yana 17 yil geçmis."

SORU: Masallah, ne güzel dogan büyüyor ve büyüyen üretmeye basliyor. Bir geldiniz pir geldiniz. Yeni yilla birlikte aile boyu albüm yaptiniz. Fatih Bey, sizin 20. albümünüz "Bu Sehir Benden Sorulur" dediniz, 10 yil aradan sonra. Neden bu kadar ara verdiniz? Istanbul sehri çok büyük diye mi bu kadar uzadi ara?

Fatih Kisaparmak: "Neden bu kadar ara? Dogrusu, zaman içerisinde insanlar hep ayni seyi tekrar etmekten belli bir yorgunluk duyabilir. Ben binlerce halk konseri verdim, bunu biliyorsun zaten. Halk konseri demek, uzun mesafeleri kat ettikten sonra kitlelerle bulusmak, oradan bir baska uzun mesafeye tekrar kitlelerle bulusmak için yol kat etmektir."

SORU: Aslinda araya giriyorum gitmediginiz ülke de kalmadi sanirim dünyada?

Fatih Kisaparmak: "Ülkemi ve milletimi çok sükür, dünyanin gidilemeyen Antarktika hariç her kitasinda, sazimla türkülerimle temsil etme onuruna ulastim. Bu arada 300 civarinda beste yapmisim, derlemelerin yani sira. Baska sanatçi dostlara da verdigim bestelerden olusan ya da benim düzenlemelerine ve yapimina katkida bulundugum albümlerin toplam sayisi 50'yi geçti. Arkadan gençler geliyor. Ozan ve Kaan var. Baska gençler var. Hepsi bizim evladimiz, kardesimiz. Onlara da yol açmak lazim diye düsündüm. Bir süre isi garantiye aldim. Anadolu tabiriyle de yüregimi nadasa verdim. Bu nadas süresi kovid ile birlikte biraz istem disi olarak uzadi ama o süreçte de bir hayli yeni siir yazma ve beste yapma imkani buldum. Bunlarin sayisi 90'i geçince, yapimci arkadaslar bunlardan bir seçki hazirlayip mevcut günün kosullarina uygun olarak dijitalde paylasalim dediler. Dolayisiyla ben kendimi stüdyoda buldum ve 13 eserden olusan bir albüm çikardim. 'Bu Sehir Benden Sorulur' dedim."

SORU: Harikasiniz emeklerinize saglik. Bu arada Sebnem Hanim sizin ve Kaan'in da katkilari bu albümde çok büyük degil mi?

Fatih Kisaparmak : "Bu Sehir Benden Sorulur'un bestesi benim, sözlerini Sebnem yazdi. Benim albümümde Kaan'in 4 bestesini seslendirdim. Yine albümde Kaan'in, Ahmet Koç disinda aranjörlügü var. 3 bestenin aranjörlügünü yapti. Basgitarlari büyük oglumuz Ozan çaldi."

SORU: Siz müzik piyasasina evlatlar yetistirmissiniz sanki?

Fatih Kisaparmak: "Hepsi bizim evladimiz. Sonuç itibariyla çok sükür. Onlarin sanatsal mürüvvetlerini görmek, büyük mutluluk vesilesi. Allah'ima sonsuz kez sükürlerimi sunuyorum. Bize yillardir omuz veren, yüreginde yer ayiran büyük milletime sonsuz kez sükranlarimi, tesekkürlerimi sunuyorum. Bizler haddini bilen, ne yaptigini düsüne tasina yapan, sade ve sakin bir hayat yasayan insanlar olarak halkimizin huzurundayiz. Bizi hiç yaniltmadilar. Hepsine, ayri ayri bütün yurttaslarima sükranlarimi tazeliyorum."

SORU: Sebnem Hanim sizin de albümünüz "Nice Nice Yillara Sevgilim" çikti. Hayirli olsun.

Sebnem Kisaparmak: "Nice Nice Yillara Sevgilim single olarak çikti ama biz 12 sarkilik bir baska albüm daha hazirladik. Aslinda Nice Nice Yillara Sevgilim, bu albümün içinde olacak bir sarkiydi. Yine olacak. 'Sarkilar Bizi Söyler' programinda biz bunu okuyunca, mecburen (erken) çikmak zorunda kaldi. Mecburen dedim çünkü paylasmak istemiyorduk eseri aslinda ama paylasmis olduk. Radyolardan özellikle çok büyük destek aldi sarki. Hatta Hop Dedik Ayhan, 'Aranan kan, aranan sarki bulunmustur. Evlilik yildönümlerinin de vazgeçilmez sarkisi olacak Nice Nice Yillara Sevgilim.' dedi."

SORU: Leyla misali çok sevdiginizi söylüyorsunuz. Bunlar çok güzel, özel duygular. Fatih Beyi 1991 yilindan beri çok güzel bir askla seviyorsunuz zaten. Bu tabii ki evlatlarinizla katlanarak büyüyen bir ask ve sevgi oldu. Tanismanizin 2. gününde gelen evlilik teklifiniz vardi. Bu tatli aninizi hatirlatmanizi istesem?

Sebnem Kisaparmak: "Evet, 1990 yilindan beri sürüyor. Biraz sok aslinda. Antalya'da tanistik biz. Ben TRT'de spikerlik yapiyordum o zaman. 'Bizden Size' programini sunuyordum programci olarak. Zaten tek kanaldi, tek eglence programiydi Bizden Size. Çok da degerli, çok kiymetliydi. Baska kanal yoktu. Antalya'ya gittik çekim için. Fatih oraya geldi, tanistik. çok da ilginç. Zaten basinda da hep o günlerde yan yana resimlerimiz denk düsüyor hep ayni sayfalarda falan böyle. Tanistik, arkadas olduk. Bir anda çok büyük bir güven duygusu verdi bana. Yani bir arkadaslik olarak bakmistim ben meseleye."

