3 SORUDA - Israil’de kitlesel protestolar ve ülkede siyasetin gelecegiDr. Ferit Belder- Her ne kadar etkisi ve kapsamini öngörmek simdiden zor olsa da ilerleyen süreçte yargi reformu tartismalarini tekrar görecegimizi söylemek mümkün

3 SORUDA - Israil’de kitlesel protestolar ve ülkede siyasetin gelecegiDr. Ferit Belder- Her ne kadar etkisi ve kapsamini öngörmek simdiden zor olsa da ilerleyen süreçte yargi reformu tartismalarini tekrar görecegimizi söylemek mümkün

Dr. Ferit Belder, Netanyahu'nun tartismali yargi düzenlemesini askiya almasinin ardindan, protestolarin ülke siyasetine etkisini ve yargida reformun gelecegini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldi.

  • Asiri sag, tartismali yargi reformunu neden istiyor?

Yargi reformu tartismalari Israil’de sag siyasetin çok uzun zamandir belirli araliklarla dile getirdigi bir husustur. Öyle ki protestolarin siddetlendigi, grevlerle hayatin durma noktasina geldigi bir süreçte Israil Basbakani Binyamin Netanyahu’ya süreci askiya alma çagrisi yapanlar arasinda yer alan eski Basbakan Naftali Bennett ve Adalet Bakani Ayelet Saked bile henüz birkaç yil önce seçim kampanyalarinin hedefine Yüksek Mahkeme’yi koymuslardi. Dolayisiyla mevcut düzenlemeleri Netanyahu’nun kisisel iktidar hirsinin bir yansimasi olarak görmek dogru ama eksik olacaktir. Güvenlik kaygilarinin artmasi sonrasi yasa yapim sürecinin dondurulmasi yönünde açiklama yapan Savunma Bakani Yoav Gallant’in görevden alinmasini takiben tirmanan olaylarla birlikte Netanyahu’nun tek basina geri adim atmakta zorlanmasi da bu durumu destekliyor.

Netanyahu’nun özellikle asiri sagci ortaklari yargi reformu konusunda tüm protestolara ragmen tek tarafli ilerleme konusunda israrci oldu. Netanyahu yasa sürecini askiya alma karari aldiginda basini çektigi koalisyonun asiri sagci unsurlari kendisini koalisyonun sonunu getirmekle tehdit etti. Ulusal Güvenlik Bakani Itamar Ben-Gvir’in bakanlik bünyesinde kendisine bagli bir ulusal güvenlik birimi kurulmasi konusunda ayni gün Netanyahu’dan kopardigi imtiyaz sonrasinda, Netanyahu’yu yasanin askiya alinmasi konusunda açikça desteklemedigi; sadece askiya almaya karsi koalisyon aleyhine eylemde bulunmamaya razi oldugu görüldü. Yüksek Mahkeme'nin 1990'li yillarin basindan beri gelistirdigi yargisal aktivizm, asiri sagin Yahudi devleti ideasiyla örtüsmüyor. Asiri sagcilarin bu reformu, bu nedenle destekledigi söylenebilir. Bilindigi gibi Israil Devleti kendisini Yahudi ve demokratik olarak tanimliyor. Israil saginin devletin Yahudi kimligine yatirim yapmasiyla olusabilecek anti demokratik sonuçlara Yüksek Mahkeme ‘demokratik’ kimligine sahip çikarak müdahale ediyor. Bu yönüyle yargi reformlari, yargi bagimsizliginin altinin oyulmasinin yani sira, asiri sagci gruplarin dar siyasal aktörlüklerinden siyrilarak siyasal liderlik iddialarina uygun zemin olusturuyor.

  • Protestolar Israil siyasetinde bir dönüm noktasi olur mu?

Su asamada muhalefet bilesenlerinin farkli yorumlari bulunuyor. Yasa sürecinin tamamen rafa kalkmamasi sebebiyle protestolarin belirli yogunlukta devam edebilecegi öngörülebilir. Ancak özellikle geçtigimiz iki gündeki gibi büyük bir ivmeyi en azindan belirli bir süre yakalamayacagi söylenebilir. Çünkü çok genis toplumsal sektörlerin katildigi, isçi sendikasi Histadrut’un genel grev çagrisi yaptigi, üniversitelerin egitime ara verdigi bir hareketlenmenin tekrar yasanmasi için ilave tetikleyici faktörler olmasi gerekir. Netanyahu’nun yasa sürecini askiya alan konusmasinin hemen sonrasinda Histadrut’un grevi sonlandirma karari da normallesmeye yönelik hizli bir isaretti.

