Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Altun, Avrupa Parlamentosu'nda konustu:Ömer Tugrul Çam- "Depremden etkilenen 11 ilimizin yeniden insa ve ihya çalismalarini var gücümüzle sürdürüyoruz. Devletimiz daha önce Van'da, Elazig'da, Izmir'deki vatandaslarini nasil yalniz birakmadiysa, Yüzyilin afetinden etkilenen kardeslerimizin de yanindadir, yaninda olmayi sürdürecektir" - "AB Komisyonu tarafindan önümüzdeki günlerde düzenlenecek Bagisçilar Konferansi'ni çok önemsiyoruz. Bu etkinlik Avrupa ülkelerini

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Altun, Avrupa Parlamentosu'nda konustu:Ömer Tugrul Çam- "Depremden etkilenen 11 ilimizin yeniden insa ve ihya çalismalarini var gücümüzle sürdürüyoruz. Devletimiz daha önce Van'da, Elazig'da, Izmir'deki vatandaslarini nasil yalniz birakmadiysa, Yüzyilin afetinden etkilenen kardeslerimizin de yanindadir, yaninda olmayi sürdürecektir"
- "AB Komisyonu tarafindan önümüzdeki günlerde düzenlenecek Bagisçilar Konferansi'ni çok önemsiyoruz. Bu etkinlik Avrupa ülkelerini

BRÜKSEL (AA) - Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun, Avrupa Parlamentosu'nda yaptigi konusmada, "Depremden etkilenen 11 ilimizin yeniden insa ve ihya çalismalarini var gücümüzle sürdürüyoruz. Devletimiz daha önce Van'da, Elazig'da, Izmir'deki vatandaslarini nasil yalniz birakmadiysa, yüzyilin afetinden etkilenen kardeslerimizin de yanindadir, yaninda olmayi sürdürecektir." dedi.

Altun, Brüksel'de Avrupa Parlamentosu tarafindan düzenlenen "Afetin Yaralarini Sarmak Için Dayanisma" (Solidarity To Overcome Disaster) baslikli panele katildi. Avrupa Parlamentosunun davetlisi olarak katildigi panelin kapanis konusmasini gerçeklestiren Altun, bu önemli toplantiya istirak etmekten duydugu memnuniyeti dile getirdi.

Türkiye'nin çok zor bir dönemden geçtigini belirten Altun, ülkenin 6 Subat Pazartesi sabahi 7,7 büyüklügünde bir depremle sarsildigini, bu depremden yaklasik 9 saat sonra da 7,6 büyüklügünde bir sarsinti yasadigini hatirlatti.

O günden bu yana 15 binden fazla artçi sarsintinin tespit edildigini, yasanan depremlerde 48 bine yakin insanin hayatini kaybettigini belirten Altun, felaketten canli kurtulan yüzbinlerce insanin da gerek fiziksel gerek psikolojik yaralar aldigini söyledi.

Türkiye'de 11 ili dogrudan etkileyen bu afetin bölgeyle hiçbir bagi olmayan vatandaslari dahi derinden yaraladigini ifade eden Altun, "Söz konusu deprem afeti nedeniyle Türkiye'nin bir bütün olarak sarsildigini, ülkemizin neresinde olursa olsun hiçbir vatandasimizin 'Yüzyilin Afeti' dedigimiz bu olayin etkisinden tam olarak kurtulamadigini ifade etmeliyim. Bir deprem ülkesi olan ve yakin geçmisinde birçok büyük deprem gören Türkiye bile yasananlari idrak etmekte çok zorlandi." dedi.

Bu yükün agirligina, bu imtihanin zorluguna ragmen Türk devleti ve milletinin el birligiyle yeniden ayaga kalktigini dile getiren Altun, kamu kurumlarinin yani sira sivil toplum kuruluslari, özel sektör, spor kulüpleri ve medyanin bu süreçten alninin akiyla çiktigini kaydetti.

Altun, aralarinda birçok Avrupa ülkesinin de bulundugu Türkiye'nin yabanci dostlarinin da destek çagrisini yanitsiz birakmayarak afet bölgesine ayni ve nakdi yardimlarini ulastirdigini, arama kurtarma ekiplerini bölgeye sevk ederek birçok insanin hayatini kurtardigini vurguladi.