Fatih Kisaparmak: "Hala arkadasiz canim."

Sebnem Kisaparmak: "Hala arkadasiz. Hayat arkadasiyiz. Ikinci günde evlenme teklif etti. Ben gerçekten sok oldum. Çünkü 20 yasindaydim. Sasirdim. Yeni spikerlik yapiyordum. Ama iyi oldu, iyi ki de evet demisim. Ama evet demem o anda olmadi, daha sonra oldu."

SORU: Evet de hayir da dememissiniz galiba orada. Ne demistiniz? Fatih bey de utandi, kizardi bu arada.

Sebnem Kisaparmak: "Vallahi çok zorlandi o da söylerken. Ben de sok olunca herhalde, onun etkisiyle dedi ki bana; 'Ben kimseye, seni seviyorum demedim. Kimseye evlilik teklif etmedim, evlenmeyi de hiç düsünmüyordum ama seni ilk gördügüm anda, iste evlenecegim kiz, dedim. Seni seviyorum.' dedi. Evlilik teklif etti. Ben de o sokla 'Ne yapalim yani?' demisim. Gerçekten herhalde sok aniyla söylemis oldum diye düsünüyorum."

- "Herhalde baglamayla iyi dertlestim, söylestim"

Fatih Kisaparmak: "Albümlere geçelim mi?"

SORU: Kaan'in da yeni ve ilk albümü "Egilmem" geldi. Böyle firtina gibi geldin Kaan. Hayirli olsun. Okulun devam ediyorken bu albüm fikri, nasil ortaya çikti?

Kaan Kisaparmak: "Öyle oldu. Çok tesekkür ederim, sag olun. 'Aysun Dogan Güzel Sanatlar Lisesi' son sinif ögrencisiyim. Babamin dedigi gibi pandemi sürecindeyken, online egitime geçmistik henüz. Iste o sira biraz herhalde baglamayla iyi dertlestim, söylestim. Herhalde fazla kurcaladim gerçekten. Orada birkaç ezgi çikinca babama dinlettim. 'Böyle bir seyler çikti, nasil?' dedim. Babam çok begendigini ve bunlarla ugrasmak istedigini söyledi. Ilk günü o 'Egilmem' albümümde 'Günes Bile Üsüyor' diye bir parça var. Profesyonel olarak ilk o yapildi."

Fatih Kisaparmak: "Bu stüdyoda kaydettik zaten."

Kaan Kisaparmak: "Ondan sonra babamin albümde bir parça çikti, 'Firari Yollar' isminde. Ondan sonra 'Çiçek Açmaz Daragaci' var babamin albümünde. Öyle öyle gelip, gittik. Beste sürecim 3- 4 senedir falan süren bir seydi. Bunlari albüme tasimaktan da çok mutluyum. Babama da çok tesekkür ederim."

Fatih Kisaparmak: "Estagfurullah."

Kaan Kisaparmak: "Annem zaten her zaman destekçim. Albüme vokal bile yapti yani öyle söyleyeyim."

SORU: "Baglamayla dertlesmek" diyor Kaan bey. 17 yasinda bir genç için gerçekten özel, önemli ve ne kadar derin sözler böyle? Bu sanirim ki aileden aldigi müzikal egitim ve terbiyenin iz düsümü olmali?

Sebnem Kisaparmak: "Yasindan çok büyük Kaan, çok olgun."

Fatih Kisaparmak: "Ben sanatçilarin ve bilim insanlarinin farkli olduklarini, farkli kumastan geldiklerini düsünürüm. Buna da inanirim. Dünyayi kurtaracaksa sanatçilar, bilim insanlari ve anneler kurtarir diye düsünürüm. Dolayisiyla sanatçi olunmaz, sanatçi dogulur. Kaan ve Ozan ile Kaan ve Ozan gibi bugün ülkemizin gurur, iftihar abidesi olan, yarinlarda çok daha büyük övünç, kivanç kaynagimiz olacak olan on binlerce genç evladimiz var. Konservatuvarlardan, güzel sanatlar liselerinden yetisen en az on binlerce evladimiz var. Bunlar bizim sesimizi çogaltacak, sözümüzü yüceltecek. Buna içtenlikte inaniyorum.

Kaan'la ilgili sunu da ekleyeyim Dilek ablasi müsaadenle, o söylemedi ama bence çok önemli bir seydi bu, Kaan, eserlerinin sözlerini yaziyor, bestelerini, birçogunun düzenlemesini, aranjelerini yapiyor. Sentetik sesleri, dijital sesleri kaydediyor, yetinmeyip üstüne akustik enstrümanlarla, örnegin baglama ailesinin fertlerini, buzukisini, udunu, cümbüsünü, tarcüsünü çaliyor, kayitlarini yapiyor."

- "Azerbaycan'da Kaan'a 'Türkü Bala' diyorlar"

SORU: Yani tek kisilik dev orkestra gibi öyle mi?

Fatih Kisaparmak: "Evet, bu masallahli bir durum. Bende bu kadar genis bir yelpaze yok. Kaan benden çok daha ileride."

SORU: 1980'lerin sonu, 1990'larin basinda "Kilim- Nazli Bebe" albümünüzle çiktiginizda milyonlara ulasan halk konserleri döneminiz oldu. "Çagdas Ozan", "Bay Kilim", "Türkü Baba" lakaplari üzerinize gerçekten çok güzel oturan elbiseler oldu.

Fatih Kisaparmak: "Eyvallah."