Protestolar Israil’de kuskusuz önemli bir tarihsel dönemi temsil ediyor. Ancak formel siyaseti dönüstürme kapasitesi son günlere kadar oldukça sinirliydi. Protestolarin sürdügü günlerde yapilan kamuoyu arastirmalari Israil parlamentosundaki dagilimi etkileme gücüne sahip bir devinim yaratmadigini gösteriyordu. Elbette bu durumda protesto gösterilerinin büyüklügünü, yansittigi toplumsal muhalefetin sesini ve Netanyahu’nun geri adim atmasinda görüldügü üzere siyasal etkisini göz ardi edemeyiz. Sadece, protestolarla birlikte seçmen davranislarinda parlamento matematigini degistiren bir etki saptanmadi. Ancak pazar ve pazartesi günü yasananlar, özellikle Savunma Bakani Yoav Gallant’in görevden alinmasi Netanyahu taraftarlarinca da benimsenen bir görüs olmadi. Dolayisiyla bu iki günde yasanan olaganüstü hareketliligin Israil siyasetine ne ölçüde etkisi olacagini su asamada ölçmek pek mümkün degil.

  • Yargi reformu tekrar gündeme gelir mi?

2022 seçimleri sonrasi kurulan Netanyahu liderligindeki asiri sag koalisyon sadece yargi reformu konusunda degil, Bati Seria’da daha önce durdurulmus yerlesim faaliyetlerinin yeniden baslamasina onay verilmesi, Mescid-i Aksa’daki statükonun tartismaya açilmasi, polis gücünün daha sert bir biçimde kullanilmasi gibi pek çok konuda oldukça cüretkar adimlar atiyor. Aslinda tüm bu adimlar karsisinda onu durdurabilecek en büyük güç Yüksek Mahkeme’dir. Iktidar koalisyonunun parçasi olarak yürütmeyi etkileyebilseler de yarginin sinirlandirmasindan kurtulamiyorlar. Asiri sagci Itamar Ben-Gvir’in partisi Yahudi Gücü (Otzma Yehudit) hareketinin önceki lideri Michael Ben-Ari'nin, 2019 seçimlerinde yarismasi Yüksek Mahkeme tarafindan engellenmisti. Asiri sagin Yüksek Mahkeme ile mücadelesi akilda tutuldugunda Netanyahu’nun merkezde oldugu ancak iktidarinin devamliligi konusunda mecbur oldugu bir asiri sag güç odaginin varligini görmek gerekiyor. Buna ilaveten, Netanyahu'nun geleneksel ultra-Ortodoks ortaklari, protestolarin kontrolden çiktigi bir dönemde Netanyahu’yu olasi bir askiya alma sürecinde destekleyeceklerini açiklamisti. Buna ragmen, özellikle son 30 yildir temel topluluk çikarlarini etkileyen ve Ortodoks dini pratiklerin kamusal alandaki etkisini sinirlayan Yüksek Mahkeme kararlari ile mücadele ettikleri görülüyor.

Elbette Netanyahu’nun siyasi istikbalini, yargi müdahalesinden azade kilmak istedigi biliniyor. Buna ek olarak sag popülist bir meydan okumayla yarginin denetleyici rolünün altini oyarak yürütmenin güç kazanmasini arzuladigi da görülüyor. Ancak bugünkü biçimde olmasa da yargi reformu ihtiyacinin özellikle sag ve dindar kanatta neredeyse bir konsensüs olusturmus oldugunu vurgulamakta yarar var. Dolayisiyla, her ne kadar etkisi ve kapsamini öngörmek simdiden zor olsa da ilerleyen süreçte yargi reformu tartismalarini tekrar görecegimizi söylemek mümkün.

[Dr. Ferit Belder, Marmara Üniversitesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü Ögretim Üyesi.]

* Makalelerdeki fikirler yazarina aittir ve Anadolu Ajansinin editöryal politikasini yansitmayabilir.