Hükümetin depreme hazirlik amaciyla olusturdugu Türkiye Afet Müdahale Plani'nin (TAMP) depremin ilk dakikasindan itibaren devreye aldigini hatirlatan Altun, AFAD koordinasyonunda bir yandan arama kurtarma çalismalari baslatilirken diger yandan depremzedelerin gida ve barinma gibi temel ihtiyaçlarinin karsilanmaya basladigini, Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan’in da ilk andan itibaren çalismalari yakindan takip, sevk ve idare ettigini anlatti.

Türkiye'nin, yaklasik 20 yildir depremlere ve diger afetlere hazirlikli hale gelmek için birçok farkli adim attigina ve tedbirler aldigina isaret eden Altun, "Aslinda attigimiz bu adimlar, Türkiye'nin son 20 yilda ne kadar büyük bir dönüsüm geçirdigini ve ne kadar güçlü kurumlara kavustugunu ortaya koyuyor." dedi.

Cumhurbaskani Erdogan'in geçen günlerde deprem nedeniyle yikilan binalarin yüzde 98'inin 1999 depreminden önce yapildigini açikladigini animsatan Altun, bu tespitin, Türkiye'nin Marmara depreminden sonra dogru adimlar attigini, gereken tedbirleri büyük ölçüde aldigini ve afete dayanikli sehirler kurma noktasinda ilerleme kaydettigini gösterdigini söyledi.

Altun, yüzyilin afetinde yikilan sehirlerin ayaga kaldirilmasi ve süregelen kentsel dönüsüm projelerinin çevreye duyarli bir sehirlesme felsefesiyle sürdürülmesi noktasinda da güçlü ve istikrarli siyasi irade ihtiyacinin açikça hissedildigini ifade etti.

Yüzyilin Afeti sonrasinda devletin, ilk andan itibaren tüm kurum ve kuruluslariyla vatandasinin yaninda olduguna dikkati çeken Altun, "AFAD koordinasyonunda askerimizden polisimize, saglik çalisanlarimizdan arama kurtarma ekiplerimize kadar on binlerce kamu personeli deprem bölgesine ulasarak gerekli çalismalari baslatmistir. Bölgede yasayan kamu görevlilerinin ise ailelerinin güvenligini bile düsünmeden halkin yardimina kostuguna sahidiz." dedi.

- "Devletimiz bir bütün olarak seferber oldu"

Depremin ardindan devletin bir bütün olarak seferber oldugunun altini çizen Altun, sunlari kaydetti:

"Bu kapsamda ülkemizin gurur kaynagi olan yerli milli insansiz hava araçlarimiz da bölgeyi havadan tarayarak, yikilan veya hasarli binalarin hizla tespit edilmesini mümkün kilmistir. Böylece sahada toplanan bilgiler anlik olarak Ankara'daki kriz merkezine ulastirilmis ve elimizdeki kaynaklar en verimli biçimde kullanilmistir.

Elbette afetin yaralarinin sarilmasi, uzun vadeli bir istir. Bugün gelinen noktada 3 milyon 772 binden fazla depremzede, afet bölgesinden tahliye edilmistir. Tahliye edilen vatandaslarin hayatlarini yeniden kurmalari, çocuk ve gençlerin egitimlerini sürdürmeleri, depremzedelerin hem maddi hem de manevi olarak desteklenmesi için gereken adimlar atilmistir, atilmaktadir.

Depremlerin ardindan 1,7 milyon bina ve 5,1 milyon bagimsiz bölüm incelenmis; bes ildeki hasar tespit çalismalari tamamlanmistir. Yaklasik 2 milyon vatandasimiza bölgede geçici barinma imkani saglanmis; bu kardeslerimizin kullanimi için yalnizca çadir ve konteynerler degil, ögrenci yurtlari, gemiler ve misafirhaneler hazir edilmistir."

- "Dezenformasyonun tehdit olusturdugunu açikça gördük"

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanliginin depremin ilk gününden itibaren hem Ankara'daki kriz merkezinde hem de sahada çalismalarda bulundugunu anlatan Altun, depremin ardindan bir yandan ulusal ve uluslararasi basinin çalismalarini kolaylastirmak diger yandan dezenformasyon ve bilgi kirliligiyle mücadele etmek için gerekli adimlari attiklarini bildirdi.

Bu kapsamda Türk medyasinin yani sira ülkemizde yasayan 400 civarinda yabanci gazeteci ile yurt disindan geçici olarak gelen 1400'e yakin medya temsilcisinin akreditasyon islemlerinin yapilarak, bölgede rahat ve güvenli sekilde çalismalarinin temin edildigini belirten Altun, basin merkezleri kurulmasi ve gazetecilerin yedek batarya gibi temel profesyonel ihtiyaçlarinin karsilanmasi için çalismalar yaptiklarini söyledi.