SORU: Simdi Kaan ile boynuz kulagi geçecek mi diyorsunuz?

Fatih Kisaparmak: "Boynuz kulagi geçer. Böyle bir dogru vardir."

Sebnem Kisaparmak: "Bu arada Azerbaycan'da Fatih'e 'Türkü Baba', Kaan'a da 'Türkü Bala' diyorlar. Isim koydular."

SORU: Bala ne demek?

Sebnem Kisaparmak: "Çocuk."

SORU: Ne güzel. Kaan böyle yorumlari, tanimlari seviyor musun?

Kaan Kisaparmak: "Genellikle seviyorum tabii, sevmez olur muyum? Zaten onun için yapiyoruz."

Fatih Kisaparmak: "Paylasarak çogaltiyoruz."

Sebnem Kisaparmak: "Aslinda bu yasta bir çocugun gerçekten kendi kültürünü, türkülerini milli-manevi degerlerini ortaya çikarmasi, onu sahiplenmesi, türküler, besteler yapmasi gerçekten çok güzel. Yani ben oglum oldugu için gurur duyuyorum. Hakikaten çok hosuma gidiyor. Zaten türkü söyleyen çocuklari çok seviyoruz. Her zaman da 'Allahim benim ogullarimla birlikte bu ülkenin bütün çocuklarinin yolunu, bahtini açik eyle yarabbim.' diye dua ederim. Gerçekten her dua ettigimde sadece kendi çocuklarima etmiyorum. Bu ülkenin bütün çocuklarina dua ediyorum. Çünkü gelecegimizi onlara emanet. Allah hepsinin, bütün gençlerin yolunu açik etsin insallah."

Fatih Kisaparmak: "Insallah."

SORU: Sizin gibi yetenekli anne-babadan olmalari, çok özel yeteneklerini de ortaya çikartiyor bir anlamda. Büyük oglunuz Ozan Bey de bas gitar çaliyor ve farkli müzik türlerini deniyor sanirim. Daha deneysel, caz müzik degil mi?

Fatih Kisaparmak: "Dogru. Ozan, Bilgi Üniversitesinde müzik teknolojileri, ses mühendisligi ve kompozisyon tahsil etti, Ingilizce olarak. Enstrüman olarak basgitarda karar kildi. O söyledigin gibi baska kulvarlarda ama netice itibariyla bu büyük yatakta akan ortak nehrimizde çaba harciyor."

Sebnem Kisaparmak: "Çok farkli bir tarzi, farkli bir durusu var. Gurur duyuyoruz Ozan'la da."

SORU: Ozan Bey tip olarak, Kaan da ses olarak size benzemis Fatih bey. Duruslarini da sizden almislar Sebnem Hanim.

Sebnem Kisaparmak: "Evet."

- "Ilk bestemi 13 yasinda yaptim"

SORU: Fatih Bey, Kaan'in beste yapmaya baslama yasi 17. Sizin ilk beste yaptiginiz, söz yazdiginiz yas kaçti?

Fatih Kisaparmak: "Ilk bestemi orta birinci sinifta yapmistim. Demek ki 13 yasindaymisim. Rahmetli babamin bir siirini bestelemistim. Babam ve annem ögretmendi, egitimciydi. Babam ayni zamanda sairdi ve keman çalardi. Onun anneme yazdigi bir siiri bestelemistim. Daha sonraki yillarda müzikle ilgim, baglamayla özellikle hep sürdü. Fakat normal tahsil hayatima devam ettim. Sonrasinda 1985 yilinda Unkapani ile tanistim. Profesyonel meslek hayatim 1985'te basladi. Yani 38'inci yilimi sürüyorum profesyonel meslek hayatimda. Kirkinci yilima merdiven dayamis durumdayim."

SORU: Az bir zaman dilimi degil.

Fatih Kisaparmak: "Bir ömür gerçekten. Bu arada sunu da ekleyeyim, Ozan da Kaan da bileklerinin hakkiyla, hak ederek bulunduklari yerdeler ve hak ederek olacaklari yere yürüyüp, kosacaklar."

SORU: Evet, aslinda riskli bir durum degil mi ünlü bir anne-babanin çocugu olmak? Eger gerçekten egitimleri ve yetenekleri yoksa gerçekten çok üzücü olabiliyor hayatlari, degil mi?

Sebnem Kisaparmak: "Evet, gerçekten çok zor."

Fatih Kisaparmak: "Çok zor. Sanatta, sporda, yetenek gerektiren islerde torpil olmaz."

Sebnem Kisaparmak: "Evet, mümkün degil."

Fatih Kisaparmak: "Zaten olsaniz da bir ise yaramaz. Bir yere kadar gelirsiniz, bir yerden sonra nefesiniz tikanir, duvara yaslanirsiniz. Yani gerçekten yetenegi olan insanlarin platformunda bu gençler kosuyorlar."

SORU: Baglamayla dertlestim diyen, "Egilmem" ve "Kurtulus Zeybegi" gibi bir parça yapan bir genç olarak Kaan torpille hareket edecek birine hiç benzemiyor zaten.

Kaan Kisaparmak: "Sözleri babamin, beste benim aslinda."

Fatih Kisaparmak: "Kurtulus Savasimiz ile ilgili bir türkü aslinda. Çagdas bir türkü."

Sebnem Kisaparmak: "Çok saglam okuyor. Ayni zamanda çok iyi bir solist Kaan yani iyi bir yorumcu. Gerçekten detone olmadan, girtlagini yerinde kullanarak çok iyi yorumluyor. Yani besteci olabilirsiniz ama ayni zamanda iyi bir yorumcu olmak zor bir seydir. Ayni zamanda enstrümanini çok güzel çaliyor. Mesela bütün sarkilarinin aranjesini Kaan yapti ve bütün baglamalari Kaan çaldi. Baglamalarin disinda bas gitar, ut, perdesiz gitar çaldi. Yani her enstrümani hemen hemen çalabilme yetenegi var, nefesliler disinda. Gerçi onda da var ama."

