3 SORUDA - Türkiye'nin NATO serüveni ve ittifaktaki rolüDoç. Dr. Furkan Kaya- Türkiye'nin jeopolitik derinligi, NATO stratejileri açisindan vazgeçilmez konumdadir. Bu durum Türkiye'yi, Bati'nin sinir ülkesi degil dünya jeopolitiginin merkezi olmaya aday hale getirdi

3 SORUDA - Türkiye'nin NATO serüveni ve ittifaktaki rolüDoç. Dr. Furkan Kaya- Türkiye'nin jeopolitik derinligi, NATO stratejileri açisindan vazgeçilmez konumdadir. Bu durum Türkiye'yi, Bati'nin sinir ülkesi degil dünya jeopolitiginin merkezi olmaya aday hale getirdi

Doç. Dr. Furkan Kaya, Türkiye-NATO iliskilerinin tarihini ve güncel gelismeleri, AA Analiz için 3 soruda kaleme aldi.

  • Türkiye'nin NATO hikayesi nasil basladi?

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi (SSCB) tehdidine karsi atilan ilk adim 17 Mart 1948'de Ingiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasinda "Brüksel Antlasmasi"nin imzalanmasidir. Fakat dönemin en büyük askeri gücü Amerika Birlesik Devletleri'nin (ABD) antlasma disinda kalmasi uygun görülmeyince 4 Nisan 1949'da Kuzey Atlantik Antlasmasi imzalanarak ABD de ittifaka dahil oldu.

Bu dönemde Sovyetler Birligi lideri Josef Stalin'in toprak ve Bogazlar üzerinde hak iddiasi, Türkiye'yi ciddi milli güvenlik endisesine sürükledi. Truman Doktrini'yle beraber ABD ile yakinlasmaya baslayan Türkiye, Sovyet tehdidini bertaraf edebilmek için Kuzey Atlantik Ittifaki'na (NATO) üyelik çalismalarina basladi. Türkiye, Bati blokunun güvenliginin sadece Avrupa kitasinda degil, Akdeniz kiyilarini da içine alacak sekilde saglanabilecegini sürekli vurguladi. Fakat özellikle Ingiltere, Türkiye'nin ittifaka üye olmasindan ziyade "Akdeniz ve Ortadogu Komutanligi" olusumuyla ittifaka "çipalanmasini" istiyordu. Türkiye'nin NATO'ya ilk müracaati 1950'de gerçeklesti fakat basvuru reddedildi. 14 Mayis 1950'de Demokrat Parti'nin (DP) iktidara gelmesi ve 25 Haziran'da Kore Savasi'nin patlak vermesi, yeni iktidara üyelik yolunda önemli bir firsat sagladi. Adnan Menderes ve Celal Bayar, Kore'ye 4 bin 500 kisilik Türk kuvveti gönderdikten sonra Türkiye 2. basvurusunu 1 Agustos 1950'de yapti. Fakat bu basvuru da NATO Bakanlar Konseyi tarafindan reddedildi.

1951'den itibaren ABD, Türkiye'nin ittifakin güvenligi için tam üye olmasini düsünmeye basladi. Çünkü artan Sovyet yayilmaciligiyla NATO'nun güneydogu kanadinin güvenligi tam olarak saglanmadan Sovyetlere, misliyle mukabelede bulunamayacagi anlasildi. Ayrica Türk ordusunun Kore'de Kunuri muharebesinde Çinlilere karsi gösterdigi direnis ve Amerikan tugayinin hayatini kurtarmasi, ABD'nin gözünde Türkiye'nin prestijini artirdi. Tüm bu etkenlerle Türkiye, NATO'ya 18 Subat 1952'de resmen üye oldu.

  • Türkiye'nin NATO için önemi nedir?

Türkiye sadece üyesi bulundugu NATO için degil, diger bölgesel ittifaklar açisindan da son derece stratejik öneme sahiptir. Öncelikle cografi konumu itibariyla Türkiye, Avrasya cografyasinin köprübasi ülkesi; Asya, Afrika ve Avrupa kitalarinin adeta mentesesidir. Yani Türkiye'nin jeopolitik derinligi NATO stratejileri açisindan vazgeçilmez konumdadir. Bu durum Türkiye'yi, Bati'nin sinir ülkesi degil dünya jeopolitiginin merkezi olmaya aday hale getirdi. Türkiye merkez ülke oldugunda, etrafinda kenar ve köprü ülkeler olusmaya baslamasiyla cografi etki sahasi oldukça genisleyecek. Dolayisiyla NATO, özellikle Ukrayna savasiyla Rusya'ya karsi cephe hattini genisletmek isterken kendi gelecegini Avrasya cografyasinda görüyor. Iste tam da bu noktada Türkiye'nin milli çikarlari adina "grand strateji" olusturmasi gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin gücü sadece sinirlariyla degil, etki sahasi insa ettigi cografyalarla ölçülecek. Her ne kadar Türkiye, NATO kaidelerini sonuna kadar yerine getiriyor olsa da maalesef NATO Türkiye'nin milli güvenlik sorunlarina cevap veremiyor. Terör konusunda Türkiye degerli bir yalnizlik içinde mücadele veriyor. Halbuki NATO "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz" demektir.