Ayni zamanda Cumhurbaskanligi Iletisim Merkezinin de (CIMER) çok yogun mesai yaparak vatandaslardan gelen yaklasik 1,5 milyon basvuruyu degerlendirdigine isaret eden Altun, Baskanlik bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin özellikle sosyal medyada olusan bilgi kirliliginin önlenmesi ve kamuoyunun aydinlatilmasi için bültenler yayinladigini ve dezenformasyona dogrudan müdahale ettigini anlatti.

Dezerformasyonun, son yillarda tüm devletler tarafindan çok daha ciddi bir tehdit olarak görülmeye baslandigina dikkati çeken Altun, bu kapsamda diger ülkeler gibi Türkiye'nin de bazi tedbirler aldigini söyledi.

Geçen yil dezenformasyon yasasinin Meclis tarafindan kabul edildigini animsatan Altun, özellikle sosyal medya platformlarinda yalan haberlerin sistematik biçimde yayilmasinin önüne geçmeye gayret ettiklerini bildirdi. Altun, su degerlendirmelerde bulundu:

"O dönemde ifade özgürlügünün arkasina saklanarak Türkiye'yi elestirenler olmustu. Bilhassa Avrupali dostlarimizin dezenformasyonla mücadele gibi fevkalade hayati bir konuda Türkiye'yi tenkit ederken, bizimle çok benzer tedbirler almalari dogal olarak kafalarda soru isaretleri olusturmustur.

Ancak depremlerden sonra dezenformasyonun yalnizca devletin güvenligine degil, vatandasin can ve mal güvenligine de tehdit olusturdugunu açikça gördük.

Öncelikle depremin ardindan art niyetli kisi ve gruplar tarafindan sosyal medyada asilsiz iddialar ortaya atildi. Belirli adreslerde enkaz altinda oldugunu söyleyen sosyal medya kullanicilarinin mesajlari binlerce insan tarafindan paylasildi. Ancak arama kurtarma ekipleri buralara gittiginde saglam binalarla karsilasti. Böylece eldeki kaynaklarin verimli kullanilmasina engel olmaya çalisanlari gördük.

Maalesef Twitter basta olmak üzere uluslararasi sosyal medya sirketlerinin bu süreçte bazi eksiklikleri oldugunu da söylemek durumundayim. Ilk günlerde Twitter'dan gerekli destegi alamadik ancak yapilan görüsmelerin ardindan söz konusu sirket dezenformasyon konusuna gereken dikkati göstermeye basladi. Su anda da Twitter ile yakin isbirligimizi sürdürüyoruz."

- "Türk milletinin yaninda olan tüm ülke ve halklara tesekkürü borç biliyoruz"

Türkiye'nin depremin yaralarini sarmak için attigi adimlar kapsaminda sivil toplum kuruluslarinin katkilarina da deginen Altun, afetle birlikte yeniden ortaya çikan bu birlik beraberlik, kardeslik ve kaderdaslik duygusunun, Türk milletini özel ve yenilmez kilan temel unsurlar oldugunun altini çizdi.

Türkiye'de yasanan yüzyilin felaketinin tüm dünyada yanki uyandirdigini belirten Altun, Türkiye'nin TAMP kapsaminda ilk tespitlerin yapilmasinin hemen ardindan 4. seviye alarm verdigini ve bu çerçevede uluslararasi destek çagrisinda bulunuldugunu bildirdi.

Altun, Türkiye'nin çagrisina Avustralya'dan Azerbaycan'a, Japonya'dan Yunanistan'a, ABD'den Ukrayna'ya, Israil'den Almanya'ya, Güney Kore'den Katar'a, Rusya'dan Ispanya'ya kadar birçok ülkenin yanit verdigini dile getirerek, sunlari kaydetti:

"Ayni zamanda üyesi oldugumuz Avrupa Birligi Sivil Koruma Mekanizmasi ve NATO müttefiklerimizden önemli destek gördük. Elbette bu zor zamanda Türk milletinin yaninda olan tüm ülke ve halklara tesekkürü borç biliyoruz. Bu kapsamda birçok ülke Türkiye'ye arama kurtarma ekiplerini gönderdi. Depremzedelere ayni ve maddi yardimlar ulastirdi.