SORU: Ne güzel, rahatça bir albümü teslim edebiliyorsunuz demektir bu?

Sebnem Kisaparmak: "Kesinlikle. Benim albümümün çok iddiali oldugunu düsünüyorum."

SORU: Biraz bahsedebilir misiniz albümden?

Sebnem Kisaparmak: "Çok degisik bir albüm yaptik. Sound olarak da eski özlenen bir sound oldu. Yani bizim genç kizlik zamanlarimizda meshur olan arabesk sarkilarin yani sira yine sözü müzigi bana, Fatih'e ait olan eserleri de seslendirdik. Ama tamamen Kaan'in katkisi var. Yani aranjman mantigi, onun baglama çalimi, onun ruhunu koymasi var. Yani mesela bir sarkida az önce dinledin biliyorsun, yani o kemanlar. Inanilmaz iddiali bir albüm oldu. Kaan'in bundaki payi çok çok büyük. Ben gerçekten çok sansliyim."

- "Kaan'in, Sebnem'in ve benim tuttugum nabiz genis yas skalasini kapsayabilir"

SORU: Sanirim Kaan'in da etkisiyle hem gençleri de cezbedecek bir albüm olacak hem de orta yas ve üzerini galiba?

Sebnem Kisaparmak: "Evet sen öyle dedin, insallah."

Fatih Kisaparmak: "Çok dogru bir tespit bu. Kaan'in, Sebnem'in ve benim tuttugum nabiz gerçekten genis yas skalasini kapsayabilir."

Sebnem Kisaparmak: "Yani bu yilin en iddiali albümü olacak diyebiliriz."

SORU: Fatih Bey, siz yorumculuk, söz yazarligi ve besteciliginizin öncesinde Varlik dergisi ve edebiyat dergilerinde röportajlar yaparak hayatinizi sürdürüyordunuz. Aslinda buna da devam etmek istemissiniz öyle mi?

Fatih Kisaparmak: "Hem de nasil. En büyük idealim gazeteci olmakti. 2 sene kadar kisa süreli de olsa Ankara'da gençlik yillarimda parlamentoda foto muhabirligi yaptim. Istanbul’a geldigim dönemde 'Varlik' basta olmak üzere çesitli edebiyat ve sanat dergilerinde siir, makale ve röportajlarim yayinlandi. Mesela iki sayisinda Varlik'in o dönem 'Arabesk' dosyasi diye kapaktan girdigimiz dosyalar hazirlamistim. Seksenli yillarin basindan bahsediyorum. Dolayisiyla o isi çok sevdim, çok severek yapiyordum. Yani büyük hayalimdi iyi bir gazeteci olabilmek, güzel röportajlar yapmak, roman yazmak. Fakat insanlarin yasam dengeleri, kader kavsagi, kirilma anlari var hayatlarinda."

SORU: Neydi sizin kirilma noktaniz?

Fatih Kisaparmak: "Babamin vefati."

SORU: Allah rahmet eylesin.

Fatih Kisaparmak: "Amin, hepimizin. Üniversiteye ilk girdigim dönemdi. Babami kaybettikten sonra Kaan'in ifadesiyle sazimla dertlestim. Daha çok müzige yer verdim hayatimda ve kendi kendime müzik terapi yaptigim seanslarda ürettigim seyleri kaydettim. Bir gün birisi bunlarin beste oldugunu söyledi. Ilk albümüm 'Kilim'in repertuvari böyle olustu. Ardindan 19 albüm daha yaptim. Bugüne kadar geldik."

SORU: Ama bu kader döngüsü ne kadar da güzel olmus. Çagdas ozanliga gidis yolu yine aslinda yazin dünyasi içinde olmus ve sarki üretmekle birlikte varsiniz.

Fatih Kisaparmak: "Tabii, yine siirle ugrasiyorum. Mesela bir dönem size söyle söyleyeyim, sanki bir gazetede köse yazariymisim gibi her Allah'in günü mutlaka bir makale kaleme aldim. Bunu kimse bilmez. Hatta bunlari dosyalar halinde yillarca sakladim. Roman degil ama öykü denemelerim oldu. Siir kitabi yayinladim, basilan öykü kitabim oldu."

SORU: Biri de incelemeler ve derlemelerin oldugu "Dil Folkloru Açisindan Harput Agzi" isminde kitabinizdi degil mi?

Fatih Kisaparmak: "Dogru. Yukari Firat havzasinda, Harput odaginda dil etnolojisini arastirdigim bir kitaptir o. O da benim özel ilgi alanima giriyor."

SORU: Devami gelir mi böyle çalismalarin?

Fatih Kisaparmak: "Var, onun genisletilmis 2. baskisi hazir. Fakat dedim ya, önceligimiz artik hep müzik. Çünkü ben kendimi, varolus nedenimi bu gezegende bulunus sebebimi en iyi müzikle ve siirle ifade edebildigimi düsünüyorum."