NATO diger taraftan Avrasya stratejileri içinde Dogu Akdeniz'i içine alacak sekilde Büyük Orta Dogu'ya hakim olmak istiyor. Bu baglamda Türkiye'nin cografi olarak Bati, Asya ve Afrika bloklari arasinda olmasi bölgesel olaylara genis ve kus bakisi bakma firsati sagliyor. Demek ki Türkiye, NATO açisindan ittifakin vazgeçilmez bir üyesi ve kaybedilemeyecek kadar stratejik bir bölgesel güç. Yeni dünya düzeninde artik uluslararasi sistem çok tarafli denge arayisi içinde. Zorlayici ittifaklar yerine kisa dönem koalisyonlar görecegimiz bir dönem içine girildi. Türkiye ise bu yeni süreçte "oyun kurucu" rolüne hazir olmali.

  • Son dönemdeki gelismeleri düsündügümüzde Türkiye'nin ittifak içindeki konumunu nasil görüyorsunuz?

Son dönemde yasanan gelismeler gösteriyor ki dünyamiz artik soguk savas kurumlariyla idare edilemiyor. Birlesmis Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ve NATO neredeyse bütün bölgesel krizlerde zayif pansuman tedbirlerden öteye gidemedi ve sinifta kaldi. Örnegin Bosna'da, Filistin'de ve birçok bölgede Müslümanlar katledilirken bu kurumlar olaylara gerekli ölçüde müdahale etmedi veya edemedi. Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in BM Genel Kurulunda ifade ettigi gibi "Dünya 5'ten büyüktür." sözü gelecegin en önemli mottosu olacak. Çünkü her geçen gün bu sözün ne kadar hayati oldugunu, dünyanin kaderinin bes ülkenin inisiyatifine birakilmamasi gerektigini anliyoruz. Örnegin, bir felaket aninda dahi ilk müdahale için öncelikle büyüksehir yerine ilçe belediyesine müracaat ediyoruz. Dünya üzerinde yasanan bölgesel sorunlara da ancak bölgesel organizasyonlarla çare bulunabilir.

Türkiye, Batili ülkelerin hakimiyet teorilerinde yer alan Kalpgah (Avrasya) bölgesinin yakininda olmasi nedeniyle bir blok tercihine zorlaniyor. ABD, bir yandan Türkiye'nin kenar kusaktan koparak Avrasya'ya entegre olmasindan korkarken Rusya da Karadeniz, Dogu Akdeniz ve Hazar havzasi stratejileri açisindan Türkiye'yi yaninda görmek istiyor. Bati, yeni bir "sark sorunu" insa etmek isterken aslinda doguda yeni bir siyasi ve ekonomik günes doguyor. Türkiye'nin bir bölgesel güç olarak Türk-Islam cografyasinda çikarlarini korumasi küresel aktörleri oldukça rahatsiz ediyor. NATO içinde ve diger üyesi olmadigi ittifaklarda bile farkli aktörlerle müzakere masasina oturabilen bir ülke olarak Türkiye, Balkanlar, Kafkaslar, Asya ve Afrika'da arabuluculuk rolü üstlendi. Ayrica Ukrayna-Rusya savasinin üçüncü dünya savasina dönüsmesini engelleyen hayati hamleler yapti. Türkiye'yi NATO içinde güçlü kilan bir baska özelligi de dis politikasini, bölgesel sorunlari çözme ve uluslararasi düzeyde istikrari saglama çabalari olarak ikiye ayirabilmesi ve kompartiman diplomasisi içinde isbirligi ve çatisma alanlarina mesafe koyabilmesidir.

[Doç. Dr. Furkan Kaya, Yeditepe Üniversitesi Ögretim Üyesi]

* Makalelerdeki fikirler yazarina aittir ve Anadolu Ajansinin editöryal politikasini yansitmayabilir.