Bizim 'dost kara günde belli olur' diye güzel bir atasözümüz vardir. Devletler arasinda zaman zaman anlasmazliklar yasansa da deprem neticesinde bu kadar milletle insani bir ortak paydada bulusabilmekten, bu kadar dosta sahip oldugumuzu görmekten mutluluk duyduk. Dolayisiyla biz bir yandan ulus devlet reflekslerini güçlendirerek vatandaslarimizin refahini artirirken diger yandan ortak aci ve riskler karsisinda ulus devlet reflekslerinin arka planda kalmasi gerektigini görüyoruz. Dünyamizi tehdit eden salgin hastalik, silahli çatisma ve afetlerin küresel etkileri oldugunu göz önünde bulundurmali; bunlarin önüne geçmek ve yaralari sarmak için yeni bir uluslararasi isbirligi modeli gelistirmeliyiz.”

- "Bagisçilar Konferansi Avrupa ülkelerinin destegini ortaya koyacak"

Altun, Avrupa Birligi (AB) Komisyonu tarafindan önümüzdeki günlerde düzenlenecek Donörler Konferansi'ni çok önemsediklerine isaret ederek, "Bu etkinlik, Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye verdigi destegi ortaya koyacak; depremzedelere yönelik uzun vadeli çalismalar için kaynak olusturacaktir. Esasen dünyanin dört bir yanindan destek görmemiz, bir anlamda Türkiye'nin yillardir tüm insani krizler ve dogal afetlerde diger milletlerin yardimina kosmasinin dogal sonucu olarak görülebilir. Bildiginiz gibi ülkemiz, gayrisafi milli hasilasina oranla insani yardimlar noktasinda dünya liderleri arasinda bulunmaktadir. Son depremlerden sonra imkani olan devletlerin farkli sekillerde destek sunduguna sahit olduk. Bu çabalarin tamamini takdir ve minnetle karsiliyor; benzer afetlerin dünyanin hiçbir yerinde yasanmamasini temenni ediyoruz." ifadelerini kullandi.

- "Türkiye'yi afetlere karsi en hazirlikli ülke haline getirmekte kararliyiz"

Cumhurbaskani Erdogan'in deprem bölgesini defalarca ziyaret ederek vatandaslarla bir araya geldigini aktaran Altun, söyle devam etti:

"Cumhurbaskani'miz bölgedeki vatandaslarimizin dertlerini dinledi, varsa eksiklerin giderilmesi için gerekli talimatlari verdi. Yüzyilin afetini siyasete malzeme etmeye çalisanlarin aksine, 'insani yasat ki devlet yasasin' düsturuna uygun bir biçimde tek meselesinin yaralari sarmak oldugunu israrla ifade etti.

Bu çerçevede depremden etkilenen 11 ilimizin yeniden insa ve ihya çalismalarini var gücümüzle sürdürüyoruz. Devletimiz daha önce Van'da, Elazig'da, Izmir'deki vatandaslarini nasil yalniz birakmadiysa yüzyilin afetinden etkilenen kardeslerimizin de yanindadir, yaninda olmayi sürdürecektir. Bu kapsamda bir yandan yaralari sararken diger yandan depremin bölgedeki ekonomik hayata, demografiye, kültüre, tarihi mirasa ve çevreye verdigi hasari gideriyoruz. Öncelikli hedeflerimiz arasinda, Sayin Cumhurbaskani'mizin ifade ettigi üzere, bir yil içerisinde güvenli ve kalici konutlarin insa edilerek hak ve ihtiyaç sahiplerine ulastirilmasi bulunuyor."

Altun, ayni zamanda Türkiye'nin baslica gündem maddelerinden birinin de Istanbul basta olmak üzere topraklarimizin herhangi bir noktasinda yasanabilecek afetlere hazirlanmak oldugunun altini çizdi.

Cumhurbaskani Erdogan'in geçtigimiz günlerde Türkiye Ulusal Risk Kalkani Modeli'nin ilk toplantisina baskanlik ettigine dikkati çeken Altun, birçok kiymetli bilim insaninin katildigi bu toplantida Cumhurbaskanligi bünyesinde bir Afet Yönetimi Politikalari Kurulunun ihdas edilecegini de açikladigini söyledi.

Altun, "Sayin Cumhurbaskani'mizin ifadesiyle sadece ortak akilla degil, ortak vicdan, ortak ahlak, ortak vizyon birligiyle Türkiye'yi dünyanin afetlere karsi en hazirlikli ve afetler sonrasinda en hizli ve etkili tepki verebilen ülkesi haline getirmekte kararliyiz." dedi.