- "Simdiki gençler çok çabuk pes ediyor"

SORU: Uzun yillardir mutlu bir evliliginiz var. Simdiki zamanda evlilikler de, iliskiler de çok kisa sürüyor. Gençler arasinda o denge saglanamiyor ya da baska türlü öncelikleri ve bakis açilari var. Mutlu ve huzurlu giden bir evliligin formülü, sirri var midir? Bu anlamda gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Sebnem Kisaparmak: "Evlilik zor aslinda. Düsünün, bazen çok farkli kültürlerden iki kisi bir araya geliyor ve bir mayalanma süreci yasiyorsunuz o dönemde. O sizden, siz ondan bir seyler aliyorsunuz. Ondan sonra siz o mayayla çocuklar yetistiriyorsunuz. Simdi öyle bir sey ki bu herkesin kendi aile kültürü var, bu ayri bir sey. Simdiki gençler çok çabuk pes ediyor. Pes etmeyeceksiniz. Mesela, bizim kaç yil oldu?"

Fatih Kisaparmak: "32 yil."

Sebnem Kisaparmak: "32 yil olacak bu yil. 32 yil gerçekten kolay geçmiyor. Yani bazen sabretmek, birbirini anlamaya çalismak, empati yapabilmek çok önemli. 'Sebnem kayinvalidesini çok sever, hep kaynanasini anlatir.' falan derler hep. Bakin öyle bir süreç geldi ki, neredeyse ben kayinvalide olacagim artik. Benim söyle bir nasihatim olsun; hiçbir sekilde esinizin ailesiyle kötü iliskiler yasamayin. Anlamaya çalisin, daha çok sevecen olun. Daha çok verici olun, daha anlamaya çalisin. Her sey çok daha güzel oluyor. Birbirlerinin ailelerini kabul ettikleri zaman aslinda evlilik daha saglam yürüyor. Çünkü öyle bir sey oluyor ki, ikimizin arasinda bir problem olsa kayinvalidem beni tutar. Benim babam da Fatih'i tutar. Eger gerçekten böyle aileleriniz varsa çok güzel. Aile bizim toplumumuzda çok önemli. Aileler hep evliliklerin içinde bir sekilde. Bizim zamanimizda da öyleydi, su anda da öyle. Hep birlikte mutlu olabiliyoruz. Yani ne ben sadece esimle mutlu olabilirim ne esim sadece benimle mutlu olabilir. Onun annesi, iste benim babam, benim ailem, çocuklarim, amca, yenge, teyze. Biz böyle yasayan bir aileyiz. O sekilde mutluyuz. Güveniyoruz birbirimize. Zorluklar olmuyor mu? Tabii ki oluyor ama birlikte asmaya çalisiyor ve asiyoruz."

SORU: Böylece sevgi paylastikça çogaliyor degil mi?

Sebnem Kisaparmak: "Evet benim programimin adiydi. 'Sebnem Kisaparmak'la Paylastikça'. 2005 yilinda baslamistim. Paylastikça kelimesi o zaman yoktu. Hatta Kanal genel müdürü dedi ki bana, 'Ya Sebnem bu paylastikçayi nereden buldun?' Ben 2000 yilinda ilk çikardigim albümde 'Paylasmak istedim.' demistim. Sevgi paylastikça çogalir, acilar paylastikça azalir derken, paylastikça bugün çok önemli bir yere geldi. Bu kelimenin içini doldurabilmek çok güzel. Çünkü insan paylastikça var. Gerçekten paylastikça var. Derdi paylastikça azaltiyoruz. Sevinci, sevgiyi, gülümsemeyi paylastikça çogaltiyoruz. Yani sabah evden çiktiginiz zaman, komsunuzla bir selam, bir gülümseme paylasiyorsaniz hayat öyle güzel. Paylasmak bence çok önemli ve çok sihirli bir kelime."

Fatih Kisaparmak: "Kesinlikle. Baska ne anlami var ki hayati yasamanin? Yani bir toz zerresi kadar bile olmadigini gördügümüz su koskoca bildigimiz dünyadan neyi götürecegiz? Para, pul, makam, mevki, san, söhret, gençlik vs. Sahip oldugumuzu zannettigimiz her sey aslinda birer yanilsama degil mi? Kalici olan degerler ugruna yasamak olmali iste."

Sebnem Kisaparmak: "Insanlar mutluluk, huzur ariyor ama iç huzuru bulabilmek çok önemli. Yani iç huzura erismek, o olgunlugu demlendirmek gerçekten çok önemli. Bazen insanlar çok sinirli oluyor, 'Hep bunlar benim basima geliyor?' falan diyorlar. Iste böyle noktalarda biraz daha sakin olup, söyle oturup, ne oluyor demeli. Bu çok mu önemli? Simdi Allah'a çok sükür sevdiklerim yanimda, çocuklarim, esim sag. Babam, kardesim var diye bir düsünceye girdigi zaman birden bire sakinlesiyor. Hayattaki en kiymetli seyin aile oldugunu düsündükçe gerçekten hayata karsi sabri da sükrü de fazlalasiyor. Iç huzuru bulan mutlulugu buluyor. Huzur, mutluluk bence hep burada. Mutluluk insanin içinde, kalbinde ve beyninde."

Fatih Kisaparmak: "Ve müzikte."

Sebnem Kibaparmak: "Ve müzikte, tabii."

SORU: Kaan senin de düsüncelerini alalim. Böyle güzel bir ailen var. Uzun yillardir evliler. Okulda arkadaslarin arasinda ailesi ayriliklar yasayanlar var mi? Arkadaslarinizla sorunlarinizi paylasiyor musunuz?

Kaan Kisaparmak: "Tabii ki, mutlaka var. Söyle söyleyeyim, ben arkadaslarimla fazla iç içe yasamiyorum. Okul arkadaslarim, okulda kaliyor genellikle. Hayatimin içinde yer eden 3-4 arkadasim var. Onlarla görüsürüm genellikle. Saglam dostluklar onlar gerçekten. Bugün telefon rehberimi açsam bin küsur numara bulabilirsiniz ama bunlar sadece çevremde merhabalasacagim, 'Hos geldin' diyebilecegim ama onun disinda evime almayacagim, evimde yatirmayacagim, birlikte sofrayi paylasmayacagim insanlar. Onun için de arkadaslarimla çok fazla bir sey paylasmiyorum. Müzik okulunda oldugumuz için müziklerimizi paylasiyoruz genellikle."

Fatih Kisaparmak: "Bir sey ekleyebilir miyim? Kaan çok güzel konusuyor fakat bazi noktalar var ki mesela bence çok önemli, onu atlamamak lazim. Kaan evin içinde bile, kendi odasinda, kendi basina yeten bir kisilige sahip. Uzun saatler boyunca biz Kaan'i görmüyoruz. Kulakligini takiyor, müzik ürettigi sistemine daliyor. Bazen günesin dogdugunu falan sonradan fark ediyor. Müzik için yasayan, müzikle yasayan bir genç. Bence basarinin temelinde de bu var. Bu azim var."

SORU: Evet azimlilik ve yaninda kendi basina sikilmamak da var sanirim içinde?

Fatih Kisaparmak: "Bravo, asla sikilmiyor."

Sebnem Kisaparmak: "24 saat çalisiyor. Ben bazen bir kalkiyorum, bakiyorum gece 02.00-03.00 çalisiyor. Kaan inanilmaz çalisiyor, saatlerce baglama çaliyor, çok az uyuyor ama hayatinin büyük bölümünü gerçekten evde stüdyoda geçiriyor. Hani gençler çikar, gezer. Kaan'in öyle bir hayati yok."

Fatih Kisaparmak: "Günde 8-10 saat baglama çaliyor, müzik yapiyor."

- "Her iki oglum da benden çok daha ilerde"

SORU: Sanirim ustalasmaya, virtüözlüge giden basari da böyle geliyor, degil mi?

Fatih Kisaparmak: "Evet, kesinlikle."

Kaan Kisaparmak: "Hiçbir sey çalismadan olmuyor zaten. Ama sadece teknikle de olmuyor. Ruhunu da katmak çok önemli."

Fatih Kisaparmak: "Agabeyi de böyleydi. Ozan da mesela kulakligini takardi, saatlerce gitarini elinden düsürmezdi. Kaan da sazini, baglamasini elinden düsürmüyor. Ben de bir dönem böyleydim. Ama her iki oglum da benden çok daha ilerde. Bunu tüm samimiyetimle, onur duyarak söylüyorum."

SORU: Iki oglunuzla enstrümantal bir konser vermeyi düsünüyor musunuz?

Fatih Kisaparmak: "Olabilir. Belki bir 'Babalar Günü' konseri yapabiliriz."

Sebnem Kisaparmak: "Babalar günü var zaten. Kuruçesme'de olacaklar 18 Haziran'da. Babalar Günü konseri. Babalar ve ogullari, insallah."

Fatih Kisaparmak: "Allah saglik verirse, bir aksilik olmazsa."

SORU: Bir dönem ortaligi kasip kavuran, hala dinledigimizde içimize isleyen "Bu Adam Benim Babam" sarkiniz aklima geliyor. Babalik duygusunu, evlat-baba iliskisi çerçevesinde sizin babanizla ve çocuklarinizla olan iliskinizi nasil yorumlarsiniz?

Fatih Kisaparmak: "Eyvallah, sag olun. Bu iliski çok önemli. Özellikle erkek çocuklari için baba rol modeldir. Tabiatiyla benim için de öyleydi. Rahmetli babam, benim hayatimda tanidigim en özel, en güzel insandi. Onu taklit ederek büyüdüm. Onu takip etmeyi ögrendim. Taklit ve takip süreci bittikten sonra ona saygi, hürmet asamasindayim. Yani o gerçekten muhtesem bir insan ve çok iyi bir babaydi. Ben onun evladi olmakla kendimi çok sansli sayiyorum. Ondan ögrendigim seyleri ve hayatin bana ögrettigi diger seyleri bir araya getirip, çocuklarima babalik yapmaya çalisiyorum. Umarim onlar da bir gün benim babam hakkinda söyledigim seyleri benim için söyler. Aslinda ben onlardan çok sey ögreniyorum. Onlara bir sey ögrettigimizi falan zannediyoruz biz büyükler aslinda onlardan çok sey ögreniyoruz. Mesela, çocuklarim bana baba olmayi, rol model olmayi ögretti. Dolayisiyla onlar donmamis beton gibi. Üstüne çizdiginiz sey kalici. Onlar bana sorumluluk ögretti. Gerçekten ebeveyn-evlat iliskisini çok önemsemek lazim."

SORU: Allah agzinizin tadini bozmasin, gençlerin de ayaklarina tas degdirmesin diyelim.

Fatih Kisaparmak: "Hiç kimsenin. Amin, gözlerine yas, ayaklarina tas degmesin. Insallah hep sizin gibi böyle mütebessim olurlar hayata dair."

Sebnem Kisaparmak: "Evet. Allah bütün gençlerimizin, çocuklarimizin yüzünü güldürsün insallah."

SORU: Sebnem Hanim kendinizi yalniz hissediyor musunuz?

Sebnem Kisaparmak: "Ne bakimdan?"

SORU: Bir kiz çocugunuz olsun ister miydiniz su hayatta? Erkek evlatlar da çok kiymetli ama siz sanki tamamen erkeklerle sarilmis haldesiniz evde, öyle degil mi?

Fatih Kisaparmak: "Erkek egemen bir aile."

Sebnem Kisaparmak: "Gerçekten öyle. Hatta ben 'Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler' gibiyim. Gerçekten öyle. Annemi çok erken, 49 yasinda kaybettim. Bir kiz kardesim yok. Dolayisiyla iste Kaan, Ozan, Fatih, babam, erkek kardesim ve onun oglu var. Yani kimse yok kiz olarak."

Fatih Kisaparmak: "Benim ailemde de kiz çocugu yok."

Sebnem Kisaparmak: "Hiç kimse yok benim. Yani hepsine annelik yapiyorum."

SORU: Ana kraliçesiniz yani?

Sebnem Kisaparmak: "Evet öyle diyorlar. Babam dahil diyor ki, 'Sen bizim annemizsin.' Sebnem anne, diyorlar. Bu da çok güzel bir sey. Tabii ki kizim olsun isterim ama ben diyorum ki gelinlerim benim kizim olacak. Kayinvalidem bana öyle derdi. 'Sen benim kizimsin. Fatih'ten daha öndesin benim için.' derdi. Hakikaten öyleydi. Daha önde tutardi. Bekliyorum ki insallah çok güzel gelinlere sahip olacagim. Onlar benim kizim olacak."

SORU: Kaan'in var yolu daha ama Ozan beyin var mi bilmiyorum?

Sebnem Kisaparmak: "Insallah bekliyoruz. Kizim olacak insallah. Bekliyoruz, torunlarimiz olur insallah."

SORU: Fatih Bey, sayisiz kurum ve kurulustan sayisiz ödülünüz var. Bunun yani sira Firat Üniversitesi tarafindan verilen fahri doktoraniz var.

Fatih Kisaparmak: "Bu çok önemli, benim için çok degerli, çok kiymetlidir."

SORU: Bunun yani sira Malatyaspor, Elazigspor yönetim kurulu üyeliginiz vardi futbolda. Sanatla birlikte bu görevlere, ödüllere baktigimizda, geride durarak, kendinizi ön plana atmadan bu kadar özel ödül almaniz ve gönüllerde yer etmeniz çok önemli. Neler hissediyorsunuz ve son olarak gençlere ne tavsiyeleriniz olur?

Fatih Kisaparmak: "Estagfurullah. Allah'in sansli kullariyiz. Ben buna inaniyorum. Çok sükür. Sohbetimizin basindaki cümlelerden birini açarak söylemem gerekirse, sanatçilar, bilim insanlari, edebiyatçilar bence görevli varliklardir. Buna inaniyorum. Bu gezegene bir görevi, misyonu üstlenerek, yüklenerek, programlanarak geldigimizi düsünüyorum. Bu bir sorumluluktur. Yani ben dogdugumda elimde mikrofonla dogmadim. Bir gün Türk halki bana bir mikrofonu emanet etti. Yaradanim bana bir mikrofonu lütfetti. Onun sorumlulugunu tasimak zorundayim. Oradan, su anda oldugu gibi sizlerin sayesinde, daha genis kitlelere sözümüzü ulastirabiliyorsak, bu bir sorumlulugu da beraberinde getirir. Dolayisiyla ettigimiz her sözden, her mimigimizden, jestimizden, oturmamizdan, kalkmamizdan, ürettigimiz eserlerdeki kelimelerden, kisacasi her seyiyle bu hayattan sorumluyuz. Bunun geregini yapmakla yükümlüyüz. Bunun geregi ne? Bence kendini bilmek, tanimak, çevresine, halkina, milletine ve neticede tüm insanliga kapasitelerimiz ölçüsünce dogru mesajlari ulastirmak, dogru hedefler sunmaktir. Yani müzik çok etkin bir iletisim araci. Birebir herkese ulasabiliyor. Bu nedenle çok agir bir sorumlulugumuz oldugunu düsünüyorum. Bunun çok yipratici, zor bir is oldugunun farkindayim. Ama sükürler olsun, Allah'a çok sükür ki biz bugüne kadar yanilmadik, yaniltmadik. Bundan sonra da umarim son nefesimize kadar geldigimiz gibi yürürüz."

SORU: Uzun yillar insallah sizlerle birlikte oluruz.

Sebnem Kisaparmak: "Insallah, çok tesekkür ederiz."

SORU: Kaan bir maxi single'in geldi Egilmem'in ardindan. Bahsedebilir misin ondan?

Kaan Kisaparmak: "Evet, yeni 3 sarkilik maxi single çikarttim, 'Hayatin Mermisi Islemez Bana'. 'Egilmem'in ikincisi, devami gibi aslinda. Kisa bir süre oldu, 'Egilmem'den 5,5 ay sonra çikti yaklasik. Ama dönem maalesef eski kaset, albüm dönemi gibi olmadigi için ve henüz yasimin 17-18 olusundan dolayi hem konser yapamiyorum hem de programlar yok artik eskisi gibi. Bir tanitim yapamiyoruz. Onun için aslinda habire üretmek gerekiyor."

- Özgün müzik yapiyorum ve bu halkin çocuguyum. Bu yüzden halkima ithafen bu müzigi yapiyorum"

SORU: Sosyal medya tanitma ve yayma konusunda destekleyici olmuyor mu sence?

Kaan Kisaparmak: "Ben o konuda biraz sitem ediyorum aslinda. Neden ediyorum? Ben özgün müzik yapiyorum ve bu halkin çocuguyum. Bu yüzden halkima ithafen bu müzigi yapiyorum. Ama bence özgün yani Türkçe protest müzik demeyi de daha çok dogru buluyorum. Beni dinleyenlerin hepsine gönülden tesekkür ediyorum. Bir pop bestesi yaptigimiz zaman yaklasik bu sizi 5-10 sene götürebiliyor. Benim sitemim su, 8-10 sarkilik bir albüm yapiyoruz ve bunun içinden anca 1-2 sarki siyrilabiliyor. Ben de bir iki sarkinin arkasina saklanmak istemiyorum. Bu iki sarkiyla konser de yapamazsiniz, program da veremezsiniz zaten."

SORU: Ama çok sayida da eser üretiyorum diyorsun?

Kaan Kisaparmak: "Evet, zaten üretiyorum ve söyle söyleyeyim, babama 'Türkü Baba' lakabini yakistirdiklari için bana 'Türkü Bala' diyorlar. Ama babam Türk halk müzigi sanatçisi gerçekten. Ben özgün müzik yapiyorum."

SORU: Bunun özellikle altini çizelim öyle mi?

Kaan Kisaparmak: "Ben altini çiziyorum çünkü mesela geçenlerde, 'Sarkilar Bizi Söyler' de bir türkü gecesi yaptik. Öncelikle oradaki bütün müzisyen büyüklerime, orkestramiza basta yapimcim Polat Yagci'ya tesekkür ediyorum. Söyle söyleyeyim, türkü gecesi oldugu için Türk halk müziginin genç yildizi gibi lanse edildim. Ama ben adimin Türk halk müzigi ile yan yana bulunmasinda hata buluyorum. Neden? Çünkü ben Türk halk müzigi yapmiyorum. Türk halk müzigi keske yapabilsem."

Fatih Kisaparmak: "Estagfurullah. Sen, Çagdas, halk müziginin genç seslerindensin bence."

Sebnem Kisaparmak: "Çok da güzel türküler söyledin. Gerçekten çok güzeldi. O gece türkü gecesi oldugu için anonim türküler okudu Kaan."

SORU: Tabii aldiklarini yansitman çok degerli ama özgün müzik yapmak da çok degerli degil mi?

Kaan Kisaparmak: "Artik özgün müzigin eskisi kadar degeri yok gibi düsünüyorum. Bundan dolayi aslinda üzülüyorum. Çünkü Egilmem albümü de son 15 senenin yapilmis en iyi özgün albümüdür. Ben Osman Ismen ile çalistim. Osman Ismen, babamdan Ahmet Kaya'ya, Selda Bagcan'a, özgün müzigin birçok dev ismini parlatmis bir aranjör gerçekten. Aslinda keske doksanlara dogsaymisim gibi bir düsüncem var yani."

SORU: Zaten senin ruhun doksanlar gibi.

Kaan Kisaparmak: "Evet, hala doksanlarda yasiyorum."

Sebnem Kisaparmak: "Öyle, hepimiz doksanlarda yasiyoruz."

Kaan Kisaparmak: "Evet, özellikle annemin albümündeki sound'lar olsun, babamda olsun, hep doksanlara özendigimiz için böyle soundlar çikartiyoruz. Yoksa insanlarda sey algisi olusuyor; 'Biz bunu babandan dinledik. Biz bunu bundan dinledik. Neden ayni seyi tekrarliyorsun?' diyorlar. Kardesim ne yapalim? Mal bu kadar iste."

Fatih Kisaparmak: "Bu bir bayrak yarisidir."

SORU: Sen de yorumunu katiyorsun ve böylelikle daha oluyor bence.

Kaan Kisaparmak: "Evet kesinlikle."

Fatih Kisaparmak: "Tabii ki."

Sebnem Kisaparmak: "Çok güzel yorumluyor. Hakikaten ben anne olarak konusmuyorum. Annesi olarak degil, bir dinleyici olarak söylüyorum."

Fatih Kisaparmak: "Su noktada hakli ama. Halkimizin kulagi 4, en fazla 8 mezurluk sürekli tekrar yöntemiyle ezberletilen, ezberlemesi, tekrari kolay fakat müzikal içerigi olmayan sözde sarkilara, bestelere maalesef alistirildi."

Kaan Kisaparmak: "Aslinda bunda bence müzisyenlerin ya da halkimizin bir kabahati yok. Alistirilan sistemle alakali bir sey var. Halka ne verirsen alir. Iyiyi verirsen alan bir milletiz biz."

Fatih Kisaparmak: "Bravo, iyi seyleri verirsen hep alir insanimiz."

Sebnem Kisaparmak: "Ben inaniyorum ki sen daha çok güzel seyler vereceksin bu millete. Çok güzel bir sesin, çok güzel bir yorumun var."

Fatih Kisaparmak: "Egilmem demeye devam et."

Sebnem Kisaparmak: "Egilmem dedi, çok büyük çikis yapti. Egilmeden bükülmeden hakkinla, bak girtlaginla, Allah sana vermis o sesi, o yetenegi. Eline vermis o baglamayi ve çalmayi. O sesi nasip etmis. Yolun açik olsun yavrum. Ülkemizin bütün gençlerinin yolu açik olsun."

Fatih Kisaparmak: "Sana da çok tesekkür ediyoruz. Bütün arkadaslara ayri ayri tesekkür ediyoruz, zahmetlerinize, ilginize. Evet, sen biraz önce ima ettin, her tasin altindan çikan insanlar degiliz. Böyle biraz yerinde durmayi, öne firlamamayi tercih ederek yasiyoruz. Ama sizin gibi kiymet bilenlerin kiymeti daim olsun."

Sebnem Kisaparmak: "Hepinize çok tesekkür ediyoruz. Özelikle de yillardir Anadolu'dan beslenen ve Anadolu'ya seslenen insanlar olarak gerek yaptigimiz programlarla, gerek siirlerle, türkülerle, sarkilarla Anadolu Ajansi'na özel tesekkür ediyoruz."

Fatih Kisaparmak: "Aynen öyle. Ne varsa Anadolu'da var."